bugün

Kaba tabirle halk arasında argoda şöyle ifade edilir:
Önyargı göbek deliğine benzer herkeste vardır ama bir boka yaramaz.
Gelin minik bir önyargı deneyi yapalım

Birbirimize itiraf edelim. Samimi olmayı deneyelim.

Şimdi biz bu adamı metroda, otobüste görsek beynimizin sağ lopu nasıl çalışırdı?

Alternatifleri sıralayalım:
1) Ay! Yazık.. Ne kadar berbat halde.
2) iğrenç herif. Ne pis görüntüsü var.
3) Bunun gibi pislikleri neden toplu taşıt araçlarına alırlar ki.
4) Benden uzak dursun. Uzaklaşayım şundan. Hırsız mı, ayyaş mı, uğursuz mu belli değil...
Butik numuneler uzar gider, ön yargılarımıza dair...

Sıkı tutunun!
Bu adam; Grigori Yakovlevich Perelman'ın ta kendisi.
Peki o kim?
Yüz yıldır çözülemeyen ve dünyanın en büyük 7 probleminden biri sayılan Poincaré önermesini 2002 yılında çözen Rus matematikçi, çözümünün 4 yıl sonra 2006 yılında kabul görmesinden ve de bu fazla gecikmeye neden olan ABD'deki bazı meslektaşı matematikçilerden gerekli saygıyı görmediğiden onuru kırıldığı için 1 milyon dolar para ödülünü ve matematiğin Nobel'i olarak kabul edilen Fields Ödülü'nü reddetmiştir.

Butik deney bitmiştir...
Son söz:
Önyargılar yıkılmadan, güzel düşünceler filizlenmez.!

görsel
ön yargı hayatın gerçeği ve çoğunluğudur. bilinçaltı dediğin şey zaten ön yargının ürünüdür. senin deneyimlerinin hepsinin karmaşık bir sonucu olarak oluşturulan fikirdir ve sen daha aklınla düşünmeden çoğu şeyin kararını aslında vermişsindir. nitekim bunu kanıtladılar, beyin daha karar vermeden neyin kararını vereceği bilinebiliyor. hatta biraz uçuk olabilir ama bunun üzerinden kişi hiç konuşmasa bile beynini okumayı hedefliyorlar.

al bütün sırrı bozdum ya.
Ablacim kusura bakmada ben bu adama sonuna kadar önyargı ile bakarım.
Yüz yıllık problemi çözmüş. Üstüne başına dikkat etmemiş. Bu benim değil onun suçu.

Ha önyargı konusu bunun dışında tabiki kötüdür. Uzun uzun yazmayim kimse okumuyor zaten.
Önyargıları parçalamak atomu parçalamaktan daha zordur diye boşuna dememişlerdir.
nefret ediyorum bu kelimeden. birinde gördüğümde gözümde dünyanın en lanet insanına dönüşüyor. yakasına yapışıp ölene kadar dayak atmak istiyorum. ekinine kibrit çakılmış köylüye dönüyorum...

