bugün

Efsanevi lideri Deng Xiaoping'in öncülüğünde 1978 yılında başlayan dışa açılma ve reform süreciyle Çin Halk Cumhuriyeti, ekonomik büyüme ve sosyal dönüşümde bir mucizeyi gerçekleştirdi. 30 yıl boyunca ortalama %9,4'lük inanılmaz bir büyüme oranıyla sadece bir kuşakta 500 milyon Çinliyi yoksulluk sınırından yukarı çekmeyi başardı. işin ilginç yanı Batılı gözlemciler 1970'lerde Çin'in kurtuluşunu kapitalizmde görüyorken, tam 30 yıl sonra 2008 küresel krizi sonrasında komünist Çin ekonomisi kapitalizmin kurtarıcısı olarak belirdi. çin ekonomisi, a.b.d.'deki tüketim çılgınlığının yarattığı küresel makroekonomik dengesizlikleri düzenleyebilecek en güçlü aday olarak görülüyor.
grafiğe döküldüğünde çok acayip bir hiperbol çıkmasına sebep veren ekonomi.
cinler aleminde yürürlülükte ola ekonomidir.
son 10 yıldır yüksek bir büyüme ortalaması tutturmuş ekonomi.

1997 yüzde 8.8
1998 yüzde 7.8
1999 yüzde 7.1
2000 yüzde 8.0
2001 yüzde 8.3
2002 yüzde 9.1
2003 yüzde 10.0
2004 yüzde 10.1
2005 yüzde 9.9
2006 yüzde 11.1
2007 yüzde 11.4
çalışanına günlük 1 dolar veren bir sanayiye sahip ekonomi haliyle semada raks edecektir.
(bkz: pboc)
kapitalist ekonomide bir malın değeri olması gerektiği gibi emeğin para olarak değeri üzerinden hesaplanmaz. fiyatlar, sanal ve patlamak üzere kurgulanmış bir balon olarak ortaya atılır. bu fiyatlar; peryodik olarak gerçekleşen krizlerde, bazen satanın bazen de alanın elinde patlar.

çin, metanın değerini belirleyen emeği hemcinslerine oranla çok ucuza mal edip, ucuza satarak aradaki sürüm farkından zenginlik denen daha büyük bir yapay balonu elde etmiştir. bu zenginliğin kaynağı insan emeğidir.

şu anda elinde tuttuğu üretim potansiyelini arz talep dengelerine göre ayarlamamış iseler; elde ettikleri zenginliği amerikalılara borç olarak verdi iseler, ellerinde patladığında bütün çinliler hep birden zıplayacak ve dünya ekseninden oynayacaktır.

(bkz: üçüncü dünya savaşı güncesi)
Temelinde düşük faiz- yüksek kur (dolar-yen paritesi serbest piyasada değil devlet tarafından belirlenmektedir), destekleyici bir vergi politikası, kontrollü bir sermaye akışı, sıkı gümrük vergileri olan ve ihracat dayalı bir sermaye politikası izleyen ülkedir. sadece ucuz işgücüne dayalı bir politikası yoktur. eğer öyle olsaydı, çin'den çok daha düşük ücretleri olan Vietnam, Hindistan, Burma gibi ülkelerde aynı başarıya sahip olurdu.

ayrıca sanılanın aksine emeğin en ucuzu olduğu ülke değildir. örneğin bangaldeş, vietnam, hindistan ve hatta mısır'da emek daha ucuzdur. ama çin'de sadece emek değil, elektrikte, altyapıda vergi de ve finansmanda ucuzdur.

http://www.forbes.com/200...e_11.html?thisSpeed=15000

sonuç olarak, çağdaş bir merkantilist ekonomik politika gütmektedir.

http://www.nytimes.com/20...1krugman.html?ref=opinion
(bkz: cin ekonomisi)
http://www.nytimes.com/20...n/17wed1.html?ref=opinion
isviçreli yatırımcı dr. marc feber tarafından 1 yıl içinde batması öngörülen, taklitçi, ucuz ama çok işçi felsefesiyle hareket eden ekonomi. çin ekonomisinin bu denli büyümesinin normal olmadığını ve sert bir düşüş yaşayıp tüm asya ülkelerini resesyona sürükleyeceği iddia ediliyor. marc feber in bu görüşlerini destekleyen bir diğer ekonomist kenneth rogoff ise durumu kısa ama çarpıcı bir şekilde özetliyor "çin cehenneme doğru giden bir yürüme bandının üzerinde"..
(bkz: http://www.hurriyet.com.t...onet/14607540.asp?gid=303)
Devasa nüfusunun sağladığı ucuz iş gücüne ek olarak, pakistan, hindistan, hatta ve hatta latin amerika ülkelerinden bile daha erken sömürgeciliğin verdiği ezilmiş zihniyetinden kurtularak, madenlerine, yeraltı ve yerüstü zenginliklerine sahip çıkarak, başlarda teknoloji ihtiva etmeye şimdilerde ise yavaş yavaş yüksek teknolojide de baş göstermeye başlamış bir ekonomidir. Çin malları kalitesiz olarak bilinmesine rağmen, bu aslında tamamen ithalatçıların düşük kalite malları tercih etmesinden kaynaklanan bir ön yargıdır. Zira Çin'e gittiğinizde, değişik kalitede birbirine çok benzeyen malları farklı fiyatlardan raflarda görebilirsiniz. Çin ekonomisi, bugün süper güç olarak bilinen amerika'nın da hala ayakta olmasında verdiği borçlar nedeniyle önemli katkıda bulunmuştur.
onlarla en karanlık şafağını yaşadı dediğimiz ingiliz, alman ve amerikan kapitalizmlerinin dahi beceremediği ölçüde sermaye birikimi yaparak büyüyen(!) ekonomi.

