bugün

Duygasallığım suistimal ediliyor çevremde.
Hayatta en çok istediğim şey mühendis olmaktı. Şartlar el vermedi olamadım. Şuan çalışıyorum. Evime ekmek getiriyorum.

Mühendislerin yanında çalışıyorum ve onlar benim hayalimi yaşıyorlar.

Hayat zordur. Ben bunu öğrendim.
yemin ediyorum ben ben olmasam, benimle muhatap olmam.
cins ve içine kapanık bir insanım.
(bkz: sözlük yazarlarının itirafları)

Aman ya neyse silktir et.*
2 yıl önce 16 kilo verdim.
Malım ben. Oldumu. Oldu.
2 kilo avokado aldım yiyemiyorum. Gerçi taneyle satılıyor ama olsun ortama ayak uydurayım dedim. Abicim iyi güzelde midemi bulandırıyor. Sanki tereyağı kaşıklıyorum gibi(ki onu tercih ederim). Tuz, limon, pul biber(evet pul biber) ile biraz daha gideri oluyor sanki.
boşa geçen yıllarımın tek sebebi kendimim. gerçek yüzünü gördüğüm ve buna rağmen bırakmamak için inatla direndiğim bir ilişkinin peşinden koşa koşa gittim. onun egosunu onarıp, güzelleştirirken kendimi kırık, dökük, yaralı haliyle öyle bir köşede bıraktım. hani "boşa kürek çekmek" diye bir deyim vardır ya işte kelimenin tam manasıyla ben tek başıma boşa kürek çektim. ne kıyıya varabildim ne de yanımda onun da kürek çekmesini sağlayabildim.
Gözlüklü erkek fetişim var.

Niye eksiliyorsunuz ya
falımda hayırlı bir kısmet çıkmış ama ben şimdi istemedim ki askerden sonrasına bırakmıştım herşeyi..
bayburt'un haritadaki yerini bilmemek bunlardan biridir.
Hoca tezimi beğenmedi. içki hiç içmem ama şu an içesim var. Neyse kahve içeyim. Gözyaşlarımı akıta akıta.
ulan sevgilime geçen laf arasında şakasına Atam'ın doğum yılını sordum bilemedi, üstüne ölüm yılını da yanlış cevapladı ve şaka da yapmıyordu. tarifi mümkün olmayan derin bir acı içindeyim.
Siz de teste tabi tutun kardeşim.

(S)evgili (s)eçme (s)ınavı.
bu başlığa giriyorum. paragraflarca içimi sıkan, acı veren şeyleri yazıyorum. oyle ki gözlerim ağrıyor ekrana bakmaktan. sonuç?
kimse benim acıları mı bilmek zorunda değil. onlar benim diyerek tamamını geri siliyorum.

insan herkese anlatmaz sevdiğinden gelen seyleri. bunlar acı olsa ve kimse beni tanımasa dahi olmaz. paylaşamıyorum çoğu zaman
Neden mi mutluyum?
Çünkü canımı sıkıp beni mutsuz eden herşeyi görmezden geliyorum.
Çünkü kafaya takınca çözülmediğini öğrendim.
Neden mi böyle oldum?
Çünkü ne zaman kendimden daha çok karşımdakine değer versem, o zaman hep mutsuz oldum.

alıntı.
Yüzüklerin efendisini hala izlemedim, inat ettim asla merak etmiyorum
Dizi izlemeye üşeniyorım. ilk bölümleri çok hoşuma gitse de devamını getirmiyorum. Bilgisayarın başında uzun süre kalamıyorum.
insanlar neden o kadar iyi davransan da ilk kötü davradığında senden kötüsü olmadığını düşünüyorlar ? Onlar için sonuç ; son davranış şeklin oluyor. sonucun iyilik ve kötülüklerinin toplamı olması gerekmiyor mu ? neden insanlar günahları ve sevapları tutan melekler gibi adil olamıyorlar ? insanlar neden nankör olma eğiliminde ? geçmiş ve şuan ki davranışlarınla değil de neden hep son yaptığı şeylerle insanlar akılda kalmak zorunda ?
insanlardan nefret etmeye başladığımı hissediyorum.kimseyi ne beklentiye sokmak istiyorum ne de kimsenin beni bir beklentiye sokmasını.hayal kırılıklığı yaşamak da yaşatmak da berbat bir şey...
Mememin ucunda piercing var ama cumada zamm-ı sureleri yüksek sesle okuyup yanımdaki insanların takdirini kazanmaktan hoşlanıyorum.
Galiba bende pazar sendromu var.
Ertesi günün pazartesi olması beni pazartesi gününden daha çok geriyor ve mutsuz ediyor.
Bazen kendime acı çektirmeyi sevdiğimi düşünüyorum , çünkü bir insan bunu normal şartlarda yapmaz . Bu psikolojik savaş ne zaman sona erer bir fikrim yok ...
çok uzun süre mesajlaştığım, mesaj üzeirnden hayatımı anlattığım ve hayatını dinlediğim bir karşı cins arkadaşım vardı. Bana ben erkek arkadaşsız yapamam ya, hemen bulmam lazım demişti. O zaman nedenini sorduğumda bir sürü kelime yazmıştı ama yine de soruma karşılık tatminkar bir cevap alamamıştım. Şimdi daha net oluşuyor her şey. Yalnızlık en çok erkeğe yakışıyor.
hayret. bu başlıklara entry girmek için 00.00'ı bekleyen insanlar vardı. ne oldu onlara?
güncel Önemli Başlıklar