bugün

gavur degisiyle "chanak crisis". britANYA'da hukumetteki liberal parti'nin ipini ceken olay. 1922 yilinda izmir'i ele geciren fahrettin altay komutasindaki birlikler canakkale uzerinden istanbul'a ulasmak ister. canakkale onlerinde takilan birlikler, ingiliz ve fransiz kuvvetlerine bir ultimatom verir, fransizlar cekilme karari alirken, britanya hukumeti basbakani David Lloyd George cekilmeyi kabul etmez ve ardindan olaylar gelisir.

bir grup kandan beslenen lord ve cakal bakanla bir aciklama yapan David Lloyd George, turkiye'ye "aklini basina topla yoksa aklini alirim kocum" mesaji ile savas ilan edecegini duyurunca uzerinde gunes batmayan imparatorlugun baskentinde olanlar oldu. muthis bir muhalefetle karsilasan lloyd george inadindan bir sure daha vazgecmez fakat commonwealth uyesi kanada "sikerim savasini lan.kukla degiliz olm biz. parlementoya sorarim" diye kuskuyu masaya vurunca gotu tutusan lloyd george, sadece inadindan vazgecmeyle kalmayip koltugundan vazgecerek siyaset sahnesine sonsuza kadar veda eder. ardin da hukumet ortagi muhafazakar parti de bir sonraki secime tek basina girecegini aciklar. bir devin cokusudur bu. zaten savas politikalari yuzunden son zamanlarda halk tarafindan pek tutulmayan liberaller, muhafazakar parti gibi buyuk bir destegi de yitirince cil yavrusu gibi dagilir.

sonrasi malum. taraflar mudanya'da anlasmaya calisir. asil anlasma 1923 temmuzunda lozan'da gerceklesir. liberal parti de 80 kusur sene sonra muhafazakarlarla bir koalisyon kurar. ama tam bir kucuk eniste muamelesi goren liberaller canakkale krizinin izlerini hala uzerlerinden atabildikleri soylenemez.
günümüz şakirtlerinin "kurtuluş savaşında ingilizlerle neden savaşmadık" diyerek kafa bulandırmaya çalışmalarının altında yatan gerçektir.

izmir'in düşman işgalinden kurtuluşunun hemen ardından, başkomutan mustafa kemal, süvari tümeni komutanı fahrettin altay paşa'ya çanakkale üzerine yürümesini emreder. emir gayet açıktır, müttefik kuvvetlerin herhangi bir direnişi ile karşılaşılacak olunursa, türk yurdunun gerçek bir vatan olabilmesi için gerekirse yeniden savaş dahi göze alınacaktır.

aynı emir, izmir limanında demirli olan ingiliz savaş gemileri için de verilmiş ve izmir körfezindeki düşman unsurları aldıkları ultimatom sonrası türk karasularını terketmek zorunda kalmışlardı.

emri alan fahrettin altay paşa ve kahraman süvarileri 2 gün içinde çanakkale boğazına varmışlar, çanakkale müstahkem mevki komutanlığı karargahına türk bayrağını çekmişlerdi. lakin boğaz hala düşman zırhlılarının kontrolündeydi, bunun üzerine türkiye ingilizlere bir nota ve ultimatom verdi.

savaştan yeni çıkmış yorgun türkiye, yeni bir savaşa hazırlanıyordu. britanya imparatorluğu da keza türkiye'nin bu restini görmüş, savaş hazırlıklarına başlamıştı. lakin konunun parlamentoda görüşülmesi esnasında lloyd george hükümeti karşısında son derece sert ve kararlı, bir o kadar da savaştan bıkmış bir muhalefet buldu.

muhaliflere en büyük desteği verenler ise kanada ve hindistan gibi büyük dominyonlardı. savaş kararı alabilmek için kanada ve hindistan'ın da oluru gerekliydi. söz isteyen kanada başbakanı konu hususunda kararın kanada parlamentosunda alınacağını belirterek, savaş kararı alınacaksa bu kanada'yı bağlamaz, kanada parlamentosu savaş kararını kendi alır, londra'da değil" diyerekten kanada'nın ingiltere'ye karşı ilk siyasi ayrılığını başlatmış, bu kriz sonrası ise lloyd george ve partisi liberal parti istifa etmiş ve kanada siyasi olarak bağımsızlığını ilan etmiştir.

