bugün

insanın en kızgın hissettiği anda, etrafındaki eşi annesi babası arkadaşlarından uzaklaşmak istemesidir. Kalmak bütün problemlerin çözümsüz olduğuna inanmak insanı bitiriyor. Bu gitmek isteyişi oluşturan en önemli şey yalnız kalma duygusu. Etrafımdaki sahte kalabalıktan uzaklaşma arzusu dinmiyor. Ev, araba, eşyalarım hepsi benim üstümde tahakküm kurmuş, rahat yaşamak için aldığım şeyler beni ele geçirmiş, ayağımdaki prangalar olmuş hiç bir yere gidemiyorum. Allahım sen bana yardım et.
kibir ve ego tavan yaptığı zamanda, bundan başka bir şey düşünememek, dolayısıyla ardında bıraktıklarını önemsememek.
(hayır, hemen kızma; başkaları acı çekmesin diye kendimi feda ediyorum triplerine girme, masal okuma evladım)
Bu size olmuyor mu hiç?
Bana fazlası ile geliyor...
Herhangi bir metroya bindiğimde, sokakta yürüdüğümde gördüğüm Afkanistanlı, Pakistanlı, suriyeli, bangledeşli, diğer Arap ülkelerine mensup olan ve asla insanlık taşımayan, sürekli karı kızı kesen, hayvan gibi yaşayan, vergi vermeyen, hırsızlık yapan, insanları gasp eden bu insanları görmekten bıktım...

Devletin vatandaşı düşündüğü yok, genç nesil işsiz ve tam bir sefil...

Geleceği düşünürken hazin sonumu görüyorum. Bunu görmemek için aptal olmak gerekir.

Çalışmaktan hatta boşa çalışmaktan çok sıkıldım, patatesin kilosu 7 liraya dayandığı bir ülkede çalışmanın pek bir manası yok. Tek amacı olabilir o da ; hayatta kalabilmek!

insanların birbirlerini ötekileştirme çabasından, gayretinden ve nefretinden sıkıldım. Bir akp li rahatlıkla CHP partisini tutana küfür edebiliyor, diğer şekilde CHPli akpliye...

Sigortasız çalışan neslin ilerideki felaketini görmekten bıktım.

En kötüsü bu insanların bilinçsiz, eğitimsiz ve kültürsüz oluşuna üzülüyorum.

istanbul da doğdum, ama istanbul da ölmeyeceğim. Tüm bu pislikleri gördükten sonra gitmeye karar verdim. Uzaklara çok uzaklara, hatta amerikaya gidiyorum. Her şeyi geride bırakıp arkama bakmadan, sil baştan bir hayata başlamak için gitmek istiyorum.

Sahiden bu istek size de gelmiyor mu?
10 sene once yaparak okyanuslari asmis oldugum ve bir kac aya yeniden yapacagim eylem.
Nereye gittiğini hesaplamadan...
ne anlatıyor bu deli?
Vakti gelendir. Mekke'den dünürümün eniştesi çağırdı arap ali. 1 ay gel takıl buralarda, hava püfür püfür esiyor diyor.
Bir süre yokum uslu durun.
yeni bir ülke bulamazsın, arama;
bulamayacaksın başka denizler de;
nereye gitsen bu kent ardından gelecek senin,
aynı sokaklarda dolaşıp duracaksın yine,
aynı hep aynı mahallede yaşlanacaksın,
aynı hep aynı evlerde ağaracak saçların
ve dönüp bu kente geleceksin sonunda;
yanılma sakın, bir başka şey umma,
seni bekleyen bir gemi yok, bir çıkar yolun yok...
ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte
öyle kıydın demektir ona, bütün yeryüzünde."

konstantin kavafis kent
(bkz: çekip gidememek) kadar zor değildir..
Hep hayal ettiğimdir, yapmışlığım da çoktur ama maalesef tatmin edici sonuçları yok.

Ne demiş tezer özlü; sürekli gitmek istemek de,
bir yerde,
hiçbir yerde olmak istemek değil mi?, diye.

Derdimiz varoluşumuzla.
Kaçma eylemi..

Dertlerin ötesine, belki de sessizliğe..