bugün

bir ürünün onu betimleyen isimle değil de ilk olarak üreten firmanın adıyla anılması durumudur.

bilinen örnekleri:

traş bıçağı yerine jilet(gilette),
motorlu bisiklet yerine mobylette,
yoğurtlu kebap yerine iskender,
kağıt mendil yerine selpak,
traktör kepçe yerine cisibi(jcb).
fayans yapıştırıcı yerine kalekim denilmesi de bu duruma güzel bir örnektir.
az önce iskenderi* gerçekten iskender*'in yaptığını öğrendiğim anma durumu.**
yapıştırıcı yerine uhu.
bütün siyah sodalara "kola" denilmesi.
kadin bagi veya pedi yerine orkid.
walkmen de sony ni urettigi bir markaydi. fakat daha sonra urun adi olmus marka hukumsuz sayilmistir. firma marka adini kaybetti koruyamadi.

Markaların Korunması hakkındaki 556 sayılı KHK da bu konuda açık bir hüküm yer almaktadır.

marka sahibinin davranışları sonucunda marka, mal ve hizmetler için yaygın bir ad haline gelmişse markanın hükümsüzlüğüne karar verilebilir.
tek içimlik kahve: nescafe
kondom: durex veya ok
bitkisel yağ: sana
yüzey temizleyici: cif
yer kaplama fayansı: kalebodur

gibi örnekler çoğaltılabilen önerme.
(bkz: palaska)
(bkz: atari)
(bkz: tursil)
(bkz: jeep)
(bkz: atari)
(bkz: vim)
(bkz: klorak)
Ciflemek,vimlemek,kloraklamak (bkz: markaların eylemleştirilmesi)
(bkz: selpak)
ingilizcede coinage olarak bilinmektedir.
(bkz: converse)
(bkz: pimapen)
(bkz: çokoprens)
(bkz: halley)
Ürünün emekten soyutlanmasıdır . Kullanım değeri yaratan emek artık patent yoluyla metalaştırılmış ve ürün arka planda bırakılarak marka ön plana çıkarılmıştır. Keşke sadece ürünler üzerinde yapılsa , andy warhol gibi kapitalist pop-artçılar tarafından demokrasi , eşitlik , özgürlük gibi kavramlar da artık kapitalizmin metalaştırdığı markalardan başka bir şey değildir.