bugün

askerlere verilir.*askerlere verilecek en buyuk cezalardan birisi carsı izninin iptal olmasıdır.
askerliğin yapıldığı yere göre değişmekle beraber ortalama 2 haftada bir, hafta sonu olan aktivite.
lisedeyken hergün cıkmaya uğrastığımız, bazı günler yanlız carsambaya indirilince ayaklandığımız, izin defterine "içmeye gitti, bilardoya gitti, karıya gtti allahsız" yazarak kendi geyik muhabbetimizi olusturduğumuz özlenesi hede.
çoğu karacı askeri birliklerde haftasonları sivil, hafta içi ise tektip denilen yemyeşil askeri elbise ile çıkılır,
kısa dönemler hamama gitmek için kullanırlar bu izni.
askerlik yaptığınız yere göre keyif alma oranı değişir. büyük şehirlerde askerlik yapmanın tek avantajı çarşı izinleridir.
(bkz: alen markaryan)
askerde dörtgözle beklenilen, genelde haftasonları verilen günübirlik izin. * * * *
dağın başındaki komando kışlasından 12 km kamyonun arkasında inilip akşam 4 dedi mi tekrar aynı şartlarda kışlaya dönülen izindir. sabah cici bir kahvaltı yapılır, sonra internet kafeye gidilir. biraz turladıktan sonra iğrenç bir şekilde kamyonlara doldurularak kışlaya götürülürsün.
alınması için öğle 12'ye kadar nöbetçi astsubay'ın keyfinin yetip, yatağından kalkmasının beklendiği, hede.
askerin ihtiyaçlarını gidermesi için cumartesi veya pazar gunu verilen birkaç saatlik izin. nobetci astsubay nizamiyenin onunde bir sandalye masa kurdurur. askerin sacina basina haline bakar . "olum bugun tıraş ol" , "kızlara asılmayın" gibi komutlara emredersiniz komutanim çekilir. sonra birkaç saatlik ozgurluk başlar.
bir cumartesi sabahı şaşırmanıza neden olabilen, askerlerin genelde haftasonu sahip oldukları günübirlik izin.
yerine göre hafta içi de kullanılan izindir. böylesi daha sessiz ve tenhadır. kafa dinlemek mümkündür. ama sonuçta çarşı izni çarşı iznidir. tıkınmak ve nete bağlanmakla geçer çoğu zamanı. kalan zamanda gezilir, tozulur ve yine tıkınma nete bağlanma faslına dönülür. çarşı iznini çarşı izni yapan yanındaki izindaşındır. adamına göre bırak bir çarşı izninin en güzel saatlerini, hayatının en güzel saatlerini bile geçirebilirsin.
(bkz: çarşı izni)
gözü dönmüş askerlerin cinsel ihtiyaçlarını giderip birbirlerine saldırmasını önlemek için verilen izin.
küçük şehirlerde esnafın sizi s.kmesine sebep olabilecek durumdur.
cadde üzeri internet kafe 2 lira iken arka sokaklardaki temiz gğzel internet kafe ise sadece 75 kuruş.
askerde çarşının küçük olmasında dolayı, sadece bankaya gidip para çekeceğimde kullandığım izindir.

(bkz: kağızman)
yanmış ten.
kısa saç ya da şapka.
casio saat.

belli ederler hemen kendilerini. yanlış anlaşılmasın dalga geçmek değil amacım, bunları herkes bilir.
süleymancı talebe için hayattır, candır.
verildikten sonra kanırtılarak alınan hede.
polis okulu öğrencileri için velinimettir.*
ana-baba ya da evli kardeşin, önceden haber vermiş ve izin alarak gelmesi durumunda evci iznine dönüşür.

bir de askerliğim sırasında tam 7 haftada 3 saât görmüşlüğüm vardı. iki haftada bir gelen iznim, ertesi gün gölcük'e sevkli geleceğim için, kendi isteğimle bir hafta ertelendi. pazartesi gölcük yaptık. oradan istanbul gata'ya sevk edildim. perşembe de istanbul'daydım. döndüm, cepte telefon var ama gece santralcisi olduğumdan gözlerimden uyku akıyor. lan, vurup kafayı yatamıyorum. tabiî cepte telefonu unuttuk. ertesi sabah içtimada* idari işler astsubayı "çıkartın telefonları aratmayın" dedi. lan, daha dün gece gelmişim. vermesem "sen kime teslim ettin telefonu" diyecekler. benden önce iki salak da verince el mahkûm verdik. çat, çarşı kilitlendi! neyse, nasılsa gezmişim falan diye avutuyorum kendimi. o hafta geçti. ertesi hafta bölük komutanının koğuş denetleyeceği tuttu. bizim koğuşta denyonun biri boş dolapta saçma sapan şeyler barındırıyor diye çarşılar gene kilitlendi. lan, zaten bir aydır çarşı yüzü görmemiş, komutan yanında orada burada sevkli sürünmüşüm... neyse ki ilk çarşımı kilitleyen idari işler astsubayımız bölük komutanımızla konuştu da "3 saâtçik olsun çıksınlar"a bağladı. onu da neredeyse nöbetçi uzman jandarma piç ediyordu. neyse, sonuçta 3 saâtçik çıktık. 2 hafta da öyle geçti... 7 haftada 3 saâti tamamlamış olduk.

