bugün

uzun zamandan sonra son iki gun boyunca omrumu yiyen,girisindeki pastaneye bilimum,poğaça ve de çay-kahve için dünyaları verdiğim,o kadar buyuk olarak gorulse bile yogun bakımda yatmasi gereken yakınım*için yer bulamayan,buna ragmen,genel cerrahi kliniklerine postalayıp,bir de ustune ustluk cumbur cemaatin gelip,basinda dikilmesine izin veren,malimsi hemsirelerle,ilginc doktorlari da barindiran buna ragmen,soylendigi itibariyle son donemlerde oldukca gelisme gosterdigi belirtilen,yogun bakim muhabbeti sonrasinda ya tesekkurlerimi borc bilecegim ya da,lanetlerimi yagdiracagim,gecenin 05.00'inda bile o bicim faaliyette olan,okuzumsu buyuklukte,bilmeyenler icin ucsuz bucaksız labirentten farksız,Allah'ın her vakti dolu olan hastane..
üniversite hastanesi olduğu için araştırma konusunda belli hastalıklar için kontenjanı olan, tıp eğitimi için kurulmuş hastanedir. içinde piskopat hocaları*, morg cafesi*, çok sayıda temizlik görevlisiyle kalabalık bir sağlık kuruluşudur.
yurtta kaldığım zamanlardı..en yakın arkadaslarımdan biri rahatsızlandığı için ona refakat ederek acile gitmiştik*.onu içeri aldılar.ilk başta acile gelen hasta için işlemler gerektiğinden ben onun adına yaptırdım,tabi bu sırada aklıma ;insan tek başına acile gelmemeli diyordum ve daha birinci sınıf olduğumdan biraz da tırsıyordum *.
neyse efendim işlemleri bitirdikten sonra faidelibilgi nin de dediği gibi her daim kalabalık olan koridorlarda beklemeye başladım.ta ki içerden çıkan asistanın bana arkadasımın test örneğini vererek bunu 7.kata çıkarmam gerektiğini söyleyene kadar.
ben de sanki çok biliyomuşum gibi davrandım ve aldım örneği ..*
biraz sonra anlayacaktım,ust kat koridorlarının, asansörlerin ve de merdivenlerin o saatte ne kadar boş olduğunu..*
(bkz: hastaneden korkmak)*
okulun bütün gelirlerinin akıtıldığı fakültenin hastanesi..

bir zeki insanda umarım tıp fakültesinin ve hastanesinin kullandığı bütün alet ve makinaların mühendislik ürünü olduğunu anlar ve hastanenin yaşaması için mühendisliğin de yaşaması gerektiği görür.

varımızı yoğumuzu sömürmüştür..
uludağ üniversitesi kampüsü dışına itilmiş, ve önündeki otobüs durağında hertürlü hastaya rastlanılan hastane. **
izmir yolunda uludağ üniversitesi kampüsü içindeki hastane
tel: 0224 442 84 00
Ayrıca öğrencileri tarafından şöyle bir oluşuma gidilmiştir;

http://www.uludagtip.com
hastane adresini heman0212'den * rahatça öğrenebileceğiniz, bursa'da faaliyet gösteren prof'ların yoğun olarak bulunduğu sağlık kurumu.
üniversitenin gelirlerinde önemli bir paya sahip fakat o oranda da paranın aktıgı fakültedir. çok büyük olmasından dolayı insanın içinde kayboldugu. kazara hasta oldugunuzda gitmemeniz gereken saglık kurumu. her gün ayrı bir skandal haberi duyabilirsiniz insan bu hastaneye saglam girer hasta cıkar.
Bursa'daki en büyük binaya sahip hastane. 30.000 nüfuslu bi ilçenin tükettiği elektiriği tek başına tüketir. 11 bloktan oluşmuştur. Yaklaşık olarak 4.000 kişi çalışmaktadır, bunların 900 tanesi doktordur. Günlük 20.000 kişinin girip çıktığı bi yerdir. Hiç bir zaman randevusuz muayene yapılmamaktadır. Bazı bölümlerde 3 ay sonraya randevu verilirken, MR ve Tomografide bu 5 ayı bulabilmektedir(Tabi o vakte kadar ölmezseniz).
kompleks vakaların araştırılıp tedavi edilmesi imkanı sunan tipik bir üniversite hastanesi.
sağlam girebilen bir bireyin hasta çıkması olayı gerçekten de muhtemel olan hastane. çünkü, eğer bir yakınınız ağır bir ameliyat geçirecek olsa bile, tıp fakültesi'ne götürüp de, profesörlerin eline teslim etmeden önce iki kere düşünülesi de fakülte hastanesidir aynı zamanda. çünkü, hemen hemen hiçbir profesör kalkıp da, kendisi yapmaz ameliyatı. yanındaki asistan ordusuna, - ki ameliyatı yapan da genelde, bölümle alakalı olan baş asistandır - vermiş olduğu direktiflerle ameliyatı yönlendirerek sonlandırma yoluna gider.

