bugün

birazcık sinemadan anlayan, oyunculuğun kıyısından az da olsa geçmiş her vatan evladının fark eyleyeceği realite.

tüm sinema eleştirmenleri aslında bu konuda hem fikir ama o kadar yerleşmiş bir tabu var ki, artık sultan'a kimse bir şey diyemiyor. kanunları varmış, hanımefendinin. sanki bizi tutuklatacak, te allaaam ya.

bir de çıkıp, türkan şoray'a oyuncu, sanatçı filan demezler mi? ne oyunculuk yapmış allasen? uluslararası arenada bir kez olsun boy gösterebilmiş mi? işi gücü ağlayarak duygu sömürüsü yapmak, aşk'ın haysiyetini itin götüne sokup, ajitasyonu zirvelere çıkartmak olmuş.

bir de öpüşmüyor hanımefendi. biz de çok meraklıydık seni öpüşürken görmeye. bayılıyorduk baya baya. sen öpüşmedin diye biz evde birbirimizi becerdik. ne yaptın sen, selvi boylum, al yazmalım?

en son tatlı hayat dizisinde gördük bu ucuz oyunculuğu. heyecandan elleri titriyor kadının, sesi gidip geliyor, oyuncuya bakar mısın?

o yüzden can çekişen yeşilçam sinemasının, bizlere dayattığı, duygu sömürücüsü bir figürandan daha fazlası değildir sultan, sanatçı filan hiç değildir.
(bkz: yine mi tespit yaptin lan sen) şeklinde tepki verilen yargıdır.
tatlı hayat dizisinde sakatlandığı bölümde kanıtlamıştır bunu. o yüce oyuncu boydan boya alçıdaki ayağının üstünde yürüyor, sapasağlam ayağının üstüne basmıyor. yılların oyuncusu tabi vardır bir bildiği. *
(bkz: sanattan anlamayan adam)
yalnıştır. Türkan şoray bir pinpon oyuncusudur.