bugün

Zarar.
annelere göre;
tabakta kalmış artık yemektir.
kimisine göre;
önünde yaşanılmayı beklenen hayattır.
kişisine göre;
kimisidir. artıktır her manada. tabakta yenilmemeli ve mümkünse beklemetilmedir hayatın en önünde.
heba edilen, boşuna anlamında kullanılır.
güzel bir tan taşçı şarkısıdır.

Gitme diye mi kavgam?
Yaşamayı mı seçtim
Aşkta gurur olmazmış
Yanlızlık kötü bir seçim, sensizlik acı bir biçim...

Ağlarsa anam ağlar
Yalan olur gerisi, beni anlamaz
Hiç olmazsa, nasibim olur
Beni de vur yaban ellere güven olmaz
Bu kalbin hep sesi kesik, sana ezik boyu gayri civan durmaz
Birşey daha var düzeni bozuk, yarası derin içinde de can durmaz...

Susarım, sözünü tutarım
Nefesinle hayat bulurum
Söz buyur, sana kul olur
Bu canda binde bin kere ölür
Git deme kurban olurum
Senle yaşadım son bulurum
Yıllarım, zindanım olur
Sensiz zarar ziyan olurum...
Ayşe Özyılmazel'in erkek tanımı.
"hakan günday yazım süreci öngörüldüğünden uzun sürdüğü için bizi biraz daha bekleteceğini açıkladı."

internet sitesinden yapılan açıklama bu yönde. biraz daha beklerken araya bir zargana sıkıştırılır belki.
tan taşçı'nın ilk albümü olan rica ederimde yer alan güzel şarkı.
7 eylül'de kitapçılarda olması beklenen, yazılıp çizilen, kulaktan kulağa fısıldanan kitap..
bir hayatın özeti ise, kötüdür.
genelde geçen yıllar için kullanılır ''ziyan oldu yıllarım'' öreneğinde gördüğümüz gibi ve arabesk şarkıların vazgeçilmez cümlelerinden yalnızca bir tanesidir.
--spoiler--
hatıralarında yaşayanlar donarak ölürler.

"beyaz gövdeli zenci köpeklerimiz var. adları da var. ama onlar birer heykel. çağırınca gelmiyorlar artık. cennetin kapısını bekliyorlar. karla karışık toprağa gömülebilmek için kulakları dik donuyorlar! öyle bir cennet ki, paslı demirin bile ak sakalı var. bizi saran tel örgüler beyaz angoradan örülmüş. havası havlamayı bırakmış, ısırıyor. beyaz ağzı etimizle dolu. bu yüzden sessiz bir ayaz var. saçaklarından sarkan mızrak dişleri ensemize saplanmış. gazete kağıdı gibi buruşmuş derimizde mor diş izleri, bekliyoruz.

cennetten kovulmayı. bembeyazız. soğuk. donmak. çözülmek. tekrar donmak.

daha fazla hiçbir şeye gerek yok. fiilleri çekmeye bile. herkes kalsın yerinde. bıraksınlar yaslansın göğsüm sırtlarına, ılıklaşsın enseleri nefesimle. yavaş yavaş sokayım dilimi derilerine. aksın içlerine hayatımın zehri. yirmi adet mermi. muhteşem! hepinizi geberteceğim! ama hepinizi!"
--spoiler--
tanıtım yazısında cezbeden bir usluba sahip kitap. okumayi merakla bekliyoruz.

