bugün

herşeyi sade bir şekilde en temiz duygusuyla anlatan, efsane beşiktaş pankartlarından biri.
(bkz: yaratici besiktas taraftari)
rahmetli optik başkan'ın vefatından sonra rahmetli ferdi arslan tarafından pankart haline getirtilmiş cümledir
diyecek bişey bulamıyorum; bir hüzün var lakin tarifi yok. hayıkırış var lakin sesi yok.

görsel
(bkz: optik başkan)
hasta fenerli olduğum halde hasta olduğum beşiktaş pankartı..
çok yalın, sade ama çok da güzel..
özden gelirse eğer söylenebilecek en yalın ve en içten sözdür. bir yığın iltifat ve bir o kadarda aşk kokulu sözlerin hiçbir işe yaramadığını gören insanın, artık bu duruma son şeklini vermek istediğini belirten en güzel ve en samimi sözüdür.
seni çok seviyorum, sana aşığım, sana ölüyorum, sana bitiyorum, sensiz yapamıyorum, sana tapıyorum... bu ve benzeri iltifatların hepsini çarp, daha sonra karesini al= çok sevdik be abi!
söylerken gözler hafif kısılıp,uzağa doğru bakarken sigaradan bir nefes alınması gerektiği yakarıştır.
rahmetli alpaslan dikmen abimize söylenen atıftır. yaralar. hala söylenmektedir.
tanım: bir aşkın özetidir.

zar zor uyanıyorum öğlene doğru, bilgisayarı açıyorum. tabi hemen internete giriyorum. sık kullanılanlardan haber1903ü açıyorum akabinde youtube... arama çubuğuna beşiktaş seninle ölmeye geldik yazıp aratıyorum. ses sisteminin sesini biraz açıp başlıyorum haberleri okumaya. sonra birden kendi kendime ''lan ben manyak mıyım? rüyamda da görmedim niye bilgisayarı açıp beşiktaş diye inletiyorum evi?'' diye düşündüm tam sesini kısacağım odamın kapısı açılıyor. babam gözüküyor hemen arkasından bir buçuk yaşını yeni geçmiş yeğenim koşarak giriyor odaya, odanın ortasında zıplamaya başlıyor. '' beşiktaş seninle ölmeye geldik'' diyor! aslında dili tam dönmüyor. bakıp bakıp gülüyoruz. ''şampiyon kim kızım?'' ellerini kaldırıp ''beşiktaş beşiktaş'' diye bağırmaya çalışıyor fakat dili yine tam dönmüyor ama olsun. üstelik yeni öğrendiği bir şey de değil yaklaşık altı aydır böyle. odanın kapısına vurup açtığımda bilgisayara koşup ''kartal gol gol gol'' diye, uyurken gelip ''dali gol aç'' diye uyandırıyor aylardır. ne demek olduğunu, ne dediklerini bilmiyor anlamıyor, sadece hoşuna gidiyor belki ama eminim bu çocuk beşiktaşı sevecek, seviyor! demek ki onu etkileyen, çeken bir şey var bu takımda. amcaları başka bir takımın adını söyletmeye çalışıyor, o çocukluğun verdiği taklitçilikle söylüyor fakat beşiktaş dediği gibi değil. ona bakınca daha iyi anladım niye sabah sabah beşiktaşla uyandığımı, niye bazen beşiktaşın eski maç görüntülerini izlerken gözlerimin dolduğunu. bu bir tercih değildi, bu aşktı, bu kaderdi! çünkü bizim peder beyin valide hanımın filan futbolla uzaktan yakından alakası yoktur. büyüdüğüm mahalle desen, o da tutmaz. yaşıtlarımdan iki beşiktaşlı tanıyorum biri ben diğeri de çocukluk arkadaşım . velhasıl-ı kelam benim seçebileceğimden çok öte bir şeydi. kimsenin seçebileceği bir şey değildi belki de çünkü beşiktaşlı olunmuyordu. böyle sevmeyen anlayamaz bu duyguyu. yağmurlu bir günde çubuklu formalara aşık olmayı, ne farkeder kartal sen her gün kaybetsen demeyi, siyah beyaz aşkı paylaşamamayı, sadece statta olmak değil de orada hissetmeyi, bir umudunun beşiktaş olmasını... farklı bir duygu bu işte, siyah beyaz film gibi biraz, beşiktaşk ulan işte! harçlıklarını biriktirir maça gidersin, en yakın arkadaşının nikahının derbiye denk geldiğini farkedince düğünü şahitsiz bırakırsın, ya ben ya beşiktaş diyen sevgiline kendine fazla şans tanımıyorsun dersin, dakika 90da yeniliyor olsanız da beşiktaş sen bizim her şeyimizsin dersin, sınavını bırakıp bulunduğun şehirden maça gidersin, göçüğün altından çıksan beşiktaşı sorarsın, fransada doğsan da beşiktaşkı bulursun çünkü sen sahadaki adamlara değil renklere aşıksındır. o renkler senin hayatındır. niye diye sorsalar diyebilecek belki de tek şeyin vardır, onu dersin; çok sevdik be abi!
beşiktaş taraftarının şapkalara yol veren pankartıdır. yaratıcılığı ile ünlü çarşı grubunun aslında bu kadar sade bir şekilde bile beşik'aşk'ını nasıl güzel anlatabileceğinin kanıtıdır.

(bkz: çarşı duruşu)
(bkz: taraftar ruhu)

not: galatasaraylıyım.
bir pankarttan çok daha ötesi. bir hüzün, bir sevgi, keder..
bir fenerbahçe'li olarak ömrü hayatımda gördüğüm en ama en içten pankart diyebileceğim pankart. akıl edenlerin gözlerinden öpüyorum.
gönülden söyleniyorsa, bu kadar duru ve içten duyguların anlatılabileceği yegane cümledir.
(bkz: optik başkan)
pankart haricinde, arada sırada (rastlantı olarak) kişi sevgilisinden ayrıldıktan sonra 3. şahıs kişilere söylenen bir cümledir.
(bkz: gittiğin yerlerden yer tut optik başkan)
fanatik fenerbahçeli kalbimi tam ortasından vuran bir çarşı pankartı..
mükemmel.
duyguları kelimelere dökmenin de böylesi. çok sevdik be abi...
"Çok sevdik ama karşılığını alamadık be abi" gibi bir anlam da yükleyebiliriz ama hüzün ve aşkın bir arada tarif edilebileceği çok güzel bir cümle...
(bkz: ruhumuz yeter)
nedense gerçekten, çok sevdik be abi, bu aşk başka.
hiç bir aşk yerini tutamaz beşiktaş aşkının.
yansın sigaralar, yudumlansın votkalar.

dertler, anılar anlatılsın, küfürler edilsin.

ama yine de; çok sevdik be abi.
Çok sevdik be abi çok haykırışıdır.
Çok sevdim be!
Sevdiğim her şeyi çok sevdim.
Sevdikçe daha çok sevdim.
Sevdiğim hiç bir şeyden vazgeçmedim.
Sevdiğim şeyleri kıskanma.
Kendinide.
güncel Önemli Başlıklar