bir de askere gideceklere not: çarşı izninizin olduğu her zaman evci izni alabilirsiniz. yeter ki aileniz bunu sağlayabilecek, askerliğinizi yaptığınız yere gelebilecek durumda olsun. iki haftada iki gece dışarıda olmak demek büyük olay.
askerlerin büyük gruplar halinde, görevlerini yaptıkları şehrin kalabalık yerlerine akın etmeleridir.

o gün işim olduğu için kızılaya gitmem gerekiyordu. yoksa boş günümde evde sakin sakin kafa dinlemek varken, sikseler o "kızılay" denen insan yığınının içine girmezdim.

otobüs zırhlı birliklere yaklaştığında kalabalık bir grubun el kol yaptığını gördüm. önce "biri bayıldı da yardım istiyorlar herhalde." diye düşünürken, aslında bunların çarşı izni alan askerler olduğunu anladım. otobüsü kaçırmamak için önüne atlayanlar bile vardı.

kapının açılmasıyla birlikte içeriye akın etmeleri bir oldu. bir yandan bağrışıyorlar, bir yandan da içeriye girmek için birbirlerini ittiriyorlardı. hatta aralarından bir tanesi "itmesenize omuno koyuğum!" diye bağırınca şoför amca olaya el atmak zorunda kaldı.
normalde turşu kavanozu gibi sıkış tepiş olmuş otobüse bile yolcu almaya çalışan şoför, daha otobüsün yarısı ancak dolmuştu ki "daha yer yok." diyerek kapıyı kapattı.

konuşmalarından ve görünüşlerinden anladığım kadarıyla birçoğu doğuluydu. muhtemelen askerliğe kadar da yaşadıkları şehirden çıkmamışlardı.

sonunda kızılay' a varmıştık. ben etraf iyicene kalabalıklaşmadan işimi bitirip evime dönmek istiyordum, izinli askerler ise etrafın kalabalıklaşmasını... ben kendi yoluma koyulmuştum, onlar da birbirlerinden ayrılamayan siyam ikizleri gibi kalabalık bir grup halinde yollarına devam ettiler.
Askerlerin illa bulundukları yerin çarşısına pazarına gitmek zorunda olmadığı izindir;

Ben askerde çarşı iznindeyken hiç alakam olmadığı halde çarşıya pazara koşturur dururdum halbuki çarşı izni lafın gelişiymiş illa çarşıya gitmen gerekmiyormuş. Çok sonraları öğrendim bunu.

Halbuki bunu bilseydim, biri gelip söyleseydi boşu boşuna çarşı izinlerimi heba etmezdim. Yaşadığım şehirde zaten askerlik yaptım. istanbul da yaşıyorum ve askerliğimide istanbulda yaptım. bilseydim çarşı izinlerinde eve gelir abimi annemi görür hasret giderirdim. çok da güzel olurdu. ilhan Asteğmen vardı bitane o söyledi taaa ustalık dönemimde bu gerçekten haberim oldu.
askerlerin, yüksek basınçtan alçak basınca yönelen hava gibi, içe dönük tarafı kendisine hüzünle bakan nizamiyeden dışarıya boşalmasına neden olan izin. iyi ki var. iyi ki varmış. yemin törenine kadar geçen sürede çarşıya çıkamayan ve haliyle yeşilden başka renk göremeyen asker gözlere, doğanın başka renklerini de gösterir ayrıca. rahatlar insan. ruhundaki toksinleri salar. çünkü askerlik fazla erkeksidir. öyle de olması gereklidir tabi çünkü, yeşil kamuflajı giyen adam savaşmayı öğrenir belli oranda. savaş haline hazırlanır. ama insanın duyguya da ihtiyacı vardır. çarşı izni, bu duyguları askere yaşatan ikinci olaydır. birincisi mi? orası insanın kendine kalmış aslında. ben ilk müziği dinlediğimde acayip rahatlamıştım mesela... yani demem o ki sözlük, çarşı izni hoştur, askere açık alan sunar ve sıkışmışlık hissine biraz ara verir. artık günleri beş beş sayar, şafağı öylece eritirsin. şu anda tabi ki çarşı izninden bildiriyorum. kapatmışım kendimi internet kafeye ve uzunca duracağım. alçak basıncı tatmamız için verilen bir izinde, kendini köşeli bir masanın avuçları arasına sıkıştırmak da zannediyorum en kompleks canlı olduğumuzu doğrular nitelikte. çarşı iznini olabildiğince gezerek ve farklı keşiflerde bulunarak geçiren arkadaşlarıma saygılarımla. cansınız.