"..herkes kalsın yerinde. bıraksınlar yaslansın göğsüm sırtlarına, ılıklaşsın enseleri nefesimle. yavaş yavaş sokayım dilimi derilerine. aksın içlerine hayatımın zehri. yirmi adet mermi. muhteşem! hepinizi geberteceğim! ama hepinizi!"
--spoiler--
Eksi on dokuz.
sıfırın ve hayatın altında 19.
soğuk, artık bir tutkal.
her şeyi her şeye yapıştırabilen bir tutkal.
deriyi çeliğe,
iyiyi kötüye,
buzu aleve,
kumaşı plastiğe,
dostu düşmana,
eti kemiğe,
çirkini güzele,
sesi dudaklara,
aşkı nefrete,
dili dişe,
mermiyi namluya,
ayı göğe,
özgürlüğü duvarlara,
insanı oğluna,
rüyayı uykusuzluğa,
ışığı karanlığa,
geçmişi sonsuzluğa,
şarkıyı kulaklarıma,
yüzümü kara,
hayatı ölüme,
beni ruhuma...
--spoiler--
piyasa olmuş hakan günday kitabıdır. edebiyata inanmayan ve yazma nedenini başka çaresi olmadığı şeklinde yorumlayan birinin popüler olmak ya da olmamak hakkında kesin bir çizgisi yoktur. nihayetinde kamuflaj kaprisiyle radikal kitap ekine gülümser şekilde zorunlu bir poz vermek zorunda olmak onun için bir problem değildir. asker kitabı çıkardım kamuflaj giyiyim, altınla ve bunun ticaretiyle ilgili bir kitap yazdım o zaman atasaydan reklam alaydım tribi onun için gayet kolay olabilir belki ancak ondan öykünen ya da onu kafasında başka türlü kurgulayan ve yaşatan okuru için samimiyetsizlik denizinde yüzen bir karakter haline bürümüştür.

ne olurdu bu kadar çok anlam yüklediklerimiz anlamlarının altını doldurabilselerdi. bizim kadar basit olmasalardı, ilkeli olsaydı.

bu arada güvenilir(!) bir kaynaktan öğrendiğime göre kendisi askerliğini yazar sıfatı taşımasından ötürü bir kütüphane de kitap okuyarak geçirmiştir. aslında bu kadar anti-militarist ögeleri karakterinde barındıran birinin fatih akın gibi cesur yüreklilikle çıkıp vicdani redçi olması beklenirdi. lakin kendisi hem askerlik sürecini deneyimlemek(!), hem yeni kitabına bir malzeme çıkarmak, hem de kitabındaki karakterlerinin zıttına yasa koyucuyla arasını iyi tutmak istemiştir. gayette samimi(!) ve olabilirdir ziyadesiyle.
21. yüzyıl yazarı. samimiyet romatizmde kalmış bir ukte.
askerde hatmedeceğim. bir kere okudum. yeter mi?

asla!

13 gün sonra tekrar başlayıp kusana kadar okuyacağım. ya 157 günde paramparça olur aşınmaktan. ya da ben delirip erken teskere alırım..
kişisel merakından, hiç bir amacı yokken mustafa kemal'e suikast girişiminde bulunan ziya hurşiti konu edinen hakan günday kitabı.
mükemmel bir kitap, bitirdikten sonra hayran kalmamak mümkün değil. hakan günday'ın son kitabı olmasına rağmen benim okuduğum ilk kitabıydı, okuduktan sonra sorar oldum kendimi birden:

Hakan Günday nasıl bir insandır? Ziyan ne harika bir kitaptır? Böyle güzide bir yazarı bu kadar geç keşfetmek ne tür bir ayıptır?

bir yazar, kitabını okuduktan sonra diğer kitabı için heyecanlandırıyorsa insanı, o kişinin gözünde büyük bi yazardır kanımca. heyecanla bekliyorum diğer kitaplarını okumayı.
--spoiler--
dünya yuvarlak değildir asker. bir kumar masası kadar düzdür.
--spoiler--
tan'ın gideri en yüksek parçalarındandır kendisi...
--spoiler--
hayatını kazanmak onu bir yerlerde kaybetmiş olanlar içindi.benimle ilgisi yoktu.
--spoiler--
Ziyan oluyor erkekler. Ziyan oluyor kadınlar. Ziyan oluyor idealler ve kahramanlar... Anlamama, anlaşılmama, dayatma, gecikme, cehalet, baskı, tabular ziyan ediyor memlekette kadınları ve erkekleri. Oysa büyümüyor erkekler ezilerek. Temizlenmiyor kadınlar dövülerek. Bütünlük sağlanmıyor aykırı olanlar öldürülerek.

Hakan Günday büyümeyi seçmiş bu sefer. kayra'nın hiçliği arayışından; zargana'nın kendini arayışından sıyrılmış. içine bakıp memleketi görmüş bu sefer.

