bugün

ayna. rus yönetmen andrei tarkovski'nin çocukluğunu anlattığı olağanüstü filmi. *

yönetmenin şair babası kendi şiirlerini okur ve şiirler hakikaten de muazzam derinlikteki mısralara sahiptir, annesi de filmde rol alır. stalker'de başrollerden birini oynayan kel aktör, doktor silüetinde eve gelir. ve sokurov'un en çok etkilendiği, esen yelden yassılaşan çimenlerin kadraja yansıdığı sahneler görüntülenir.

muhteşem fotoğrafları ve etkileyici bir ışığı her tarkovski filminde olduğu hayranlıkla izliyorum. ayna'nın senaryosuysa, çok zengin bir edebi içeriğe sahip. bir defa izlenilerek yetinilmesi yetersiz kalır gibime geliyor.
yeni izlemiş ve bitirebilmiş olduğum film.

--spoiler--

--spoiler--

filmde andrei tarkovsky kendi çocukluğunu ve hayatından bazı kesitleri anlatmış aile ile ilgili. üzerine konuşulması çok zor olan ve yorum yapılamayacak bir film. ancak filmde küçük çocuk babasıyla ilgili bir rüya görüyor, sonra onun büyümüş versiyonu olan adamın annesiyle konuşması sırasında, adam annesine hep aynı rüyayı gördüğünü söyler ve film bittiğinde bende bıraktığı izlenim, film aslında yönetmenin rüyalarının filme alınmış hali. evet çok karışık farkındayım.
--spoiler--

--spoiler--
--spoiler--
Dinle düştüm ve ilginç şeyler buldum. Şu köklere, otlara bak. Hiç bu bitkileri merak ettin mi? Şu bitkiler hissedebilir hatta anlarlar. Ağaçlar, bu fındık çalılığı. Onların acelesi yok. Biz etrafta koşuştururken ve basmakalıp konuşurken. Bu içimizdeki doğaya güvensizliğimizden kaynaklanıyor. Her zaman bu şüphecilik, telaş ve durup düşünecek zamanımız yok.

--spoiler--

http://www.youtube.com/watch?v=j3nLqQOj52A&feature=share

http://www.facebook.com/p...o.php?v=10150374475908726

--spoiler--
Bir adamın tek vücudu var,
Tek hücreli gibi.

Ruh yorgun ve hasta
üç boyutlu kabuğu ile,

Kulakları,ağzı,gözleri
bir bozuk paranın büyüklüğünde

ve derisi yaralı ve damalı,
Parçalanmış bir iskelet.

Korneaya kadar kanat çırptı cennet baharı,

Buz sapanı fırlat,
Savaş arabalı kuşlara.

O yaşadığı kalem hapishanesinin kafesinden duyuyor,

Tarlaların ve ormanların tıkırtısını,
yedi mevsimin geri çekilişini.

Beden olmadan ruh çıplaktır,
bluz olmadan bedenin çıplak kalması gibi:

Düşünmeden gelecek yaklaşıyor,iyi değil,
Kelimeler yok yeni fikirler doğmadı.

Cevabı olmayan bir soru:
Her kim geri gelirse

Dansçının olmadığı bir yeri kim terk eder?

Bir başka ruh hakkında düş gördüm,
Başka bir kılık:

ıstırap arasında yer değiştirirken
Ve umut,onu yaktı,

Alkol gibi,ve uzaklaştı,oyuncular gölgesiz

Ve anılar gibi yok oldular.
Leylaklar çayır kokuyordu.

Koş ona,çocuğum,yas tutma
Orfeus'un karısının kaderine,

dünyanın sonuna kadar sür,
bakırdan hulohop'un bütün bunları görmen için.

Adımlarına cevap verene kadar,
Küçük bir iz olabilir,

Dünya neşeli ve güçlü sinyaller veriyor,
Her kuvvetli kemiğe.
--spoiler--

tarkovsky ile filmleri üstüne yapılan bir röportajdan:

- Fransızlar için "Ayna" Proust'un, belleğin dünyasını çağrıştırıyor.

- TARKOVSKi: Proust için zaman zamandan öte bir şey. Bir Rus içinse bu bir problem değil. Proust için daha çok yayılmak, açılmak sözkonusu. Biz Ruslarsa kendimizi korumak zorundayız. Rusya'da çocukluk anıları, geçmişle hesaplaşmak, pişmanlık üzerine yoğunlaşmış çok güçlü bir edebiyat geleneği vardır.

- "Ayna"da bu gelenekten mi?

