bugün

penisilin gibi artık pek siklenmeyen bir antibiyotiğin çare olduğu hastalık.
bugünün insanının bile umudunun pek az olduğu salgın hastalıklardan korunmak gerektiği orta çağda her insanın kurtulmak için çözüm aradığı bir illetdi. ama ilk ve orta çağ tıbbı gelişkin olmadığından, bu hastalığa neden olan virüs ve bunu taşıyan hayvan bir türlü anlaşılamadı. ebatları nedeniyle hastalığı köpek veya farenin bulaştırdığı kanısı hakimdi. oysa hıyarcıklı vebayı, fareler bulaştırıyordu. bu ihtimal yüzündendir ki, kedi ve köpekler itlaf edildi. popülasyonları azaltıldı. kediler ve köpekler öldürülünce, artık hiç düşmanı kalmayan siyah fareler çoğaldı. asıl suçlu, siyah farelerdeki pirelerdi. salgının sebebi de, bu ölü pirelerdi. hastalığa pis havanın sebep olduğu düşünüldüğünden, havayı solunabilir hale getirmek için, kokulu çiçkler kullandılar ama işe yaramadı. bu sebeptendir ki; doğrudan veya dolaylı, tüm memeliler içinde fareler, en çok insan öldüren hayvanlardır.
ondördüncü yüzyılda, tüm avrupa bu gizemli kara hastalıkla boğuşuyordu. bu da, korkan halkın histerik duyumlarına neşteri vuruyordu. ölen her 3 insandan geriye kalan 1 kişi, bunun şeytanın işi olduğuna, tanrının lanetinin cadılar ve ruhunu şeytana satmışlarla elele verip, ülkelerin üzerine çöreklendiğine inanarak, günlerini geçiriyorlardı.
Yersinia pestis adındaki bakteri tarafından oluşturulan enfeksiyon hastalıklarına verilen genel isimdir.

Antik Çağlar'dan itibaren tanınmış bir hastalıktır. Lakabı ¨Kara Ölüm¨dür. Orta Çağ'da 1347-1353 arasında, Avrupa nüfusunun üçte birinin kaybedilmesinden sorumludur. (Ayrıca bu hastalık 1347-1348 yılları arasında Venedik nüfusu 130.000 iken 70.000'e düşmesine neden olmuştur.) Modern antibiyotiklerle tedavi edilebilir. Gelişmiş ülkelerin tamamında ve gelişmekte olan ülkelerin pek çoğunda ortadan kaldırılmış olmasına rağmen Asya ve Afrika kıtalarının bazı bölgelerinde halen endemiktir.

Kendini 4 şekilde gösterebilir:

Bubonik
Septisemik
Pnömonik
Gastro-intestinal

http://tr.wikipedia.org/wiki/Veba
namı diğer kara ölüm ortaçağın aids'dir. (bir söyleme göre uzaylılar tarafından insanlığı kolay yönetmek için bulaştırıldığı söylenir.ne kadar az o kadar kolay)
1349 yılında norveçe giren ölümcül olabilen salgın hastalık.
albert camus un olağan üstü betimlemelere damga vuran kitabının ana konusudur.
okunması gereken güzel varoluşçu kitaplarındandır.
hastalığın tezahürü koltuk altında çıkan hıyarcıklardır.
1345-1350 arasi avrupa nufusunun dortte ucunun olum sebebi.
(bkz: şimdi gel de gör beni bambaşka biri)
Albert Camus nün romanlarından bir tanesinin Türkçeye çevrilmiş adıdır.
şu günlerde okuduğum ve yazarın üslubunu( daha doğrusu çevirmenin) sevdiğim roman.
burda spoiler vermek istemediğimden artislik taslamıycam.
'Gerçekten de bu durum, onların kendi duygularını bir tür ateşli nesnellikle gözlemlemelerini sağlıyordu. Ve bu fırsatlar karşısında kendi güçsüzlüklerini açıklıkla görmemeleri çok enderdi. Uzaktaki kişinin yaptıklarını ve davranışlarını tam olarak düşünmeye zorlanmaları ilk fırsatı veriyordu onlara. O zaman, o kişinin zamanını iyi değerlendirmemiş olmasına yanıyorlardı; onun zamanıyla ilgili daha iyi bilgi edinmekte ihmalci davrandıklarından, seven kişi için sevilenin zamanını nasıl değerlendirdiğinin tüm keyiflerin kaynağı olmadığına inanmış gibi yapmaktan ötürü kendini suçluyorlardı.'
albert camus nün bir kitapıdır. absurdizmin baş kitapları arasında yer alır bir doktorun hikayesini konu alır.
albert camus nün bir kitabı veba salgını olan bir şehirde bir doktorun mücadelesi ve insanların vebaya bakış açısını konu alır okunması gereken güzel bir kitap.
Albert Camus'nün Veba Kitabında bahsettiği Lucretius'un "Veba Salgını" Şiiri
"..anlatalım sayrılıkların nedenlerini, açıklayalım,
budur dileğim. nedendir bu salgınlar kişi soyuna,
hayvan sürülerine ölüm saçan, yıkım getiren.
ilkin, birçok öğe vardır yukarda değindiğim,
bize canlılık veren. ölüm getirir birçoğu da,
sağlığı bozar, uçar öteye beriye, rasgele toplanır
bunlar, sonra yayılırlar ortalığa, havaya.
sayrılık getiren bir ortam oluşur havada.
tüm bu salgınlar, bulaşıcılar dıştan gelir,
sislerde, bulutlarda olduğu gibi, ağar göğe,
bunlar bir yandan çıkar yerden yağmurlar toprağa
işleyince, bir yandan da güneş sıcağından
ısınan kokmuş nesnelerden doğar, yayılır.
görmez misin, yuvasını bırakan, bize gelen
bir yabancıya, alışmadığı bir ülkenin suyu,
soğuğu nasıl dokunur, başka bir etki
gösterir? bir ayrılık vardır britanya havasıyla
mısır'ınki arasında, evren baltasının böyle
derine işlediği, pontus'tan gades'e değin
uzayan bir uçurum açtığı, insan soyunda
kara-yanık yüzlülerin yaşadığı yerde. evren
dört bölümdür birbirinden ayrı göksel
yörüngelere, esen yellere göre. kişiler
renklerinden, dış görünüşten dolayı ayrılır,
ulusların ayrılıkları da böyledir, kan soyundan,
sayrılıklardan. fil hastalığı orta mısır'da
nil ırmağı yakınlarında, görülmez yeryüzünün
başka yörelerinde. diz ağrısı attika'da, göz ağrısı
achaia'da çoktur. böyledir başka yerlerde de,
öteki örgenleri çökerten bu hava değişimleri.
uzun süre etkilerse, rasgele, hava akımı bizi,
yıpratıcı bir durum belirir, yayılır gökte
bulutlar gibi, sisler gibi yavaşça ortalığa,
bir değişme, karışıklık doğurur, gördüğümüz
gibi; bizim ülkemize varınca değişir durum,
bulaşır bize de salgınlar, dolar içimize
hızla, baskın gelir, ya sularda, ya yaban
yemişlerinde yuvalanır, ya kişisel besinlerde,
ya hayvan yeminde yerleşir, sayrılık taşıyan
uygun nesneler bekler, çıkar havaya, soluk
aldığımızda, ağulu salgının bulunduğu, yellerden
yutarız bilmeden salgın taşıyanları, solunandan,
benzer bir yolla bulaşır sığırlara salgın, kırar
geçirir bütün yünlü hayvanları. önemsizdir
bizim, salgın bölgesine girip girmememiz, ülkenin
havasına direnecek bir örtüye bürünmemiz.
doğa, kendince, getirir bir ülkeye yıkımı,
çökmüş, bozulmuşsa, çetin işler açar başımıza
alışmadığımız, yeni bir yıkıma sürükler bizi."