arif olanlar için bu hususa daha önce değinmiştik;
(bkz: kanada nın bağımsızlığı atatürk sayesindedir/#17484438)

işte bu çanakkale krizi ingiltere'de hükümeti devirmiş, lloyd george'un siyasi hayatını bitirmiştir. lloyd george'un yerine gelen geçici hükümet ise ankara'nın tüm isteklerini kabul etmek zorunda kalmış ve tek kurşun dahi atılmadan hem çanakkale, hem de istanbul geri alınmıştır.

kendi kahpe tarihlerini örtmek isteyenler ise hala bu durumu algılayamayıp, türk kurtuluş savaşının bembeyaz mazisine çamur atma telaşıyla yanıp tutuşuyorlar.

ama biraz tarih araştırsalar "ingilizler neden savaşmadan çekilmiştir" sorusunun cevabını kolayca bulabilirler.

işte böyle, ingilizler savaşmadan çekilmişlerdir.

zira mustafa kemal ve silah arkadaşlarının adeta "deli cesareti" ile aldıkları kararlar onları savaşa girişmekten alıkoymuş, üstelik kanada ve hindistan gibi büyük sömürgeler ile merkezi hükümetin arasında telefisi zor olan bir dizi ayrılıklara sebep olmuştur.

not: arzu edenler şu kaynaktan aynı bilgilere ulaşabilirler;
http://en.wikipedia.org/wiki/Chanak_Crisis
tanım: 30 Ağustos - 11 Ekim 1922 tarihleri arasındaki döneme verilen isimdir.

izmir düşman işgalinden kurtulmuş, Anadolu'daki Türk hakimiyeti gerek doğu sınırının sabitliği gerekse ingilizler dışındaki düşman devletlerle yapılan antlaşmalar sayesinde kesinlik kazanıyordu. Boğazlar ve Marmara Denizi'ne hakim olan ingilizler ile zafer kazanmış ve izmir'den kuzeye doğru çıkan Türk Ordusu arasında bir savaş olması bekleniyordu. Türk ordusu düşman kuvvetlerinin dikenli çitlerine kadar geldi. Herkes gergindi çünkü iki taraf da ateş emri almamıştı. Bazı sebepler dolayısıyla böyle bir savaş patlak vermedi. Bu sebeplerin yavaş yavaş gerçekleştiği günler bütününe ''Çanakkale Krizi'' denmiştir. Çünkü bölgeye, Mudanya'ya kadar büyük bir belirsizlik hakim olmuştur. Şimdi gelelim o sebeplere;

1- ingiltere askeri ve siyasi yalnızlığın içindeydi. Fransa Ankara Antlaşması'nı imzalamış, italya Anadolu'dan çıktıktan sonra Milli Mücadele'ye silah bile satmıştı. Üstelik Marmara Bölgesi'ne dünyadaki tüm sömürgelerinden takviye talebinde bulunduğunda kimse oralı olmamış, hatta Kanada bağımsız bir ülke edasıyla sert bir cevap vermişti. Daha sonra Kanada'nın bağımsızlık süreci başlamıştı. Tek cevap veren sömürge Yeni Zelanda'ydı ve bu hiçbir şeye yetmeyecekti.

2- Yunan birliklerinin Trakya'dan girmesi ve takviye yapmasıyla ingiltere savaşa hazır olabilirdi fakat Yunanistan ile ingiltere'nin arası zaten çok bozuktu. Bunun sebebi Yunanistan Kralı'ydı. Dünya Harbi başlamadan evvel ingiltere mevcut kral Konstantin'e muhalif olarak planlarını gerçekleştirmeye gönüllü Aleksandros'u kral yapmıştı. Fakat 1920'de Aleksandros'u sarayının bahçesinde zehirli bir maymun ısırınca yeniden Konstantin Yunan Kralı olmuştu. Konstantin ve ingiltere'nin arası hep kötüydü.

3- Marmara Bölgesi'nde savaşmak için donanmaya ihtiyaç vardı. Bu ne Türkler'de ne de ingilizler'de yeterli değildi. ingiltere'nin Akdeniz'de bir filosu vardı fakat Türk askerleri çitlere gelmişken o filo bu bölgeye yetişemezdi.

4- Bolşevik Devrimi'yle birlikte Sovyet Rusya'nın Türk Milli Mücadelesi'ne sempatisi vardı. Para ve silah yardımı yapıyorlardı. Bir savaş anında istanbul'a kuzeyden bir Rus çıkartması olabilme ihtimalini de bu sebeplere dahil ederiz.

5- istanbul her ne kadar ingiliz işgalinde olsa da içinde birçok vatanperver insan barındırıyordu. ingilizler bunun bilincindeydi. Aylarca Osmanlı Harbiye Nezareti Anadolu ile görüşmüş ve silah kaçırmayı denemişti. Beyoğlu ve Çemberlitaş mevkiinde birçok vatanperver topluluklar vardı. Bir savaş durumunda ingilizler iki ateş arasında kalmak istemediler.

