bugün

yazarların gördüğü korkutucu düşler.

insanı çileden çıkartan en uyuz olaylardan biri kabus görmek. birde gördüğünüz kabusun etkisiyle uyanırsınız tekrar uyuduğunuzda kabusa devam ederseniz eğer benim gibi gecenin üçünde pc'nin başına oturursunuz.

gördüğüm rüyada kendi odam da odayım, fakat birde bakıyorum ki yatakta uyuyorum. o zaman kendi kendime sanırım ben öldüm artık evdekilere söyleyeyim diyorum. fakat her nedense kendimi evin dışında buluyorum. sokaklarda kimsecikler yok. sonra bir anda kendimi bir kavganın içinde buluyorum. başkasının evine girmişim meğer kendi evime gireceğime. karı koca birbirlerine bağırıp duruyorlar. nasıl oluyorsa bu evden de çıkıyorum, ve neden öldüm diye düşünüyorum ve ansızın uyanıyorum.

son altı aydır üç günde bir kendimi bu şekilde görüyorum.rüyada bir hareket olsa anlayacağım.

sanırım bende ölüm korkusu var.
(bkz: eski sevgili)
şahin k, ben ve seda sayanı gördüm lan. olum düşünsene kendimi gördüm rüyamda. vay anasını.
her tarafımda yılanlar...

sürekli görürüm. yılan fobim var ve cidden rüyamda bile bırakmıyor şerefsizler.
benimde gördüğüm ve çoğu zaman kopukluklar ve ilginç olaylar olması yüzünden tam olarak kafamda birleştiremediğim rüyalardır. insanlar bir anda değişir bir insan babamız iken bir anda değişir komşumuz olur, efenim bir yaratık olur sabah kalktığımızda nasıl bir kabustu bu kabusun sonunda ne acaba oldu diye düşünebiliriz ve ben hatırlamam bu da bir gerçek...
güneşi gördüm.
kendimi, kendi vücudumu ısırıp koparırken gördüm...

bonus: franz kafka'nın kabusu: kendisini dev bir böceğe dönüşmüş olarak görmüştür...
Uçaktaydım ve hostestim ama kimse hostes olduğumu bilmiyordu.Kaptan canımız sana emanet dedim önce Allah'a sonra bana dedi eyvallah dedim boş bi koltuk bulup oturdum.Uçak kalktı , ama uçağın heryeri cam dışarıyı net görebiliyorum.Neyse kaptan bir anda denize doğru dik bir şekilde yaklaşmaya başladı tabi uçakta çığlık kıyamet.
Tam denize çakılırken kaptan bir anda burnu kaldırdı ve başladı gülmeye.
Rüyamda bile ruh hastalarıyla uğraşıyorum.

O kaptanın suratını unutmadım sözlük bulucam onu bak şahitsin.
Rüyalar gelecekten haber mi verir, yoksa bilinçaltının birbirine karıştırdığı metaforlar mıdır? Yani geçmişle ilgili midir yoksa gelecekle mi? Medeniyet bunun kararını kesin olarak verebilmiş durumda mı bilmiyorum.

Geçen günlerin birinin önceki gecesinde gördüğüm bir rüya üzerimde garip "mallık" etkisi bıraktı. Bütün gün yılan tarafından sokulmuş bir kurbağa gibi dolaştım ortalıkta. Rüyamda da yılanların saldırısına uğramıştım zaten. internete girip annemler gibi rüya tabirlerine baktım, şirketteki orta yaşlı kadınlara anlatıp "allah hayırlara yazsın" dedim. Yılan düşman demekmiş bunu biliyorum artık. Zaten bu kadar yaklaşık sonucun düşman demesine gerek yoktu. Bir kitle yılanın saldırısından sonra, başka bir şey düşünemezdim.

Toprak bir yolda yürüyorum. Yolumun üzerinde bir kaç yılan beni görür görmez ayağa dikilip saldırı pozisyonuna geçiyor. Onların üzerinde geçmemek için sağa doğru kayıyorum. Saldırıyorlar, uzanamıyorlar. Ama daha fazlası çıkıyor karşıma, bu kez sağımda solumda yılanın olmadığı kaçabileceğim bir yer yok. Mecbur aralarına yürüyorum. ilk ısırığı aldığımda koşmaya başlıyorum. Ben üzerilerine doğru kaçtıkça daha fazlalaşıyorlar. Bacaklarımdan kollarımdan ısırıyorlar. Yılan ısırır mı hiç? Isırık acısı gibi geliyor bana. Boynuma takılıyor bir tanesi, gittikçe ilerleyemez oluyorum. Ayaklarım takılıyor tekliyorum. Bu arada her yerim acı içinde. Geri gönmeye kalkışıyorum, takılıp düşüyorum. Bir de bunların zehirli olduğu geliyor aklıma, öleceğimin kesinleştiğini düşünüyorum. Ama bırakamıyorum kendimi. Kaçmaya çalışmaya devam ediyorum. Canım acıyor çünkü, ama kaçamıyorum. Olay birden yatağımda devam ediyor. Uyanıyorum. Yatağa yokluyorum hemen, yılan yok. Bacağımı tutuyorum kan var mı diye, hiç bir şey yok. Ama uyanmama rağmen acı içinde..