Büyük bir araştırma, kitaplar dolusu bilgi, anılar dolusu insanı anlatmış. Bugüne kadar insanın içinde kötülüğü anlatmaktan nasıl çekinmediyse, aynı şekilde toplumu da "böyle diyorum" diyerek tüm çirkin çıplaklığı ile anlatmış. Etnisizm, siyaset, çıkar ilişkileri, toplum yaraları ve onları yaralayanlar, demokrasi ve onları yaralayanlar, ne varsa dökmüş içindekileri, 18 aylık zorunlu askerlik hizmetini katık ederek.

iyi olanı herkes yazıyor, irdelemek isteyenlere bir doz Hakan Günday tavsiye ediyorum.
hakan gündayın uslubu için : her kelime bir öncekini öldürür , her kelime bir sonrakinin intikamini almak için doğar!


---spoiler---
Nöbet sırasında başına garip olayların geldiği okadar çok asker tanımıştım ki,buna şaşırmazdım.

Hikâyelerini dinlediğimde bir belgesel hayal ederdim. Soru;Nöbet sırasında ne yaptın? olacak ve askerler sırayla yanıt verecekti:
--"Sigara içtim."
--" Ağladım."
--"Önümden geçen çocuğa para verip, karşıdaki lokantadan yemek getirtip yedim."
--"Kulenin duvarlarına yazılar yazdım."
--"Kulenin arkasına diktiğim tohumlar yeşerince sarıp içtim."
--"Bir pezevengin getirdiği çingene kadını siktim."
--"Ağladım."

--"Mermileri söküp içindeki barutları boşalttım."
--"Ağladım."
--"326784 seri numaralı silahımın namlusunu ağzıma sokup tetiğe bastım."
--"Ağladım."
--"Kapısında beklediğim cezaevinin mahkûmları tarafından rehin alındım."
--"465382 seri numaralı silahımın namlusunu sağ ayak bileğime dayayıp tetiği çektim."
--"Ağladım."
--"Bir köpek kulübesini söküp yaktım ve postallarımı ısıttım."
--"Kabanı yere serip, üstünde uyudum ve donarak öldüm."
--"Karda çukur açıp içine sıçtım."
--"Köpeköldüreni şarap zannederdim. Oysa bir soğuk çeşidiymiş. Kışlanın köpeklerinden birinin donarak ölmesini seyrettim."
--"Ağladım."
--"0906584 seri numaralı silahımı hedef gözetmeksizin ateşledim ve altı sivili öldürdüm."
--"Ağladım."
--"Her gün aynı saatte önümden geçip 'Hayırlı nöbetler, asker ağa!' diyen bir herif tarafından havaya uçuruldum."
--"Cep telefonuyla konuştuğum karımdan, çocuğumun ölü doğduğunu öğrendim."
--"Ağladım."

Belgeselin sonundaysa, aynı sırayla hepsi şu cümleyi söyleyecekti:
--"Ama nöbet yerini terk etmedim!"
---spoiler--
doğu'da kızlar, kadın doğar. ecellerinden önce ölürler. ilk yemeği anasının memesinden gelen ve yediği çanağa tükürmekte sakınca görmeyen erkek, o kadar çok kadın gömer ki toprak bile artık dişidir. bu yüzden toprak ana diye bilinir. perilerin şanı buradan gelir. diri diri gömüle gömüle toprağı bile kadın yapmışlardır. bu yüzden verimsiz ve çoraktır. buna da, kadının intikamı denir.

kendi başına doğuran mucizelerin kadını kibele dönemi biteli çok oluyor. spermlerinin marifetini anlayan erkeğin çağındayız. s.k çağı! boyundan büyük s.ki olan bereket tanrısı priapos'un kullarının çağı! bu çağda mal sahibini zayıflatır. bu çağda savaşları, kaybedecek kadını olmayanlar kazanır. bu yüzden erkek, olabildiğince derine gömer kadını. gökte, kadına ait ne varsa onu taşıyan şeytan, yerde, erkeğe ait ne varsa onu taşıyan kadın. aralarında kalmıştır, sıkışmıştır erkek. kızgındır. bu yüzden gömer kadınını. eşit olamayacağını bildiği için üstüne çıkar, tepinir. çünkü s.kini doğrultamazsa doğurtamayacağını, ama bir kadının kısır da olsa zevkten dlireceğini bilir! erkek, kadından nefret etse de peşinden koşan, yakaldığı yerde de yumruklayan bir doğa kazasıdır. kendisinin de iddia ettiği gibi, sahip olduğu her şey s.kinden küçüktür. aklı, kalbi, insanlığı, her şeyi...

