bugün

evet efendim kurtuluş savaşı; sönük, bitik, gavur ellerinin boyunduruğu altına girmeyi reddettiğimiz bir başkaldırı, bir dünya harekatıdır. mustafa kemal önderliğinde türk milletinin asla boyunduruğa sokulamayacağını gösteren milli direniştir..

gel gelelim çanakkale savaşını asıl kazanma nedenimize;

sönük, bitik, aç ve çaresiz yalnızca iman gücü ve allah'ın bize bahşettiği türklüğe sahip olsak da, yüce allah bu türke bu destanı bahşedecek. bütün halk örgütlenmişti bile çoktan. tüm vatanseverler davasına inanmış. gözlerinden çivilenmiş birer ceset gibi kalan askerlerimiz bile, çoktan bir kaya gibi sert, bir kule gibi dimdik durmaya başlamıştı.

ve o gün geldi çattı...

aç ve perişan haldeki türk askeri tepelere mevzilenmiş çaresizce bekliyordu, düşmanın gelip onları öldürmesini hazmedemeyeceklerini düşünüp bazıları kendilerini öne atarak bir nevi intihar etmişlerdi. düşmanlar gururla geliyor askerimiz mevzilerinde ter döküyordu. kadınlar ve çocuklar kendi azıklarını bile askerlere servis ediyordu. tepeden savaşı izleyen mustafa kemal atatürk sert bakışları ile savaşı izleyip bir anlık çaresizliğe kapıldı. o anda az olan bulutlar bir anda toplanıp bir olarak, bir şimşek gibi atatürk'e bir silüet gösterdi. neyin silüeti olduğunu anlamadı atatürk, fakat o silüetin ona bahşettiği fikirin iyi bir fikir olabileceğini düşündü. askerlerimiz sürekli şehit oluyor, yaralanıyor ve savaşamıyordu. yıldızlar sararıp düşecek gibiydiler. fakat yıldızları sanki ip ile birisi tutuyor, türk askerine yardım ediyordu. yıldızlar bile tüm güçleriyle ışık vererek düşmanların yerini belli ediyor, bunu gören türk askeri ise topçularıyla düşmanları bir bir vuruyordu.

hiç bir türk askerinde ne sıla, ne ana, ne baba hasreti vardı. yalnızca ülkesine ve şehit olan kardeşlerine yeterli olma duygusu vardı. tepeler adeta kalp atışını gösteren makineler gibi titriyor, sanki bir arada duramıyorlardı. bulutlar sanki insan silüetine bürünmüş, ağlamaktan gözlerinden kan akıyordu adeta. türk askeri iyice sıkışmıştı...

ve tam o esnada gökten evliya mezarı gibi aydınlanan bir ışık belirdi. yemyeşil bir ışıktı bu. gökten başlarında sarık, suratlarında iki karış sakal olan ve kıyafetleri yalnızca kefen olan elleri kılıçlı evliyalar inmişti. bir anda bunun şokuna giren türk askerinin türklük damarı tutarak, allah allah nidalarıyla saldırıya geçtiler. önde sarıklı ve kılıçlı evliyalar, arkada türk askeri hücum ederek düşmanı perişan ediyorlardı. evliyaların kılıç sallarken ağızlarından dökülen cümleler dua idi. içlerinden bazı evliyaların kafaları kopmuş, buna rağmen kellelerini koltuk altlarına almış gene kılıç sallıyorlardı. atatürk tepede izlerken bu olaya tanık olmuş, ağlayarak allah'ın büyüklüğüne dualar ediyordu.

dünya müthiş bir kahramanlığa sahne oluyor, genç türkler tüm dünyayı titretiyordu. bütün dünya insanları bu olaya şahit oldular. savaşı türkler kazanmıştı. yabancılar bunun olmasına imkan veremiyor, hepsi ağlayarak sinir krizleri geçiriyordu. fakat ortada bir durum vardı? o sarıklı atalarımız ortada yoktu. tüm askerler merak ediyor, nerde onlar? onlar kim? diye birbirlerine soruyorlardı.

bütün kayıba rağmen türkler kazanmış, bütün dünyaya nam salmışlardı.