de rerum natura
çev: ismet zeki eyüboğlu
Ortaçag insanını katletmiş salgın hastalıktır. Vebaya Kedilerin neden olduğunu varsayılmış ve kediler hunharca şeytan olduğunu düşünülerek katledilmiştir. Kedilerin katlinden sonra avrupa artan farelerin yaydığı veba mikrobuyla daha da kırılmıştır. Vebanın kiliseye olan inancı sarstığı rönesans ve reformun öncüsü olduğuda bazı kaynaklarda söylenmektedir.
(bkz: Black death)
1300'lerde Asya'dan Avrupa'ya yayılan yeryüzünün en korkunç salgını.
Rivayet o ki Moğolların kale saldırısında veba yüzünden ölen bi askeri kalenin içine fırlatmasıyla Avrupalı virüsle tanıştı. Kaleden kaçan Ruslar sen git Floransa'ya nüfusun 3'te 1'ini yok et.

Sanırım veba olmasaydı yuropa'da şu an en az 200 milyon kişi daha var olacaktı.
Savaş dönemlerinde ortaya çıkabilen salgın hastalık türüdür.
umutsuzluğun zirve yaptığı bir şehirde, bir doktorun her şeye rağmen amansız bir hastalığa karşı yürüttüğü mücadeleyi anlatan albert camuseseri. yazar bu eseri ile nobel edebiyat ödülünü kazanmıştır. okunası bir kitaptır tavsiye ederim.
--spoiler--
Vebanın bulaşıcı olduğunu bulan alim ibni Hatip dir.
--spoiler--
ünlü dante'nin ölüm sebebi.
Sinirli, agresif, ben ne dersem o olacak kafasında bir sevgilinin sebep olacağı hastalıktır.
ilk belirtisi hapşırmaktır.
ağırsa hayata ''veda'' ettirir.
Dünyada zamanında büyük kıyımlara sebep olan hastalık. Ayrıca (bkz: albert camus)
--spoiler--
''Her tür kesinliğe karşı, insanların öldürülmesinin sineklerin öldürülmesi kadar gündelik sayıldığı şu anlamsız dünyayı tanıdığımızı sakin sakin yadsıyorlardı; şu sınırları iyi çizilmiş vahşiliği, şu hesaplanmış çılgınlığı, şimdinin dışında ne varsa her şeye karşı korkunç bir özgürlük duygusunu da beraberinde getiren şu tutsaklığı, şu ölüm kokusunu, öldürmediği herkesi şaşkına çeviren şu ölüm kokusunu, son olarak da bir bölümü her gün bir fırının ağzına yığılmış, yağlı kokular çıkararak havaya karışan, öteki bölümü de güçsüzlük ve korkunun zincirlerine vurulmuş kendi sırasını bekleyen şu şaşkına dönmüş insanlardan olduğumuzu inkâr ediyorlardı.''
--spoiler--

albert camus
güncel Önemli Başlıklar