Benim bu kadar düşmanımın olduğunu sanmıyorum. Bunlar zaten birileri olamaz, olsa olsa herkes olabilir.

Şimdi bu geleceğime ilgilyese, ben bir kaç düşman görünce kaçmamalıyım. Üzerilerine yürüyüp yoluma devam etmeliyim. Ama bunun bir uyarı olduğunu sanmıyorum. Eğer gelecekten haber veriyorsa, kaçacağım sanırım.

Geçmişimle ilgiliyse, ben bir kaç düşman görünce sağa doğru kaçtım. Yürüdükçe çoğaldılar. Koştukça bir girdap haline geldiler. Ben yılanların içinde kayboldum. Ve şimdi uyuşmuş gibiyim. O ilk yılanlardan kaçmayacaktım. Yanlış yaptım. Bana geçmişimle ilgili olduğu düşüncesi daha doğru gibi geldi. Bir de şunu merak ediyorum. Sola doğru kaçsaydım ne olacaktı acaba? Yine aynı şey olacaktı.

Geçmiş zamanlarda şunu düşünmüştüm. Kaçışı yok, ne olursa olsun. Birey eğer bireyse, toplum her zaman bireyin düşmanıdır. Ve yadsınamaz bir doğallıkla, birey daima yenilecektir.
yazarların uykularında hop oturup hop kalkmasına yol açan kabuslardır. sözlük yazarı olarak öznelleştirirsek karmasının düşmesi çaylak olmak silik olmak hatta dahada kötüsü bluevelve ile aynı odada kapalı kalmak olabilir. *
hayatımda gördüğüm en kötü rüyalardan biriydi... iki kişiyi öldürüp gömüyorum farklı yerlere, üçüncüyü de öldürmek üzereyken vazgeçiyorum falan. sokakta polis arabası görünce korkuyorum bi yandan ama sallamıyorum da pek. "sonra ben nasıl bu kadar rahat olurum, nasıl insan öldürürüm ya" deyip sorgulama yaşıyorum içimden. bu arada sokaklarda yürürken çıplak gibiyim tam değil ama şort falan gibi kısa şeyler var üzerimde. çıplak ayak böyle. öyle öldürmüşüm seneler olmuş hatta nasıl yakalanmamışım hayret edip, hayatım süpermiş gibi takılıyorum. uyandığımda rüyadan utandım o halimden, böyle bi rüya görmekten -sanki benim suçum!- resmen şükrettim rüya oldugu için ki o an bile inanılmaz ruhumu daraltan bi ağırlık vardı üstümde. korku filmi falanda izlememiştim halbuki! neyse tabirlere gelince hem iyi hem kötü şekilde yorumlanmış. aman altı üstü rüya işte!

(bkz: fazla kurcalama bozarsın)*
sürekli üniversitede kalmakta olan aslında bayağı bayağı üniversiteli olan gencin kronikleşmiş eş(şşş)ek kadar yaşıyla tıfılların arasına, liseye dönüş kabusları.
gergedena tecavüz eden bir orangutan görüyorum hocam.
merdivenleri çıkan köpekbalığı... bu kadar... tamam...
her gece saat 02.00 de başlayan kabus.

evin dışına çıkıyorum ve karşıdaki kavak ağaçlarına doğru bağırıyorum, tam arkamı dönüp giderken bir ses duyuyorum ve korku anlatılmaz oluyor.
yalnızlıktan it gibi korkarken tüm kabuslarda yapayalnız kalmak kuyuların dibinde. ama istisnasız her kabusta yalnız olmak. uyumaya korkuyorum bazı gecelerde... oysa ne güzel rüyalarım vardı benim; çiçekli, böcekli, sevdalı.
bitane adam vardı kovalıyodu baltayla , uçarak uzaklaşıyodum ordan.
şampiyonluğun üzerinden 1 hafta geçmesine rağmen son maçta şampiyonluğu kaybetmek, yatakta oturarak acaba mı lan diye düşünüp terlemiş alnı silmek.
*
En son görüdüm rüyada Kanunı Sultan Süleyman' dan hamile kalmıştım. Kabus mu bilemem ama Hürremin gazabından uykudayken bile korktum.
küçüklüğümden beri kabuslarımın baş rol yaratığı çığlık filminin bağrından kopup gelmiş maskeli, siyah çarşaflı bir mahlukattır.

Daha önce dizi tadında iki üç gece devam ederek gördüğüm bu kabuslar, artık yılda ya da iki yılda bire kadar düştü.

Kah bir kalabalıkla yakaladım, kah kılıçtan geçirdim, kah polis aracına tıktım, kah kovaladım, kovalandım... Ama maskesini hiç çıkarmadı.
Bilemiyorum...