şimdi anladınız mı? neden eski osmanlı mezar taşlarında sarık var? biz bu savaşı nasıl kazanmışız diye hiç sordunuz mu kendinize?

cebinde zerre para olmayan, halkı aç bir devletin nasıl savaş kazandığını, sordunuz mu?
Çanakkale savaşının kazanılmasının nedeni bile bile ölüme gidenlerin inancıdır. O inanç dünyayı yerinden oynatacak, arşı sarsacak denli güçlüydü.
(bkz: savaşları masallar kazanmak)

beyni akmışlara özel savaş kazanımı.

hala ışık mışık diye atıp tutanlar ve bunlara inanan saflar varsa bu ülkede, atatürk boşuna aydınlanmanın yolunu açmış, boşuna uğraşmış.

kardeşim ışık varken orada mıydın?

öyle bir anlatıyor ki eleman, zannedirsin almış eline silahı inmiş çanakkale'ye. nedir bu kabul edememezlik? gökten evliyalar inmişmiş.. aynı evliyalar ırak'ta niye inmiyor? afganistan'da niye inmiyor? kontenjan mı doldu? yoksa gavurun gücü daha mı baskın çıktı?

evet, çanakkale imkansızlıkların savaşıydı. büyük bir azmin, cesaretin savaşıydı. bugün gidin hala kan kokusunu duyarsınız. o derece büyük bir savaştı. öyle mucizelerle kazanılmadı. büyük bir planla vatanseverlikle kazanıldı.

hadi şimdi gidin biraz okuyun. evliya inmiş miş.. yürü git..
ne hikmetse o eviyalar bir turlu filistin'in yolunu bulamiyorlar !

canakkale'ye gider kilitbahir, ecabat taraflarini gezersen, oralarda ruslar'in bize verdigi kocaman toplari gorebilirsin. senin evliya dediklerin onlar iste, savas o toplar sayesinde ve kahraman askerimiz sayesinde kazanilmistir.
kurtuluş savaşının geneli üzerine özellikle son dönemlerde kurgulanmış yüzlerce masal, destan, hikaye var. tamam; tarih objektif bir bilim değil. tamam tarih çarpıtılabilir. ama bu kadar da değil. ille de merak ediyorsanız; bu konuda belki yerli kaynak zor bulursunuz ama, çok sayıda yabancı kaynak var. "yapmayınız, etmeyiniz a dostlar!" 21. yüzyılda, 2010 yılındayız. onbinlerce şehidin, bir milletin inanılmaz çabasının, belki de "iyi niyetli" bu tür zorlamalarla yok sayılması...!?

(bkz: çuf çuf masallar)
bu savaşın kazanılmasını sadece vatanseverlikle açıklayamayız. oda bi faktördür tabi ama inançta, itikatta önemli bi faktördür bu savaşın kazanılmasında. kurşunun önüne atlarken çekilen alah allah nidaları kitaplara konu olmuştur. şehit olacaklarını bildikleri için düşmana saldırmadan önce çalılıkların arasında çamaşırlarını değiştirmişlerdir bu neferler. sırf allah huzuruna temiz çıkabilmek için. o an o saniye neler düşünülmüş dikkat edin. bunların hepsi kitaplarda yerini almıştır. çanakkale savaşlarının kazanılmasının nedeni inanç ve vatan sevgisidir.

edıt: bunu bile eksilemiş ibiş.
Çanakkale ruhu.
uluğ başbuğumuzun yanında müttefikimiz olan almanya'nın bize gönderdi zamanının en iyi topları.
savaşı kazanmamızın asıl sebebi sayıca düşmanın cephanesinden fazla oluşumuzdur. Öyle ki düşman her attığını vursa savaş berabere biterdi.Peki ya savaşı kaybetseydik tarihi bir rezalet olup sarıkamışta donarak şehit olan askerlerimizden daha acıklı olurdu.
şimdi olmayan birlik beraberliktir.