bir de, tecrübelerimden bildiğim kadarıyla, yoğun bakımda yatan ve de 2-3 gün içinde ölmesi muhtemel hastalar için bile, ikinci bir ameliyat vak'asına soyunabilirler..

neden mi?

sonuçta bir tıp fakültesi hastanesinde kalıyorsunuz, ya da hastanıza refakatçısınız. hastanız, ölümüne yakınken, neden içi açılıp bakılmasın, neden hastanız tıp bilimine fayda sağlamasın ki? eğer, genellemelerden uzak birkaç profesörü olsa bile, böyle bir sürü profesörün olduğu da yadsınamaz bir gerçektir.

(bkz: genel cerrahi)
akredite olmuş bir hastane ama faydası ne bilinmez. personeli de asistanıda hastası da memnun değildir zira bu durumdan. ne yazıkki bu akreditasyon işlerine o kadar çok para harcanmıştır ki artık hastane ücra bir şehrin ücra bir köyünün sağlık ocağına dönmüştür. acilinde çoğu ilaç yoktur, elinizi yıkamak istediğinizde hiçbir yerde sabun bulamazsınız, hastaya müdahale etmek için önce kendi cebinizde taşıdığınız eldivenleri giymek zorundasınızdır çünkü personelin sağlığı önemli değildir hastanenin hiçbir yerinde lateks eldiven yoktur kendiniz temin etmek zorundasınızdır, onca çalışmaya rağmen yemeğinizi kendiniz alıp karnınızı nasıl doyuracağınız düşünmelisiniz. Allah hasta olarak düşürmesin.
tam bir faciadır,gidersin dönemezsin, aylar sonrasına gün verirler bir de.sabahları hastahaneye gidenlerin sayısı öğrencileri geçmektedir.hele bir de okula yakın bir yerde oturuyorsanız artık şoförle muhabbet edilerek ve de ön cama yapışık bir vaziyette okula gidilecek demektir.
Yukarıda yazılan sorunlar spesifik olarak Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nin sorunu yada suçu değildir. ilaç bulunamaması, aylar sonrasına gün verilmesi vs.AKP iktidarının uyguladığı sağlık politikalarının bir sonucudur. Uludağ Üniversitesi Tıp fakültesi hastanesi JCI akreditasyonunu tamamlayan Türkiyede'ki 2. hastanedir.(1. Hacettepe) Aldığı yüksek puanla dünya standartlarında bir hastane olduğunu belgelemiştir. Araştırma görevlisinden profesörüne oldukça başarılı bir kadroya sahiptir. Ayrıca Eğitim hastanesi olma görevini de layığıyla yerine getirmektedir.
gittiğinizde sekreterlerden şu gibi sözler duymanız gayet normaldir:

-doktorumuzun özel hastası olmak ister misiniz?

şimdi bu sözü işiten insan ne yapabilir ki? ne demek bu, ne anlama geliyor? burası özel bir hastane mi yoksa kamu kurumu mu? doktorların özel hastası olunca daha mı çok ilgileniyorlar, daha mı kolay şifa buluyor insanlar?
60 milyon dolar borcu olan ve bir amerikan kuruluşu tarafından (jci değil) ortadoğunun en iyi hastanesi seçilen ve başka bir kaynaktan aldığım habere göre türkiyenin ikinci kaliteli kamu hastenesidir(birincisi gata). bu hastaneye istanbuldaki üniversite hastanelerinden bile hasta sevk edildiğini çok gördüm.
türkiyenin en iyi nöroşirürji kliniğine (beyin cerrahi) ev sahipliği yapar.aynı zamanda bu klinik avrupa birliği'nin tarafından örnek klinik seçilmiştir.
çocukluğumun bir kısmının geçtiği ve daha önce daha büyük bir hastane görmediğim için hayran olduğum ama daha sonra bende hoş anılar bırakmayan hastane. KBB polikliniğinde bir sekreter vardı hala durur mu bilmem. zira çocuk aklımı başımdan alan ilk kadındır. ismi de mehtap mıydı neydi? uludag üniversitesi hastanesi bende KBB dir. başka yerini bilmem.
hastanelikten çıkmış hastanemsi yerdir.
ne zaman içine girsem çıkışı bulmakta zorlandığım, içinde kaybolduğum hastane.
O ne lan öyle adam gibi çıkış tabelası yok.
çatı izalasyonu yapılması nedeniyle yanan ve yaklaşık bir saat önce söndürülebilen hastane.
binasında yangın çıkmış hastanedir.
sektereterlerinin dünyayı ben yarattım havasında olduğu, üniversite hastanesi.
yeşillik'ler içinde güzel bir hastane'dir.