6- Savaşın gereksiz uzaması ve pahalıya mal olması ingiltere kamuoyunda hükümete karşı protestoları doğurmuştu. Hatta Lloyd George'un birkaç adamı dışında kendi partisi dahi muhalefete başlamıştı. ingiliz halkı yeni bir savaş istemiyordu. Nitekim birkaç ay sonra Lloyd George devri bitecekti.

7- Anadolu'da zaferler kazanan Türk Ordusu milliyet, din ve bağımsızlık kavramlarıyla yola çıkmıştı. Bu kavramların her zaferi ingiliz sömürgelerini tehlikeye atıyordu. ingiltere, Marmara'da bir bağımsızlık ordusuna yenilirse bu hem dünya siyasetindeki itibarını sarsar hem de sömürgelerine bağımsızlık ateşi verirdi. Bu ihtimalden çekindiler.

Çanakkale Krizi sonucunda Mudanya'da masaya oturuldu ve Türkiye'de ateş kesildi. Fakat bu zafer yine de ingiliz sömürgelerine çoktan isyan ateşini vermişti.
https://tr.0wikipedia.org...2kvw4dhbmFra2FsZV9Lcml6aQ

türk ordusu, 9 eylül 1922 tarihinde izmir'e girdikten sonra çanakkale'den başlayan tarafsız bölge üzerinden istanbul'a doğru ilerlemeye başladı. birleşik krallık bakanlar kurulu, 15 eylül 1922 tarihinde bir araya geldi ve ingiliz kuvvetlerinin konumlarını koruması gerektiğine karar verdi. ertesi gün, dışişleri bakanı lord curzon'un yokluğunda, bazı kabine bakanları türkiye'nin sevr antlaşması'nı ihlal ettiği gerekçesiyle, ingiltere ve dominyonları tarafından türkiye'yi bir savaş ilanı tebliği ile tehdit etti. 18 eylül'de fransa'da bu konuyu görüştükten sonra ülkesine geri dönen birleşik krallık dışişleri bakanı lord curzon, fransa başbakanı raymond poincaré tarafından geri çağrıldı. 20 eylül'de tekrar fransa'ya gelen curzon'a poincaré, çanakkale'de bulunan fransız birliklerinin derhal geri çekilmeye başladığını bildirdi ve ateşkes yapılması için sert bir dille azarladı.

ingiliz halkı, çanakkale'de türklerle tekrar savaşa gitme olasılığı ile paniğe kapıldı. dominyonlar, başbakan david lloyd george'un bu konu hakkında danışmaması üzerine hiçbir kuvvet göndermeyeceklerini açıkladılar. kanada başbakanı mackenzie king, durumun 8 yıl önce patlak veren ı. dünya savaşı'ndan farklı olduğunu, asker gönderebilmek için kanada meclisi'nin karar vermesi gerektiğini açıkladı. italya, romanya ve sırbistan da çanakkale'ye savaşmak için herhangi bir kuvvet göndermeyeceklerini açıkladılar.

23 eylül'de toplanan birleşik krallık bakanlar kurulu, doğu trakya'yı türkiye'ye terk etme kararı verdi. bunun üzerine türk orduları başkomutanı mareşal gazi mustafa kemal paşa, orduya durma emri verdi. ayrıca ateşkes görüşmeleri için mudanya'yı teklif etti. taraflar, 3 ekim'de mudanya'da bir araya geldi. 11 ekim'de ateşkes şartları ingilizlerin takviye kuvvet alması üzerine 2 saatlik bir gecikmeyle birleşik krallık tarafından kabul edildi. türkiye, bu takviyenin herhangi bir mukavemete sebebiyet vermemesi konusunda ikna oldu.

muhafazakâr parti, 12 ekim 1922'de carlton house deklarasyonuyla hem hükümetten çekildi, hem de bir sonraki seçimlere liberal parti'den ayrı olarak gireceğini beyan etti. böylece lloyd george önemli bir destekten yoksun kaldı. ayrıca lord curzon, lloyd george'tan desteğini çektiğini açıkladı. daha sonra lloyd george, parti siyasetinde önemli bir figür olarak dönmemek üzere başbakanlıktan istifa etti.

ingiliz ve fransız kuvvetleri lozan antlaşması'nın onaylanmasının ardından, 1923 yılının yaz aylarında tarafsız bölgeden çekildi.