(bkz: köprünün altından çok sular aktı)
çanakkale savaşının kazanılmasının asıl nedeni'ni Gazi mustafa kemal anlatıyor:
Bakınız büyük komutan neler diyor;

"Bombasırtı Olayı ( 14 Mayıs 1915) çok önemli ve dünya harp tarihinde eşine rastlanması mümkün olmayan bir hadisedir. Karşılıklı siperler arasındaki mesafe 8 metre, yani ölüm muhakkak. Birinci siperdekilerin hiç birisi kurtulmamacasına şehit düşüyor. ikinci siperdekiler yıldırım gibi onların yerine gidiyor. Fakat ne kadar imrenilecek bir soğukkanlılık ve tevekkülle biliyor musunuz. Bomba, şarapnel, kurşun yağmuru altında öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor ve en ufak bir çekinme bile göstermiyor. Sarsılma yok Okuma bilenler Kuran-ı Kerim okuyor ve Cennete gitmeye hazırlanıyor. Bilmeyenler ise, Kelime-i Şahadet getiriyor ve ezan okuyarak yürüyorlar. Sıcak cehennem gibi kaynıyor. 20 düşmana karşı her siperde bir nefer süngü ile çarpışıyor. Ölüyor, öldürüyor. işte bu Türk askerindeki ruh kuvvetini gösteren, dünyanın hiç bir askerinde bulunmayan, tebrike değer bir örnektir. Emin olmalısınız ki Çanakkale muharebelerini kazandıran bu yüksek ruhtur."
(bkz: vatan sevgisi)
(bkz: iman gücü)
(bkz: türk olmak)
sabır, iman ve strateji. o vuruşmaları belgeselde izledim. müthiş bir sabır göstermişler, bu da ancak imanla başarılabilir. şahsen ben o çarpışmalar sırasında o kadar sabredemem, ya düşmanın karşısına çıkarım kim kimi vurursa der yürürüm, ya da kendimi öldürürüm. abi adamların cenazeleri kaldırılamamış, yaraları çürümüş aylarca çorba diye su gibi bişeyler içmişler adı neydi şimdi unuttum. böyle bir sabır, böyle bir iman gücü, böyle bir taktiksel zeka olabilir mi? allah o günleri bir daha yaşatmasın. şu anda gazze'ye uygulanan ambargo yüzünden tünellerden taşınan erzaklar bana aynı manzarayı hatırlatıyor. buradaki yıllardır sürüyor ve düşmüyor. topraklar işte böyle vatan oluyor. insan şerefsizdir, durmaz alçak, savaş genlerinde var.
savaşların en az bir galibinin olmasıdır.
Asım'ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:
işte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.

Şuheda gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rukü olmasa, dünyaya eğilmez başlar. (mehmet akif ersoy)

bu konuda söylenebilecek engüzel cümleler kurulmuş, başka söze hacet yok.
asıl neden yumurtanın kapıya dayanmış olması ve buna bağlı olarak askerlerimizce oluşturulan milli benlik, birlik duygularıdır. birincisi; çanakkale savaşı, kurtuluş savaşı içerisinde değil; 1. dünya savaşı içerisinde yapılmış ve karşılıklı 250şer bin kayıp verilmiştir. kayıp dendiğine bakmayın karşı tarafın zaye, bizim şehit!

1. dünya savaşı'nda çanakkale cephesi, itilaf devletlerince osmanlı devleti'nin başkentini işgal etmek ve müttefikleri rusya'ya kolay bir şekilde yardım götürmek amacıyla açılmıştır.

savaş kaybedilirse başkentin işgal olunacağı, yani osmanlı devleti'nin yıkılacağı kesindir. bunu bilen sorumlu, vatanperver, duyarlı, imanlı türk neferi o savaşa geri dönmemek üzere gitmiştir. türk neferi için şehadet şerbeti en büyük armağandır.

yeri geldiğinde top atışlarıyla, yeri geldiğinde önceden boğaza döşediği mayınlarla, yeri geldiğinde göğüs göğüse süngü hücumuyla türk neferi hayatını hiçe saymış, birincil amaç olarak vatanını kurtarmayı hedeflemiştir.

tüm bunların yanında esir edilen anzak askerlerine düşman değil; misafir muamelesi yapmış, savaşı sadece ve sadece vatanını korumak için yaptığını tüm dünyaya haykırmıştır.

türk neferi bu savaşı, tüm haklı sebeplerle verdiği için, vatanı söz konusu olduğunda canını düşünmediği için, devlet-i osmaniye nin selameti için kazanmıştır. kaybedecek olsa bilir çünkü rahat ibadet edemeyeceğini, yollarda işgal kuvvetlerinin alayına, sözlü tacizine maruz kalacağını. bilir; hiç bir şeyin eskisi gibi olmayacağını. bilir; kendi ülkesinde esir olacağını.

