bugün

eğer sevdiğiniz annenizse hiçbir zaman yeteri kadar sevemezsiniz,haberiniz olsun.
geç kalmıştır..
Asla nefretin size uzak olduğunu düşünmeyin.Ne de olsa insan için sevgi ile nefretin arasında çok ince bir çizgi vardır.
eğer böyle yeni başlayanlar için sevmek gibi şeylere ihtiyaç duyuyorsanız hiç uzatmadan vazgeçin, uğraşmayın; o aşktan hayır gelmez size.aşk böle taktikle, tavsiyeyle, stratejiyle, öğrenilerek falan yaşanmaz.insanın içinden ya geliodur bazı şeyler ya da gelmiodur.bu kadar basittir.
tam göğsünün ortasında bir yerin acıyacak,
evinin seni içine sığdıramayacak kadar dar olduğunu fark edeceksin.
sokağa fırlayacaksın;
sokaklar da dar gelecek.
tıpkı vücudunun yüreğine dar geldiği gibi..
ne denizin mavisi açacak içini, ne pırıl pırıl gökyüzü...
kendini taşıyamayacak kadar çok büyüyecek, bir yandan da kaybolacak kadar küçüleceksin.
birileri sana bir şeyler anlatacak durmadan...
"önemli olan sağlık."
"yaşamak güzel."
"boşver, her şey unutulur."
sen hiçbirini duymayacaksın...
gözyaşlarından etrafı göremez hale geleceksin.
ondan ölmesini isteyecek kadar nefret edecek, az sonra kollarında ölmek isteyecek kadar çok seveceksin.
hep ondan bahsetmek isteyeceksin.

"ölüme çare bulundu" ya da "yarın kıyamet kopacakmış" deseler başını kaldırıp "ne dedin?" diye sormayacaksın...
yalnız kalmak isteyeceksin,
hem de kalabalıkların arasında kaybolmak...
ikisi de yetmeyecek...
geçmişi düşüneceksin dakika dakika...
ama kötüleri atlayarak.
onunla geçtiğin yerlerden geçmek isteyeceksin...
gittiğin yerlere gitmek...
bu sana hiç iyi gelmeyecek,
ama bile bile yapacaksın...
biri sana içindeki acıyı söküp atabileceğini söylese, kaçacaksın.
aslında kurtulmak istediğin halde, o acıyı yaşamak için direneceksin...
hayatının geri kalanını onu düşünerek geçirmek isteyeceksin,
aksini iddia edenlerden nefret edeceksin...
herkesi ona benzetip,
kimseyi onun yerine koyamayacaksın...
hiçbir şey oyalamayacak seni...

ilaçlara sığınacaksın,
birkaç saat kafanı bulandıran ama asla onu unutturmayan...
sadece bir müddet buzlu camın arkasından seyrettiren...
bütün şarkılar sizin için yazılmış gibi gelecek,
boğazın düğümlenecek, dinleyemeyeceksin.
uyumak zor, uyanmak kolay olacak.
sabahı iple çekeceksin.
bazen de "hiç güneş doğmasa" diyeceksin...
ne geceler rahatlatacak seni, ne gündüzler...
ölmeyi isteyip, ölemeyeceksin...
belki çivi çiviyi söker diye can havliyle önüne çıkana sarılmak isteyeceksin.
nafile...
düşüncesi bile tahammül edilmez gelecek..

rüyalar göreceksin, gerçek olmasını istediğin...
her sıçrayarak uyandığında onun adını söylediğini fark edeceksin.
telefonun çalmasını bekleyeceksin,
aramayacağını bile bile...
her çaldığında yüreğin ağzına gelecek;
ağlamaklı konuşacaksın arayanlarla...
yüreğin burkulacak...
canın yanacak...
bir daha sevmemeye yemin edeceksin...
hayata dair hiçbir şey yapmak gelmeyecek içinden..
onun sesini bir kez daha duymak için yanıp tutuşacaksın...
defalarca aradığı günlerin kıymetini bilmediğin için kendinden nefret edeceksin...

yaşadığın şehri terk etmek isteyeceksin,
onunla hiçbir anının olmadığı bir yerlere gidip yerleşmek...
ama bir umut:
onunla bir gün bir yerde karşılaşma umudu...
bu umut seni gitmekten alıkoyacak.
"gel git"ler içinde yaşayacaksın,
yaşamak denirse buna.

razıysan bütün bunlara;
hazırsan ölüp ölüp dirilmeye...

aşık olabilirsin.
hemen vazgeç mümkünse. izlediğin o filmleri, okuduğun romanları, aşk hakkında söylenen güzel şeyleri unut. yanlış oldukları için değil. aşkı yeşerteceğin, sevilmeye hazır gönül toprağı bulamayacağın için.
baslayanlar veya coktan baslamis olanlar icinde sevmek aynidir
tecrube buraya kadardir
onun için yolunu uzatır,onun bindiği otobüse binersin. onun için işe geç kalmayı göze alır patronuna söyliyeceğin yalanı düşünürsün. onun yanına gider hiç konuşmasan bile yanında olduğun için mutlu olursun. onunla nasıl konuşurum diye kafandan binbir tane plan yapıp uygulayamazsın. ona ulaşmanın zor olduğunu düşünür onu onun için seversin. sonra bir şey olur konuşmaya başlarsınız. onun ulaşılmaz biri olduğunu düşündüğün için kendini suçlar, sıcaklığı karşısında mutlu olursun. sonra hayatı paylaşma kararı alıp evlenirsin. sana bir gün gelir ''hamileyim'' der sevinçten ne bok yiyeceğini şaşırırsın. hayatın zorluklarına beraber göğüs gelip bir somun ekmekle mutlu olmayı bilirsiniz. çocuğunuzu zorluklara rağmen okutur meslek sahibi olmasını sağlamak için elinizden gelen her şeyi yaparsınız. yaşlanırsınız çocuğunuz gelir ''ben evleniyorum'' der. sevinsem mi üzülsem mi diye aptallaşırsınız. evlenir gider. yine başbaşa kalırsınız. hastaneye beraber gider, ilaçlarınızı beraber alırsınız.

bir gece yatağınıza uzandığınızda hayatınızın çok büyük zaman dilimine parmağı olan, iyi veya kötü günlerinizde hep yanınızda olan insanı düşünür, ona doğru döner ve sımsıkı sarılırsınız. onu karşılıksız seversiniz.