bugün

huzur ve mutluluk veren bir ilahi.
herkes dinlesin inşallah:
http://www.youtube.com/watch?v=gqAnL0Ip1XA
Allahtan başka herşeyin fani olduğunu ve bu nedenle kalbi allah sevgisi ve ilahi aşktan başka hiçbir şeye bağlamamak gerektiği gerçeğini dile getiren söz.

Bağladığında ise gün gelip yiyeceğin darbeyle aklının başına gelmesi ve akabinde söyleyeceğin söz.
fazileti yüce olan bir zikirdir. nakşibend yolunun sadatlarının (büyüklerinin) tavsiye ettiği bir zikirdir. bu zikri alışkanlık haline getirenin kalbi dünya sevgisinden arınır.

anlamı şöyledir; "Ey beka sahibi olan! Baki (son bulmayan) ancak sensin." 
Kalpler ancak Allahı anmakla mutmain olur. (huzur bulur) RA'D 28.ayet
Arapça bir cümledir. Menzilciler dilinden düşürmez. Ne demek bilmiyorum çünkü arapça bilmiyorum. Türkçesini söyleyince olmuyor mu?
yen yetme müslo trollerinden bir yazar.

boyuna posuna bakmadan bide bana çocuk diyor afacan.

sorun cahil olman değil kendini alim sanman.

sadi şirazi.
hem müslümanla dalga geçersin hemde sadi şirazinin sözünü paylaşırsın.
biz kimseye biz alimiz demedik. ilim bilene alim dendiği doğrudur.
ama kendini bilmeyende alim olamaz.

ilim, ilim bilmektir.
ilim kendin bilmektir.
sen kendin bilmezsen,
bu nice okumaktır ?
turkiyede bir cemaate mensup tasavvuf ekolünü benimsemiş yaşayan bir dini önderin takipçisi olan uludagsozluk yazarıdır. Yazdıkları genel olarak her tarikat/cemaat ortamlarında duyabileceginiz sıradan şeylerdir. Sırtaran bir şeyler yazmıyor yüzyıllardır kullanilan kalıplar üzerinden cevap veriyor entry giriyor umarım mutlu olabiliyordur.
Ayrıca kucuk hatme (toplu anım-dua) de kisi basi olculu olarak 1000-0 arası soylenir.

Nerden mi biliyorum? Gencligim de sofu idim. Sonra beni ordan kovdular. Bende gitmeyi bıraktım.
Ey sonsuz sensin sonsuz demektir.
Divan şairi Bâkî neşeli, zarif, hoş-sohbet, nükteci, şakacı, bir şahsiyete sahipti. Nerede olursa olsun doğruyu söylemekten çekinmez biriydi. Bu itibarla bazen kırıcı olabiliyordu. Nitekim bir defasında Kanunî Sultan Süleyman da kendisine kırılmış ve onu Bursa’ya sürmüştü. Padişah bu kıymetli şaire haber gönderirken maksadını da şairce bildirmişti.

Bâkî bed

Bursa’ya red

Nefy-i ebed

Azm-i bülend

Açıklaması: Huyu kötü olan Bâkî’yi Bursa’ya sürdüm. Orada devamlı kalsın. Yüksek kararım budur.

Fakat padişahın bu hükümdarca ifadeleri şiirin sultanına çarpmıştı. Bâkî bu ağır ifadelere karşı derhal şu dörtlükle mukâbelede bulundu:

N’ola kim nefy-i ebed azm-i bülend oldunsa ey Bâkî

Bilesin ki cihân mülkü değil Süleymân’a bâkî

Şahâ! Azminde isbât-ı tehevvür eyledin ammâ

Buna çarh-ı felek derler, ne sen bâkî ne ben bâkî

 

Açıklaması:

“Şâir öncelikle kendine hitâben nasîhat ve tesellî makâmında şöyle demektedir: Üzme kendini ey Bâkî! Padişahın yüksek kararı senin Âsitâne’den, Cihan hakanının yanından uzaklaştırılman yönünde olsa ne olur ki…

Zira açıkca biliyorsun ki bu dünya Hazret-i Süleyman aleyhisselama bile kalmadı. (Bu Süleymân’a mı kalacak? Bu isim benzerliği hatırlanmasa da muhatabın doğrudan padişah olacağı açıktır).

Ey Padişahım! Kararınızda -sıklıkla vâkî olduğu üzere- celâliniz, gazabınız pek sarih biçimde görülüyor amma! Unutmayın ki bu dünya geçicidir, bana kalmadığı gibi, size de kalmaz.”

Şairler Sultanı Bâkî’ nin fermanı tebellüğ ettiği anda irticâlen söylediği bu dört mısra birisi tarafından not edilip padişaha takdim edildiğinde; ferman geri alınmış ve Bâkî çok sevdiği padişahından ve ilim çevresinden ayrı düşmemiştir.
güncel Önemli Başlıklar