işte o yüzden kazanmıştır.
1-askerlerimizin inançla savaşması
2-boğazda ve kıyılarında önceden yapılan etkili savunma hazırlıkları
3-savunmanın iyi yönetilmesi

şeklinde özetlenebilir.
asıl neden tek bir sözde gizlidir.
"Ben size taarruz emretmiyorum. Ölmeyi emrediyorum ".
(bkz: mustafa kemal atatürk)

sarıklı mukavemet gücümüze götlerinden atıfta bulunanlar, çanakkale'de can vermiş şehitlerimize en büyük hainliği yapan gerizekalılardır.
ve bir de; (bkz: nusrat mayin gemisi)
peygamber uhudda neden yenildi yahu peki? evliyalar meşguldü heralde o aralar. ya da yenildiğimiz diğer cephelere yetişemedi allah ın gücü bir cepheye yetiyor demekki.... yoksa komutanların zekası ve askerin kahramanlığı değil. gökten inen arap evliyaların başarısı gayet tabii.
(bkz: almanya kazanınca biz de kazanmış sayıldık)*
çanakkale savaşı'nda gökte bi ışık belirdi öyle kazandık, kurtuluş savaşı'nda her yer toz duman oldu düşman bizi göremedi öyle kazandık, kore savaşı'nda allah baktı türkler az kişi bunlara bi direnme gücü veriyim dedi öyle kazandık, kıbrıs barış'ta allah tabiki müslümanların yanındaydı(!) ve özel gücünü yine türkler için kullandı böylece kıbrıs'ı da böyle kazandık.
ulan allah'ı da türk yaptınız ya ne diyeyim artık!

hala mezarda yatan sarıklılardan medet uman, ahanda bu sarıklı bize savaşı kazandırdı diyen adamlar var. te allam ya.
götünden cinli perili savaş tarihi yazanları, tarihi oradymış ve bir tek kendi çözmüş sanan malları, birde kızıl sultan fanlarını rahatsız eden zaferdir.

ulan allahın gerizekalı yaratarak bize ibret olsun diye burda yazdırdığı cici kardeşler,

tartışılan konu 1000 senelik değil, 1500 senelik değil, yerli yabancı her tarih kitabında bulunabilen bir gerçek.
neyin müdafasındasın vatan düşmanı, şaşkın vatandaşım?
atatürktür. hayır hem atatürkü peygamberleştirmeyin derken hemde gökten evliyalar yağdırmak türklere özgü olsa gerek.
zira peygamberimizin hangi savaşında gökten evliyalar inmiştir? uhud savaşında yerinde durması gereken askerler bile yerinde duramamıştır. bu yönden gidince nurculara göre deccal olan atatürk savaşı kazansın diye niye evliyalar gönderilsin. he şöylede diyebilirsiniz türkler kazansın diye yollanmıştır evliyalar atatürk kazansın diye değil. o zaman bende allahın ırk ayrımı yapıp yapmadığını sorarım size veya evliyaların.
içinde iman gücü olanlar kazanmıştırda diyebilirsiniz. o vakit kaybettiğimiz savaşlarda biz müslüman değilmiydik diyede sorarım.
o gün orada mükemmel bir komutanımız ve bu ülke için canını vermekten kaçınmayan süper halkımız vardı. bunu kabullenmek bu kadar zor olmasa gerek.
eğer bugün kılıçla, topla tüfekle olan bir savaş olsaydı ve düşman vatanına göz dikseydi sen yaşına ve ardındakine bakmadan neden 'gazam mübarek olsun' diyorsan işte çanakkale savaşı da ondan kazanıldı..o zamanki iman ve adanmışlık ruhuyla ve allah ın da yardımıyla kahraman türk ordusu galip geldi..
işin cilvesi ne yazık ki artık ne savaşlar kılıçla ne de sineler imanla..

edit: eksi veren! evet,evet sen! allahın yardımına mı karşısın yoksa türk ordusunun zaferine mi? yok yok, bence sen kaldıramadığın g*tüne karşısın!