bugün

bir zaman sonra insanların terk ettikleri masumluktur. özlenilendir. insana ''keşke hep çocuk kalsaydık'' dedirtir.
anne vardiyalı çalışır bir fabrikada.gecenin bir yarısı baba, anneyi işyerine bırakır.sonrada arkadaşlarını görmek, iki çift laf etmek için kahvehaneye uğrar.saatler geçer ama bir türlü gelmez eve baba.çocuk evde babasını bekler. korkar sonra ağlamaya başlar.balkona çıkıp o saatte hala sokakta olan insanları izler.onlar da evlerine gidince yine tek kalır.

gecenin bir yarısı, bomboş sokağa doğru "baba" diye defalarca seslenmektir çocuk masumluğu.
çocuk masumluğu galiba zaaf noktamdır. öyle bi çocuk görünce sırtıma omzuma alıp koşturmadan yapamam. bir de sarhoşken böyle olan tipler vardır.
küçükken ekranlarda konuşan siyasilerin hep doğru söylediğini sanırdım.

büyüdükçe anlıyor insan.

güzeldir.
neden kaybediyoruz bunu? kim kaybettiriyor? önceden hiç umursamazken bir insanın ne siyasi fikrini ne inancını ne yaşam tarzını, her şeyi ters olsa da sevebilirken herkesi ne oluyor da bu hale geliyoruz?

bir şey isteyince mesela neden pat diye söyleyemiyoruz büyüyünce? ya da neden yalan söyleme gereği duyuyoruz birilerine? neden güvenemiyoruz? birine inanmak neden bu kadar zor hale geliyor?

on on beş sene öncesine kadar "oyuncaklara bağırdım, ya da bir kenara attım. üzülmüşlerdir" diye üzülen insana o sürede ne oluyor da başka bir insanı gözünü kırpmadan paramparça edebiliyor?

keşke hiç kaybetmeseydik.
Biz büyüdük ve kirlendi dünya. Yeni türkü'den.
Yaşamdaki en eşsiz ve tatlı hislerin oluşumuna sebebiyet veren durumdur.

Kutsal olan her şey böyle hissettirir.

Ciddiyet ve ince düşünceyle incelendiğinde, her çocuğun mucizevi ve mütevazı bir kutsiyet ihtiva ettiği ayırt edilir.
Güneşte kalan arabanın başına güneş geçip hasta olabileceğini düşünen, sonra arabanın yanına inilince özür dilercesine öpen masumluktur.
siz büyüdünüz ve çocuk kalmasanız bile, sizin çocuğunuz olmasa bile, çoğu çocuklarda ki masumluğa bakınca, sebepsiz yere mutlu olursunuz, hayatın acımasızlığından bir nebzede olsa farklı düşünürsünüz ya, o bile çok güzeldir işte.
görsel
görsel

Adı Volkan:

ilk elini tuttuğumda 1.sınıfta arka sıralarda oturan, konuşmayı bir küfürmüş gibi gören ve bu yüzden sus pus olmayı kendine görev bilmiş bir çocuktu..

bir gözünde görme kaybı var.. çocukken bir kalem saplamış kardeşi ona.. sanki o kalem saplanan yerlerinden hiç çıkmamış gibi, hep bir acı var yüzünde.

Aynı mahallede yaşıyorduk; bir gün çıkmış gelmiş toplamış arkadaşlarını da yanına..

-öğretmenim elini öpmeye geldik..

Bugün bayram değil Volkan diyemedim yüzüne.. ah be volkan senin gibi çocuklara her gün Bayram olmalı şu hayatta dedim..

Sonraki gördüğümde bir nevruz günüydü. Gel dedim bir halay çekelim senle.. bir yandan gülümsüyor, diğer yandan uzaktan balonları gözlüyordu.

Tuttum koştuk balonlara; kaptım bir tanesini al hadi eve git diye yolladım. Sanki dünyaları vermişim gibi sevinmişti.

-git dedim Volkan eve git, buralar sana göre değil. Git balonunu uçur sen..

Volkan şimdilerde 10 yaşında olmalı. O hala benim gözümde masumluğun sureti..
güncel Önemli Başlıklar