- TARKOVSKi: Evet, zaten bu film Rus seyircisi arasında birçok tartışmaya yol açtı. Bir gün filmin gösteriminden sonra, halka açık olarak düzenlenen tartışma iyice uzamıştı. Gece yarısından sonra salonu temizlemekle görevli temizlikçi kadın geldi ve artık salonu boşaltmamızı istedi. Filmi daha önce görmüştü ve tartışmanın niye bu kadar uzun sürdüğünü anlamıyordu. Bize, " Aslında herşey çok basit: Birisi hasta düşer ve ölümden korkmaya başlar. Birden başkalarına yaptığı kötülükleri hatırlar. Özür dilemek, kendini afettirmek ister" dedi. Bu basit kadınn herşeyi anlamış, filmdeki pişmanlığı kavramıştı. Ruslar içinde bulundukları zamanı yaşarlar. Edebiyat da yalnızca bu zamanla yapılır ve basit insanlar bunu çok iyi anlar. "Ayna" bu anlamda biraz da Rusların öyküsüdür. Pişmanlıklarının öyküsü. Salondaki eleştirmenler filmden hiçbirşey anlamadıkları halde, ilköğrenimini bile bitirmemiş bu kadın bize kendi gerçeğini, Rus halkının pişmanlığı gerçeğini söylüyordu.
rus yönetmen andrey tarkovskiy'in filmi. filmde bir adamın nesiller arası geçişlerle artık rüyaları mı desem anılarımı desem o anlatılıyor. filme yönetmenin anne ve babası da iştirak etmiştir. babası filmdeki şiirleri okumuş annesi de kamera karşısına geçmiştir. filmdeki kulübe, yönetmenin çocukluğnun geçtiği kulübenin aynı yerine, kopyasının yapıldığı kulübedir. bu nedenle kendi hayatını anlattığı söylenir.
tarkovsky'nin üzerine susulması gereken filmi. sadece izleyin. yoruma gerek yok. anlamaya çalışmayın bu şiiri. önünde eğilin.

ayrıca, Margarita Terekhova kadar güzel olabilir mi bir kadın ?
Takovski nin mühürlenmiş zamanlar kitabını okuyanlar bilirler edebiyat ve tiyatroya sıcak bakmadığını asıl sebebide dramaturji ile ilgilidir. Bu filmde Tarkovski gerek şiirlerle gerek oyuncuların gördüğü hayallerle, rüyalarla ve oyuncuların psikolojik durumlarını aktararak muhteşem bir şekilde anlatmıştır.
"3 gündür kimseyle konuşmamıştım. Bu durum hoşuma bile gitti. Bir süre sessiz kalmak iyi geldi.
Kelimeler bazen tüm duygularımızı ifade etmeye yetmiyor. Çok sönük kalıyor."

görsel
“Ayna filmi benim annemi anlatır. Gerçeğe dayanan bir hikâye...”
«TARKOVSKi: Evet, zaten bu film Rus seyircisi arasında birçok tartışmaya yol açtı. Bir gün filmin gösteriminden sonra, halka açık olarak düzenlenen tartışma iyice uzamıştı. Gece yarısından sonra salonu temizlemekle görevli temizlikçi kadın geldi ve artık salonu boşaltmamızı istedi. Filmi daha önce görmüştü ve tartışmanın niye bu kadar uzun sürdüğünü anlamıyordu. Bize, "Aslında her şey çok basit: Birisi hasta düşer ve ölümden korkmaya başlar. Birden başkalarına yaptığı kötülükleri hatırlar. Özür dilemek, kendini affettirmek ister" dedi. Bu basit kadın her şeyi anlamış, filmdeki pişmanlığı kavramıştı. Ruslar içinde bulundukları zamanı yaşarlar. Edebiyat da yalnızca bu zamanla yapılır ve basit insanlar bunu çok iyi anlar. "Ayna" bu anlamda biraz da Rusların hikâyesidir. Pişmanlıklarının hikâyesi. Salondaki eleştirmenler filmden hiçbir şey anlamadıkları halde, ilköğrenimini bile bitirmemiş bu kadın bize kendi gerçeğini, Rus halkının pişmanlığı gerçeğini söylüyordu.»
tarkovsky nin sinema sanatına kazandırdığı 1975 yapımı, şiirsel filmi.

meraklısına bugün saat 21.30’da trt 2’de yayınlanacak.
şiirsel ve görsel bir şölen. her ne kadar belli bir akışta ilerlemese de çocukluğu yani yaşamı ve de ölümü her karesinde hissettiriyor. ayrıca her bir karesi nasıl bir güzelliktir, nasıl bir bakıştır hayran kaldım resmen. durdur durdur bak uzun uzun. tarkovski'nin bu filmine neden görüntüsel şiir dediğini çok iyi anladım. şiir gibi soyut ve bir boşlukta yakalıyor sizi. boşluğun neresinde olursanız olun. hatta görüntülerle bu boşluğa çekip ardından şiiri vererek beceriyor bunu.
güncel Önemli Başlıklar