cümlelerini içinde barındıran hakan günday kitabı. *
--spoiler--
"Çiçekler gibi açılmış gözlerini kokladığımı hatırlıyorum. Sana baktığımı. Bir kıtanın diğerine baktığı gibi. Aralarındaki okyanusa rağmen, aralarındaki okyanus sayesinde haberleşebilen iki kıta gibi. Kelimelerini dalgalara bindirip gönderen iki aşık kıta gibi. O dalgaların odamın sahiline vurması için günlerce bekled...iğimi hatırlıyorum. Tek bir kelimeni duyabilmek için.. Tek heceni .. Bugünse hala dayanmaya çalışıyorum. O günden beri dayanmaya ; Sensizliğe. Aynaya bakınca yanımda seni göremeyişime dayanmaya çalışıyorum. Gölgesinde uyuyakalacak kadar peşinde koştuğum bir kadını, bana göstermeyen aynalardan nefret ediyorum. Oysa Berlin'de ne çoktular , değil mi? Bizi taşıyan camlar ve aynalar.. Onların içinde beraberdik. Yan yana. Ama burada hiçbiri yok. Sadece ben. Sensiz bir ben ve gözlerim hala seni arıyor .. "
--spoiler--
http://fizy.com/s/1dl8j2
bir süre bulamadıktan sonra aramaktan vazgeçtiğim bir anda karşıma çıkıp,beni her hakan günday kitabında olduğu gibi içine çekip almış,kafamı karıştırmış,tekrar ve tekrar daima düşüncelere itmiş,sonunda da yumru gibi bitmiş kitaptır.ne ziyanın konusundan ne de yazarın yarattığı kurguya uzun uzun övgüler düzeceğim.zaten bunlar okuyan herkesin okuduğunda içine çekileceği şeyler.ama şu var ki;öyle yazılar,öyle sözler var ki içinde yumruk etkisi yapabilecek.okunmalı,okutturulmalı.
--spoiler--
Peri ve şan kelimeleri bir araya gelir,bu toprakta Perişan adında kızlar yaşar.Dokuz yaşındaki erkek kardeşlerinin ayakta sürdüğü traktörlerin römorkları devrilince ölür ve bir daha doğarlar.Bu kez adları isabalı olur,Nazi olur.Ozo olur.Humina,Belkiza,Lezgi,Tükezban,Telli,Kübar,Adman,Adle,Ebedin,Vehta olur.Ne biz onların adlarını,ne de onlar bizi anlar.Doğu'da kızlar,kadın doğar.Ecellerinden önce ölürler.ilk yemeği anasının memesinden gelen ve yediği çanağa tükürmekte sakınca görmeyen erkek,o kadar çok kadın gömer ki toprak bile artık dişidir.Bu yüzden Toprak Ana diye bilinir.Perilerin şanı buradan gelir.Diri diri gömüle gömüle toprağı bile kadın yapmışlardır.Bu yüzden verimsiz ve çoraktır.Buna da,kadının intikamı denir.
Kendi başına doğuran mucizelerin kadını Kibele dönemi biteli çok oluyor.Spermlerin marifetini anlayan erkeğin çağındayız.Sik çağı!Boyundan büyük siki olan bereket tanrısı Priapos'un kullarının çağı!Bu çağda mal,sahibin zayıflatır.Bu çağda savaşları,kaybedecek kadını olmayanlar kazanır.Bu yüzden erkek,olabildiğince derine gömer kadını.Gökte,kadına ait ne varsa onu taşıyan şeytan,yerde,erkeğe ait ne varsa onu taşıyan kadın.Aralarında kalmıştır,sıkışmıştır erkek.Kızgındır.Bu yüzden gömer kadınını.Eşit olamayacağını bildiği için üstüne çıkar,tepinir.Çünkü sikini doğrultamazsa doğurtamayacağını,ama bir kadının kısırda olsa zevkten delireceğini bilir!Erkek,kadından nefret etse de peşinden koşan,yakaladığı yerde de yumruklayan bir doğa kazasıdır.Kendisinin de iddia ettiği gibi,sahip olduğu her şey sikinden küçüktür.Aklı,kalbi,insanlığı,her şeyi...
--spoiler--