bugün

korku: soluk beniz, terleme, titreme veya çarpıntı, beyin uyuşması halleri ile birlikte seyreder. bütün bunlara sebep olan alnar kişinin en korktuğu unutamadığı ve hayatı boyuncada unutamayacağı anlardır.
yıl 1997 scream filmini sinema da izledikten sonra gece o karanlık yolda yürümek ve asansörü olmayan apartman da altıma zıçarak 4 ncü kata çıkmak beni çok korkutmuştu be sözlük.
sürücüsü yerinde olmayan freni boşalmış dolu bir beton kamyonunun yokuş aşağı düzgün hızlanan hareket yaparak maksimum hızı ile santimetrelik mesafeyle yanımdan sıyrılıp geçtiği an.
17 ağustos depremi anı yeterince korkutucuydu. Uykulu halimle yatağımdan babam kucaklayarak kaldırmıştı beni. beşik gibi sallanıyorduk. pijamalarımla ve yalınayak inmiştim aşağı. civardaki evlerin yıkılışına şahit olurken "anne ölecek miyiz?" diye sorduğumu hatırlıyorum. sonraki bir yıl psikolojik tedavi görmüştüm. hayatımdaki en korkutucu an işte o geceydi.
15 yıl önce falan olması lazım. yazdı. bir misafirlikteyiz sanırım. 4-5 katlı bir evin çatı katındayız. neyse annemler, terastalar, benimde canım sıkılıyor. acayip. çocuk da yok oynamak için. neyse o vakitte o katta dolaşmaya başlıyorum. ileriden bir tabela ışığı gözüme çarpıyor. "ne lan bu?" deyu merak ile ilerliyorum yavaşca. derken sağ ayağımın betona basmadığını hissediyorum. o boşluk hissini yaşamaya devam diyorum. iki parmağım kiremitlerin arasında havalandırma boşluğunda sallanıyorum. (o anda nasıl yapıştıysam artık?!) derken bizim akrabalardan birisi beni görüyor, bağırıyor, birisi kolumdan tutup çekiyor. ve evet su içiyorum, bağırmıyorum.

çok korkmuştum.
tramvayın aniden, süratli bir biçimde ve kornaya abanarak ensemin dibinden geçtiği an.
(bkz: donakalmak)
(bkz: geçen yine sevişiyorum)
yaklaşık bir sene önce falan. ankara beşevler metrosundan çıkmışım, ayağımda topluklular, kucağımda 2 yaşındaki yeğenim var. bir şeye sinirliyim ama neye hatırlamıyorum. annem de var yanımda eve doğru yürüyoruz. ben o sinirle hızlı hızlı yürürken birden topuğum takılıyor bir yere, ama nasıl takılıyor, kucağımda yeğenim olmasa yere kapaklanıcam. insan üstü bir güçle dengede durmaya çalışıyorum, yeğenimin bacaklarının altından tutuyormuşum, çocuğun belden yukarısı 180 derece geriye doğru eğiliyor. son anda toparlayıp düşmesini engelliyorum.
sonra korku içinde bi an yüzüme bakıp, ağlamaya başlıyor.

düşecek diye çok korkmuştum. o bir iki saniye içinde 10 yıl yaşlandım.
saat gece yarısını geçmiştir. arabanın kapısı kilitlenir ve hava soğuk olduğu için hızlı adımlarla evin bahcesinden geçilip eve gidilmeye çalışılır.

birden herşey kararır.. anansikim.. saniyelik. ne oluyor lan ?

yüzüme perde indi amk. cem yılmaz'ın dediği gibi içe doğru sıçmak bu olsa gerek !!!

o 2 saniyelik korku dolu an saatler gibi olur..

bahçede ki incir ağacının yaprağı sen dalından kop rüzgarı arkana al ve son sürat yüzüme yapış.

ananıskim.. o derece..
ilk cinler var denildiğinden anlayıp hazmetme ve umursamama dönemimdi. şimdi mis gibi uyuyorum.
gökçeada'da yalnızlık korkumla başedebilmek için yalnız başıma gittiğim, adanın en ıssız koyunun en uç köşesinde, iki kaya arasına, bir falezin içine kurduğum çadırda tek başıma geçirdiğim gece bayağı bir yusuflamıştım. *. rüzgar ve dalga çadıra dokunuyordu, denizde ve karada miniminnacık bir ışık bile yoktu ama hava gündüz gibiydi. milyarlarca yıldız ve bir de ay vardı. gökyüzü bembeyazdı. gittiğim yerde çekirgelerden başka canlı da yaşamıyordu*. gerçekten baya korkunçtu ya.
6 yaşındayken köyde gece yarısı bahçeye çıkmıştım etrafa bakınıp lavaboya girdim çıktığımda ışık aniden söndü kadınların ve çocukların acı dolu haykırışlarını duydum bahçe yanıyordu adeta bağırıp çöktüm dizlerimin üstüne bi süre bekledim kimse gelmedi hala fısıltılar devam ediyordu korkudan ellerim titriyordu kafamı kaldırdığımda köpeğimin kapıdan atlayıp bana geldiğini gördüm başını koluma dayayıp omzuma nefesini veriyordu o gece benim için akılalmaz bir dönüm noktasıydı kırmızı Işık'tan karanlıktan ve seslerden uzak durur, kaçar oldum o köpeği gömerken kardeşimi dostumu kaybetmiş gibi hissetmiştim günler boyu kendime gelememiştim ne zaman bir karanlık görsem gözüm karanlıkları aşıp gelen bodur'u arar.
7 yaşımda cama kafa attığımda yaşadığım andır. açılmayan kapıyı filmlerdeki kapı kırma yöntemiyle açmayı yanlış anlayan 7 yaş cama kafa atmıştır, cam bütün halinde düşüp 7 yaşın vücudunun üstünde kırılmıştır, bilekteki atardamarı kesilen 7 yaş korkudan şoka girmiştir.
Deli kovaladı

Ülkede bol olunca illa ki..
Dar Mağarada çıkış yolunu bulamayıp dehlizde sürünürken sıkışıp kıpırdayamadığım an.
lunapark da, discovery adlı bi alete bindiğim zaman.

(bkz: yükseklik korkusundan bacakların havada break dans yapması)
güncel Önemli Başlıklar