bugün

ziya aydıntan tarafından çoksesli düzenlemesi yapılmış, ted ankara koleji lise korosu'nun sıkça seslendirdiği parçadır.
rivayete göre, dede efendi'nin daha önce gülnihal adlı bir kadına aşık olduğunu, acılar çektiğini; tam unuttum derken başka bir gülnihal'e aşık olduğunu anlattığı şarkısıdır.
Bir rivayete göre, dede efendi ve dünyada önde gelen bestecilerle bir sarayda yediği yemek sırasında bestecilerden birinin dede efendi' ye sorduğu "Sizin çok güzel besteleriniz var, fakat hiç valsınız yok. Neden ?" Sorusu üzerine Dede Efendi nin bu şarkıyı o anda bestelediğine inanılmaktadır.

(bkz: Rivayet)
mest eden o makamıyla, ne derinden bir şarkıdır bu şarkı.

Yine bir gülnihal
Aldı bu gönlümü
Sim ten gonca fem
Bibedel ol güzel

Ateşin ruhleri
Yaktı bu gönlümü
Pür eda pür cefa
Pek küçük pek güzel

Görmedim kimsede
Böyle bir dilruba
Böyle kaş böyle göz
Böyle el böyle yüz

Aşıkın bağrını
Üzmeye göz süzer
El aman pek yaman
Her zaman ol güzel

edit: başlık başıma kaldı.
şarkı ile kısa bilgi o zaman.
bir dede efendi ıslak imzası vardır eserde. rast makamındadır. her dinlendiğinde şu sol taraftan ince bir sızı verir insana. ve sonrası, buğulu buğulu.
yine bir gülnihal, geçmiş yılları hatırlatan bu güzel şarkı anıları tazeledi. geçmişe doğru gitmek güzelmiş bu şarkı ile.
ortaokulda flüt ile o kadar çok üflettirildi ki; notaları hala hafızamda. çıkmıyor.
sol si la re mi fa sol (2)
sol fa mi sol fa mi re mi fa mi
sol fa mi sol fa mi si si si
diye gidiyor işte aklımın derinliklerinde. gerekli mi, pek değil sanki. ama barış manço'dan dinlerim o ayrı.
el aman pek yaman, her zaman ol güzel...

http://www.youtube.com/watch?v=dNop3cjxAvg

zeki müren'den...*
ismail dede afendiye ait bir eser. hiç yoksa 170 senesi var.
muhteşem bestesi ile insana huzur veren bir eserdir.
bir başka anlatı uyarınca; avrupa müziklerini araştırmak için, avrupa gezen osmanlı sultanı, dinlediği müziklerden çok etkilenmiş halde, yurda döner. o dönemlerde tasavuuf musikisinde "dede"lik payesine erişmiş olan, ismail efendinin de bulunuğu bir sohbette, beste ve icra edilen müziğin yetersizliğinden dem vurur. ismail dede efendi de buna alınır ve sabaha doğru bu besteyi vücuda getirir.
sim-ten, gonca-fem, bî-bedel ol güzel dizesi sayesinde farsça'ya hayranlık uyandıran şarkı.
dede efendinin elinden çıkmış şarkıyı barış abimiz ne güzel yorumlamıştır. bütün gün dinlenebilir.
aldı bu gönlümü.
Insanin içini bir hoş eden tsm eseri.
osmanlı'nın ilk valsi, rast şarkı...
dede efendi, mezarın nur dolsun.
turan oflazoğlu'nun bir oyununun ismi.
Hammamizade dede efendinin türk sanat musikisinin ilk şarkısı niteliğine sahip klasik eseri.
Abdulmecitin isteğiyle batılı tarzda bestelenmiştir dede efendi bu arzudan ötürü sık sık saraya ziyaretler yapmak zorunda kalmıştır. bu ziyaretlerde gülnihal kalfa ona refakat etmiştir. bir müzik bir şarkı yapmak üstelik bunun batılı tarzda olmasını sağlamak gibi bir sorumluluğun yükü padişah tarafından sanatçıya yüklenmiştir. Yine bu Git geller devam ederken dede efendi gülnihal kalfaya aşık olur.
işin tuhaf yanı önceden de gülnihal adında bir başka kadınla aşıkane bir ilişkisinin olmasıdır.
işte ondan sonra bu güfte kendiliğinden dede efendinin dudaklarından dökülür.
Ertesi gün baloda icra edilir eserin vals ritmiyle oluşmasından olmalı ki fransızlar çok beğenir ve tüm gece bu eserle dans ederler.
dede efendinin sehl i mümtenilerinden eski bir eser her dinlendiğinde götürür.

"
Pür eda pür cefa
Pek küçük pek güzel

Görmedim kimsede
Böyle bir dilruba
Böyle kaş böyle göz
Böyle el
böyle yüz"
dede`nin harikulade eseri. fakat zeki mürenin yorumu tavsiye olunur.
3/4 (üç dörtlük), vals ritminde güzel bir şarkı.
gitarın tınısına mi majörden tam oturur, tavsiye ederim, ama bu ton biraz soprano gerektirir. barış manço ve çoğu solistin olabildiğince basdan almalarına rağmen en yüksek notada zorlandıkları hemen hissediliyor. zeki müren ise baslarda hafiften zorlanıyor.
barış manço tarafından da yorumlanmıştır.