Belki mantar biçiminde kara çarşaflı kadınlar görünce ruhumu daraltan, ürkmeme neden olan şey çocukluğumdaki bu travmatik kabustur.
uykusuz gecelerimin 2. olan 3 haziran sabaha karşı gördüğüm rüyadır;

tuzladaki arkadaşımın evinde kalmışım. ne hikmetse denize girmişiz tuzlada.*
gece kalmışım ertesi gün akşam güne batarken evinde ayrılıyorum. ama arkadaşım bir yandan da söyleniyor, (şuan ismini hatırlamıyorum ama haydar diyelim*) " akşam haydar' ın parasını ödeyeceğim" diye. ama bana da söylemiyor öyle yere bakarak dalgın dalgın konuşuyor.

sonra kendimi otobüs durağında buluyorum. durağın önü açık boş arazi ama çok büyük ve geniş. akşam üzeri çok sessiz. derken köpek sesleri geliyor uzaktan. boş arazinin en uzak köşesinde bir toz bulutu...

sonra ben bir şeyler hatırlıyorum haydar hakkında. meşhur kabadayı olduğunu. çok insanın canını aldığını, ama hiç yakalanmadığını. tetikçi olarak kimseyi kullanmıyor. ama köpekleri var. vahşi ve saldırgan. karanlıkta günlerce aç bırakılmış delirmiş, eziyet edilmiş ve sadece bakıcılarını tanıyan tasmasız sokak köpekleri var adamın.

içim ürperiyor. burada önümdeki arsanın yarısı köpek doluyor, arkasından bakıcı mafya adamları falan. ama arsanın yarısı bile dolduğunda kulakları sağır eden bir gürültü, havlama, hırlama ve nefes sesleri. yola paralel arsayı geçiyorlar ben sürünün sol tarafındayım. aramızda var 30-4o metre.

normalde köpeklerden korkmam ama o çıldırmış mahlukları görünce korktuğumdan mıdır yada temiz hissetmiyorum kendimi üzerimdeki kirlenmiş terli tişörtten midir bilinmez, bana taraf olan 5-10 köpek beni fark ediyor. bir iki tanesi hemen koşar gibi oluyor benim üstüme. ben iyice yusufa bağlamışken, köpeklerle benim aramda bir şey patlıyor, arkadaki 2 bakıcı ellerinde bir avuç büyüklüğünde taş benzeri bir şeyi tam aramıza atıyorlar ve yerde patlıyor küçük demir misketler etrafa saçılıyor. itler geri duruyor ama ağızları salyalı ve çok kızgınlar. saldırmasınlar diye sürekli atıyorlar köpek sahipleri ama köpekler bir süre sonra tınlamıyorlar ve sürünün geri kalanı da gürültüden etkilenerek bana doğru yönelmiş durumda.

bir yandan köpeklerin hırçın ve düşmanca havlamaları kulaklarımı uğulduyor, arkadaki mafya adamları çaresizce bana bağırıp bir şeyler söylüyorlar ama çok mesafe ve köpek gürültüsünden hiç bir şey anlamıyorum...

köpekler hızlıca bana doğru koşuyor bu arada 10 metre 5 metre derken ben duraktaki oturağın ancak üzerine çıkıyorum korkudan. donmuş kalmışım.

saniye geçmeden 10 yada daha fazla köpeğin üzerime atladığını, yüzümün önündeki alman kurdu kırması köpeğinin nefesini hissediyorum, tam boynumda salyasının sıcaklığı ve dişlerini hissettiğim sırada uyandım.

kötü günlerin başladığı 2 haziran psikoloji ile gördüğüm anlamsız ama beni baya baya korkutan kan ter içinde uyandığım bir rüya.

ps: boynumdaki sıcaklık kendi terimden başka birşey değilmiş.
evin kapısının altından girmeye çalışan yaratıklar mı desem efenim, yoksa insan görünümlü yılanlar mı desem.
rüyamda içimden cin çıktı hem de kusarak hayırdır inşallah gündüz niyetine. *
çok gariptir , üç gündür recep tayyip erdoğan'ı görüyorum ; bana "sen benim dediğim işi niye yapmadın bakiyiim" diye kızıyor..
"ya başbakanım ben ona dedim işte" filan diyorum , bu geliyor önce kulağıma asılıyor sonra bana sarılıyor filan... ben bu işi sevmedim , bi yerden kıçımıza girecek bi şe var ama hayırlısı...
rüyamda:önümden 3 tane sevdiğim insanın cenazesi geçti.
annem, anneannem, kardeşim.
tabutlar gidiyor, ruhum da peşlerinden akıp gidiyordu.
o kadar mı ağır gelir yaşamak...
ne kadar gözyaşı döksem yetmedi.
içimdeki ateş sönmedi.
kalktım nefes nefese.
uzakta olunca insan iyiler mi, nefes alıyorlar mı diye bakamıyor da.
yurt ranzalarına, karanlık odaya
içim acımış şekilde bakakalmışım.
uyudum biraz rahatsız,
uyandım.
o gün yüzüm gülmedi hiç.
güncel Önemli Başlıklar