sermaye en temel anlamı ile "ölü emek"'tir... markisist ekonomi kuramı * bu ifade ile tanımlar anapara veya anamalı. ifadenin taşıdığı bariz ironi, bir yanı ile, bu şafakta çocukları da dahil olmak üzere ölümüne çalıştırılarak sömürülen işçi sınıfına ithafendir. ancak sanırım çin ekonomisi bu birikimi doğrudan işçilerin ve ailelerinin kanlarını emerek yapıyor... tarih boyunca kölelik de dahil olmak üzere boğaz tokluğu tabir edilen hiçbir çalışma koşulu şu anda proleter-komünist çin ekonomisinin yaptığı kadar vahşi-kapitalist olamadı...

gelecek kuşakların aydınlık(!) yarını için bu anın ve gelecek yakın zamanın milyonlarca insan yaşamı heba ediliyor...

merkezine an itibari ile yaşayan insanın önceliklerini almayan bir siyaset, inanç veya felsefe ondan nemalananların başına er veya geç göçer... rusya ve doğu blok'u tabir edilen coğrafyada olan budur; şu an arap-islam alemine hükmeden bürokratik saltanatları sallayan da budur...

ve bu ülke'de * an itibari ile hazırladıkları darbe planlarının yıkıntıları altında rezil- rüsva olan ittihatçı bürokratik dikta da budur.
amerikan ekonomisini satın almış ekonomidir. bugün amerikadaki bankaların sadece çin hükumetine olan borçları, amerikan bütçesinin 2 katından fazladır. çin parayı çekse amerikalılar yiyecek kuru soğan bile bulamazlar.

ondan sonra amerikan donanması, çin in verdiği parayla satın aldığı yakıtı kullanarak akdeniz e geliyor, çin e ve onun müttefiği rusya ya kafa tutuyor. la sen kimsin? çin olmasa kıçınıza giyecek don bile bulamazsınız!
2014'ün ikinci çeyreğinde de * gdp'sinde %7.4'lük artış görülmüş ekonomidir. ilk çeyreğinde de benzer bir artış mevcuttu gayri safi milli hasılalarında.
ohalara doyamamış ekonomidir kendileri..
bugün siki tutmuş olan ekonomidir.
akabinde bu çin dalgası türkiye'de euro'nun 3.42 dolar'ın 2.99'u görmesine sebep olmuştur.
dünyanın en büyük sömürge ekonomisidir.

adidas, nike, new balance, sony, acer, panasonic ve aklınıza gelecek her şey çin'de üretilir. haliyle çin ekonomisinin ipleri de batı'nın elindedir. çin süper güç olacak masallarına inanacak kadar salak değilizdir umarım...
üçüncü çeyrekte yüzde 6.7 ile beklentiler doğrultusunda büyümüştür.
Çin ekonomisinin politik ekonomisi ve kendine özgü kurumları da kriz oluşumunun gerçekleşmesi beklentisini
zayıflatabilecek bir başka unsurdur. Öncelikle, Çin’de finans sektörü üzerindeki güçlü devlet kontrolü önemli bir sınırlayıcıdır. Çin hükümetinin ekonomi politikalarındaki pragmatik yaklaşımı da 1991 sonrasında Japon hükümetlerinin hatalarını tekrarlamayacağı yönünde bir kanaat uyandırmaktadır. Batılı uzmanlar Çin’de finans piyasalarının az gelişmiş olmasının önemli bir sorun olduğunu belirtseler de, Batı Avrupa ve Amerika’da oldukça gelişmiş (!) olan bu piyasaların yol açtıkları yıkım da hala hafızalardaki tazeliğini korumaktadır. Ancak devlet denetiminin dışında kalan ve 1990’ların sonlarına dek resmi finans sisteminde kabul edilmelerine
rağmen o tarihten bu yana devlet tarafından gayrı resmî olarak kabul edilen kayıt dışı finans kuruluşları, resmi finans sektörü kadar fazla borç vermekte olan dev bir fon havuzuna sahip duruma gelmiştir.
20 yılda muazzam artan çin'in milli gelir rakamları:

1998: $1 trilyon.
2018: $14.1 trilyon.
Herkes biz mi vergi ile ülkeyi döndürmeye çalışsın adamlar deli gibi çalışıyorlar.
Satacağı malların tüm inovasyonu Amerika ve abd den geldiği ve pazar olarak yine onlara muhtaç olduğu sürece hikayedir çinmiş hindistanmış bunlar. .innovasyon dostum işte bu ipne kelimenin hakkını dünyada abd Almanya ve bir iki ülke daha verebiliyor sadece iş fabrika açmak değil sadece.
Apple'ın Çin ekonomisindeki yavaşlamaya işaret ederek ciro beklentisini düşürmesinin ardından Samsung da aynı gerekçeyle 2018 yılı Ekim-Aralık dönemi karının beklentileri karşılamayabileceğini duyurdu.
https://m.haberler.com/ci...-da-uzdu-11617614-haberi/
yükselen ve yükselmeye devam eden bir ekonomidir. bu da uluslararası alanda
çin, abd ' yi geçer / geçmez tartışması yapılmasına neden olmaktadır. gelecekte ne olacağı bilinemez lakin trump' ın ticari kişiliğini hafife almamak gerekir bence. ekonomik anlamda trump varken bence çin ekonomisinin abd' yi geçmesi biraz zordur. lakin trump' ın ekonomik kimliği dışında herhangi bir işe yarayan kimliği var mıdır? tartışılır. çin de üstünlüğünü sadece ekonomik düzeyde düzeyde değil de başka düzeylerden de elde etmeye çalışsa abd' nin zor durumda kalacağı kesindir.