bugün

bedenen veya ruhen hissedilebilen halsizlik ve güçsüzlük hali.
özellikle sonbahar ve kış aylarında hörtleyen, kişiyi kedi gibi her gittiği yerde bir kenara kıvrılmaya iten insan hali. bundan kurtulmak için ya spor yapılmalıymış ya da günde bir saat kitap okunmalıymış.
sabah erken saatte çalışmaya başlayıp yine ertesi sabahın dördünde işini bitiren bünyenin feryadı!
metabolizmanın üzerine çöken yük. çok çalışmak ve enerji harcamaktan kaynaklanır. ancak hiç hareket etmeyen ve hareketsizliğe alışan bir insan da aynı sıkıntıyı yaşayıp başağrısı ve vücut ağrıları yaşar.
Usluluk, usluluk, usluluk, ah, ne güzeldir!
Bırak biraz dinlensin bu alevli arzular.
En doyumsuz anında bile sevdanın, ey yar
Kadın bizi ablaca terkedebilmelidir.

Öpsün yorgun tenimi uykulu okşayışlar,
Sıcak soluğun, salınan bakışın bence bir
Git, uzun bir öpücüğün tadında değildir
Inatçı titreyişler, çılgın kucaklayışlar!

Ama sen haylaz çocuğum, diyorsun ki bana:
''Yüreğinde tutkunun boruları çalmada!''
Aldırma sen borular bildiği gibi çalsın!

Alnını alnıma koy, ellerini elime
Yarın bozsan bile gel andiçelim seninle,
Ve ağlayalım sabaha dek, ey küçük çapkın! *
gün gelip dinlenmek umudu var ya, işte o bile bi nebze olsun yatıştırır su yanan yüreği.

bir gün yatağından kalkınca hiç bir şey hissetmeyeceksin. çünkü kelebekler kadar hafif olacaksın.
o çektiğin acıların omuzlarına verdiği yük ve ruhuna verdiği yorgunluk bir bakacaksın ki uçup gitmiş. hem de hiç gelmemiş ve gelmeyecek gibi...

gün gelecek, devran dönecek, ruh huzura erecek...
yaşamak için mücadele etmek isteğini bile insanın elinden alabilecek en acımasız şeylerden.

bir ışık, bir aralık, bir yol arar insan.

ellerde yaralar, sırtta ağrı, ayakta geçen hadsiz hesapsız saatler.

farkına varmak için / analiz yapabilmek için dış gözlemci olmak gerekir. öyledir işte. yorulurken fark edemezsin yorgunluğu; bir boş anına denk gelmeli illaki.

kollardaki ağrılar,
yaralardaki acılar,
sırtın tutulması...

eli ayağı çekmek lazım. ölmek için çok gençsin henüz.
too old to rock n roll too young to die.
beraberinde günlerce uyuma isteği uyandıran, bedenen olanı çabuk atlatılan ammavelakin ruhen olanı pek bir yapışkan olan durum.
meyve posası halini almak, birileri yeniden dönüşüm için beni de bir münasip kutuya tıksa hissiyatında olmaktır.
sınav zamanlarında farkına varılan ve bazen özlenen durum.
yaşlanılınca yüzdeki değişmez ifade. sanırım en korkutan budur beni.
beyinde olanı çok kötüdür.geçmek bilmez bir türlü.
bir türlü gitmediği görüldüğünde çözüm için türlü türlü yollar arandığı olay. hamama kaplıcaya gidilir, kese masaj yaptırılır, gitmediği görülür.
sonra açılır bi 35'lik, vurulur dibine, ertesi gün kuş gibi uyanılır.
(bkz: hayat devam ediyor)
(bkz: içki bütün yorgunlukların ilacıdır)
muhtemel nedenleri;
kas proprioreseptörlerinden gelen impulsların birikimi
asidozun beyindeki etkisi
kas glikojenini azalması
fiziksel yahut zihinsel olarak zayıflama hali.
halsizlik.

fiziksel yorgunluk bir ılık duş ardından rahat bir yatakta biraz uykuyla geçer.
zihinsel olanına çare yoktur zira boş işler yorar zihni... dolu işlere kafa yormaya derman kalmadığından panzehri de işe yaramaz.
kronik fizyolojik durumum.*
çoğu zaman yoğun çalışan insanlarda *cuma gününün son saatlerinde insanın vücudundaki kasların ağrımaya başlaması ve günün son demlerine kendini bırakmaktır.

bazende hafta sonları mükemmel bir gün geçirip, saat 3'e kadar arkadaşlarınla eğlenmek sabaha kadar uyuyamamak , sonrasında ise uykusuz kalıp göz kapaklarının kendini kapatmaya çalışmasıdır. *
heykelden nilüfere yürümektir.
çay içilerek giderilebilecek bişeydir, iki yudum içersin hemen yorgunluğunu alır. sonrasında da uyursun misler gibi.
hayatımızın tüm yükü. yaşıyorsan çok doğal olarak yorgunsundur. o derecedir ki, siz hep yorgunsanız, hayat size hep ben buradayım diyordur.
çok şey anlatmak isteyip anlatmaya mecal bulamamak. çok şey yazasın varken çok şey anlatasın varken başına geçmeye karar verince caydıran his midir artık durum mudur her neyse ondan...
--spoiler--
yorgunluk benim genel halim. bana, 'nasılsın?' diye soranlara, en sık verdiğim yanıtın 'yorgunum,' demek olduğunu keşfettiğim günden beri, daha bilinçli olarak 'yorgunum'. şu memlekette yaşayıp da yorgun olmamak mümkün mü? beden yorgunluğu dediğinden ne olacak, iki-üç dinlenmeyle geçer, ama ben aslında vatan yorgunuyum! ruh yorgunuyum, gönül yorgunuyum, hayat yorgunuyum; öğrenmek, bilmek, anlamak, anlamamış gibi yapmak, düşünmek, hissetmek, tanımak, tanık olmak, katlanmak, anlayış göstermek, görmezden gelmek, üzerinde durmamak, idare etmek, üzülmemiş görünmek, alışmak, alışamamak, sabretmek, katlanmak, beklemek yorgunuyum. tam da artık bu memlekette hiçbir şey şaşırtamaz beni sanırken, her seferinde yeniden şaşırmak yorgunuyum."
--spoiler--

murathan mungan
icat edildiğinden beri yorgunum.
kalın kumaş,
dokuması yıllar alır.
entry yazıcak bile halinizin kalmadığı andır. bu beden yorgunluğu değildir. zira oturduğunuz yerden beyin, zihin çalışıcakken ne alakadır. beyin yorgunsa, bitkinse düşünmeye bile gücü yoksa bırakmışsa kendini ozaman yazmakta konuşmakta, olayları yorumlamakta güçlük çekersiniz, af dilersiniz. yorgundur, yorulmuştur. ya siz yormuşsunuzdur yada insan eli değmiştir. uyku herşeyi çözücektir. ~iyi geceler sözlük der gidersiniz~