bugün

O eski bayramlar.
(bkz: nerde o eski bayramlar geyiği)
15 yaşlarındayken arkadaşlarımla çekirdek kola alıp parkta çimlerde yayılmak varoş biliyorum ama samimi.
Nerde o eski soru soran değilde açıklayan, anlatan, öğreten enteryler.
karacaali gençlik kampına gitmek. kamp öncesi hazırlık yapmak. kamp arkadaşlarıyla yapılan muhabbetler. grupmulanbu üyesi olmak. her sabah köye inip teyzelerin verdigi domates biberleri kahvaltida yemek. uzun bir masa düşünün; o masadaki herkesin ekmegine yag sürmüştüm bir keresinde, anne gibi hissettirmisti bunu bile özledim...
sevdiğim kızın ağzını öpmektir vesselam.
bisiklet sürmek.
tam 1 yıldır yaralı yatıyor yarış bisikletim.
anne ile oturup çay içerken sohbet etmektir. bir daha asla yapamayacağımı bilmek de çok üzücüdür.
yedi kiremit diye bir oyun vardı hatırlayanlara.
akşamları karanlıkta oynanan saklambaçlar.
Yarını düşünmeden uyurdum. Evet eskiden uyurdum. iş derdi sevgili derdi para derdi yoktu. En büyük sıkıntım sevdiğim cizgi filmin yeni bölümünün yayinlanmamis olmasiydi.
Dönen bir daireye ağzı açılıp kapanan balıkları koyardık sonra mıknatıslı oltalarla bunları tutmaya çalışarak 2 kişi vs atardık. Küçükken bu oyuncağı çok severdim. Özledim de be!
küçük şeylerle mutlu olabilmek.

küçükken daha bir anlamlı gelirdi her şey. bir çikolata, bir kalem, basit bir oyuncak mutlu olabilmemiz için yeter de artardı bile ama artık öyle değil. hiçbir şeyle yetinmeyen aç gözlü insanlar olduk büyüdükçe. fazlası, hep daha fazlası olsun istiyoruz. işin ilginç tarafı da isteklerimize ulaştığımız anda tüm değerini yitiriyor isteklerimiz.

bu yüzden bugün dünyada açlık, sefalet, kan ve gözyaşı hiç eksik olmuyor.
küçük şeylerle mutlu olduğumuz günlere dönmeyi çok istiyorum be sözlük. saygının, sevginin, hoşgörünün hakim olduğu bir dünyada yaşamayı çok istiyorum. biliyorum bu bir ütopya ama yine de istiyorum.
hamburger yapmak ah o eski ben. Şimdi bigmac süslemek vardı şöyle altısını birden. Birde gece denize girmeyi özledim ya şöyle konyaaltı sahilinde.
Batak atmak.
Sokakta oynamak.
Meyveyi agacta yemek.
Erik çalmak. Buz yemek. Erkek arkadaşlarımızı dövmek. Neymiş oyunumuzu bozuyorlarmış.biz evcilik oynarken top atan arkadaşlarımız ağlayarak şikayete giderlerdi. Artık nasıl döğüyorsak. Güzeldi ya.
Normale dönmeyi beklemek. Akşam yeşilköy sahili'nde dolanırken yaşının en fazla 15-16 olduğunu düşündüğüm iki kız iki erkekten oluşan gençler bankta oturmuşlar, biz de önlerinden geçiyorduk, konuşmalarına şahit oldum; çocuklardan birisi ağdalı ağdalı iç geçire geçire, facebook'ta tek başına çekilmiş olduğu fotoğrafını paylaştığında en fazla 50-60 "layk" aldığından dem vuruyordu, baya baya içli içli sanki cebinde parası yokmuş, ailesinden birisinin rahatsızlığı varmış, ya da birisi işini kaybetmiş gibi anlatıyordu arkadaşına. Biz de o zamanlar belki böyle büyük çaplı düşünmüyorduk ama derdimiz böyle sikimsonik şeyler değildi herhalde ne bileyim. Yanımda nişanlıma, çocuğun derdniden bahsederken, " bırak yaa çocuklar işte, senin derdin de onlara saçma gelir." Deyip kapattı mevzuyu. Yok kardeşim normal değil bu olaylar vallahi bak. Başbakanı kim bu ülkenin diye sorsan, "twitter hesabı yoksa bilmem abi." Der ama sıpa. Evet maaile ülkecek gencinden yaşlısına normale dönmeyi bekliyorum, özlüyorum o kaostan uzak, insanların daha huzurlu olduğu, gençlerin "feyizbuk" muhabbetinden fazlasını, erkeklerin "dam döt meme" muhabbetinden fazlasını yapabildiği, bayanların bilmemne güzellik salonunun instagram daki hesabında paylaştığı ya da zayıflama adı altında milleti düdükleyen bilmemne sapı püakülünden fazlasını konuştuğu günleri.

Bir de trafik var bu ülkede. O sıçtığımın akıllı telefonunu da bari yolda giderken bırak elinden amk. Adamı dinden çıkartırsınız, whatsapp tan birisine yazacaksın ya da seyir halindeyken facebook'ta dünürünün fotoğrafını beğeneceksin diye, senin barzo hareketlerine maruz kalmak zorunda değiliz. Tali yoldan, sağına soluna bakınmadan, prostattan tuvalete yetişemeyen dayının aniden çükünü çıkardığı dayı gibi çıkarsan ana yola, "hay senin tekerini toynağını.." Diye kulaklarını çınlatırlar. Şurada iki seneye kadar acil konuşmak için telefonunu kullananlar dışında millet kullanmazdı telefon melefon elinde arabayı. Bunun da normalini özlüyorum. Gayet basit her şeyin standart olması gerektiği gibi olması.
meybuz yemek. erkek çocuklarını dövmek. taso biriktirmek. sokakta bulduğum yavru kedileri gizlice odama almak.
Çocukken oynanan oyunlar..
Sabaha kadar cs 1.6 atmak. Ne günlerdi lan.
Söz fato'da programını izlemek, tasolarla oynamak, ip atlamak, bilgisayarda aladdin oyununu oynamak (maalesef güncel versiyonu yok, en son 2000 yılında pentium ıı bilgisayarda oynadım) ve okul merdivenlerinin trabzanlarından kaymak. Fakültede yapsam deli derler, bu gerçeği herkes bilsin istemiyorum.
Person of interest izlemek. Cok az kaldi bitmesine izleyemiyorum icim elvermiyor.
Gece saklambacı.
Sabahları yataktan kalkmamak ve bu yüzden fırça yemeyeceğini bilmek. Bir de sıradan bir çarşamba öğleden sonrasında takriben saat 15.30 civarlarında herhangi bir yerde oturup çay çorba eşliğinde boşu kovalamak.
Eskiden agaca cikip dut toplardik cok guzeldi sonra soguk su icerdik buz gibi cesme sulari sonra sokaklarda oynardik kosardik sadece susayinca eve gelirdik herseyi yapabiliriz ama cocuklugumuzu bir daha yasayamayiz.