eminönündeydim az önce , güzel bir çay söylemişim seyyarlarin birinden, bir de sigara yakmisim, köşede ufak bir delikanlı elinde melodikasiyla birşeyler çalıyor, oturdum yanına, bir sigara içimlik eşlik ettim kendisine, cebimden bozukluğu çıkarıp tam uzatırken orta yaşlarda bir kadın bize dönüp o çalsın sen ye öylemi diyip küstahça bir bakış attı. keşke çantam elimde olmasaydı da parçalasam dedim o an. eminonunun tüm manzarası yok oldu bir anda gözlerimin önünden. ofkelenemeden gözden kayboldu, keyfimi kacirdigiyla kaldı, lanet kadın...
bir gün; kırsal yerlerden birinde kocasını çocuğu doğmadan kaybetmiş, yalnız ve hamile bir kadın dişarıda yaralı ve ayağı topallayan bir kediye rastlar. onun o haline acır ve evine götürmeye karar verir. kediyi evine getirir, yaralarını temizler, yaralı bacağını sarar, karnını doyurur. kedinin topal bacağı da kısa zaman sonra iyileşir. kadın da zamanla kediye alışır ve onu dişarı geri bırakmaya gönlü razı olmaz. kedi ise kadının en yakın dostu olmuştur, yanından hiç ayrılmamaktadır.
bir gün, kadının bebeği dünya gelir. tüm yokluklara ve yalnızlığına rağmen hayata tutunmak ve bebeğini tek başına büyütmek zorundadır. bebeğin birkaç aylık olduğu bir gün, dişarıdan yiyecek bulabilmek için sokağa çıkar ve bebeğini de yanında taşıması mümkün olmadığı için, kısa süreliğine kediyle birlikte evde bırakır. geri dönüp kapıyı açtığında ise, kedinin kanlı ağzı ve patileriyle karşılaşır. çılgına dönen kadın, eline gelen ilk cisim olan küreği tuttuğu gibi hışımla kedinin başına indirerek kediyi oracıkta öldürür ve bebeğinin bulunduğu odaya koşar. odada ise beşiğinde huzurla mışıl mışıl uyuyan bebeği ve beşiğin başucunda parçalanmış bir yılan ölüsüyle karşılaşır..
görsel
uludağ sözlük yazarlarının vazgeçilmezidir.
önyargılar doğrudur. istisnalar kaideyi bozmaz.
Çok kötü bişi.
Bazen insanı utandırabiliyor.
üzerinde çalışıp aslında önyargılı olmanın bizi nelerden koruduğunu yaşayıp öğrendiğim konu. yaşadıklarımız doğru şeyler öğretmiştir bazen de. önyargılar haksızlığa sebep olmuyor, önlem almayı sağlıyorsa zararı minimumdur kendi düşünceme göre.

önyargılara sahip olmamak mümkün değilken, sahip olduğumuz önyargıları bilmek ve onları kontrol edebilmek mümkün. eskiden yaşadığım olaydan dolayı, ben gözlüklü insanları yalancı olarak öğrenmişim diyelim. gözlüklü bir insan tanıdığımda “benim böyle bir önyargım oluşmuş, bunu ayrı olarak ele alayım öyle inceleyeyim” diyip akılcı bir yol izleyebiliriz. yargılarda bulunmadan önce sebeplerine bakmak onların önyargı olup olmadığını anlatabilir kolayca.

bir de kalıp yargılarla çok karıştırılır. önyargılar hep olumsuz, negatif şeylerdir. ve altında yatan sebepler akılcı değildir. kalıp yargılar hem olumlu hem olumsuz yargılar olup hem de doğru olabilirler.

sürekli istisna olan durumlar vardır diye tüm yargılarınızı ortadan da kaldırmayın. önceden deneyimlenmiş, öğrenilmiş, duyulmuş şeylere de körü körüne inanma olmadan “hayatta bu da var” diyerek yer verin.

yargıların koruyucu etkisine iyi ki, aslında. bu da parçamız.
Olmamalı. Zira, pozitifi; iltimas, negatifi; mağduriyet, doğurur. Neticede ikiside, hak yemektir.
Yazdıklarımdan bazı yazarlarda oluştuğunu düşündüğüm bir kişi hakkındaki ön düşünce.
sadece yaptıklarımız değil yapmadıklarımız da önyargının oluşumunda rol oynar.
Einstein'a göre önyargıyı parçalamak atomu parçalamaktan daha zordur.
Çok az bilgiye dayanarak karşı taraf hakkında kesin kanılara ulaşmaktır. insanoğlunun güvenlik ihtiyacı nedeniyle önem verdiği bir olgudur. Bazen hayat kurtarır bazen ise birçok fırsatın kaçmasına neden olur.
romantik ilişki tercihlerinde rastlanan hata. mesela erkekler çoğunlukla güzel kadınlara, kadınlar çoğunlukla yakışıklı erkeklere yaklaşıyor, onlarla zaman geçiriyor, çıkıp yatıyor. güldürme kabiliyeti de bu kabiliyete sahip olanı öne geçiriyor. yani dış görünüşü çekici olmayan ve güldürmeyen birinin yalnız kalması şaşırtıcı değildir. çünkü insanlar dış görünüş ve şamata peşinde koşuyor.