bugün

Bakan Hüseyin Çelik 'in 2002 yilinda cikardigi kitaptir. Cumhuriyet mitinglerini, "3-5 slogan ezberleyip meydana çıkıp ulusalcılıktan ve milliyetçilikten söz etmek kesinlikle samimi değil" sözleriyle eleştiren Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik 'in, "Türkiye'de Değişim, Demokrasi ve Aydınlar" adlı kitabı, gerçek zihniyetini ortaya koyuyor. "ingiltere'de Churchillcilik yok, Türkiye'de Atatürkçülük var" diyen Çelik, kitabında askeri darbelerin kaynağının Atatürkçülük olduğunu savunuyor.
Çelik, Ufuk Kitapları'ndan çıkan ve ilk baskısı Eylül 2002'de yapılan kitabında, çeşitli yerlerde yayımlanmış makalelerine yer veriyor. Çelik, makalelerinde şu görüşleri dile getiriyor:

* Amerika da Washingtoncılık, ingiltere de Churchillcilik, Fransa da De Gaullecülük, Hindistan da Gandicilik ve Pakistan da Cinnahcılık diye bir şey yoktur, ancak Türkiye'de üstelik resmi ideoloji haline getirilmiş Atatürkçülük diye bir şey vardır.

* Atatürk bir asker ve devlet adamı idi. O, ne bir filozof ne de bir müçtehit idi. Onun altı okta topladığı prensiplerin hiçbiri kendi icadı değildi. Kaldı ki, altı ok artık onu kendine amblem yapmış partilerin mensuplarınca bile tartışılır olmuştur. Çizginin üstünde olan her devlet başkanının kendinden sonra bir "-cılık" bıraktığını veya birilerinin onlar adına birer icat ettiğini bir an düşünelim. Bu işin sonu nereye varır?

* Bütün dünyada, milli lider olarak kabul edilmiş kimselerin değil, bizimki gibi binlerce, yüz binlerce büstüne, belki onlarcasına bile rastlanmaz.

* Çocukluğumda dümeni kırık, pusulasız, sisten yararlanarak ingiliz zırhlılarını atlatacak kadar da becerikli olan Bandırma Vapuru nda, kaptanla baş başa soğuktan titreyen bir Mustafa Kemal düşünürdüm. Çünkü bana böyle anlatılmıştı. Gemideki diğer kurmay heyetinin varlığından bile söz edilmemişti.

* Kimsenin küçümseme gibi bir küçüklüğü gösteremeyeceği, bitmiş tükenmiş bir milletin şahlanışı olan Milli Mücadele de "Atatürk yedi düveli denize döktü" diye körpe beyinlere telkinde bulunursanız ve günün birinde işgalcilere karşı vatanperverlik örnekleri veren Şahin 'ler , Sütçü imam lar takdir edilmekle beraber ingilizlerin, Fransızların ve italyanların hiç de öyle ordularla, silah zoruyla çıkarılmadıkları öğrenildiği zaman, tarih kitaplarında anlatılan Milli Mücadele şaibe altına girmez mi?

* Atatürk ü her türlü beşerüstü vasıftan arındırarak anlamak ve anlatmak zorundayız. Onu sevapları ve günahlarıyla, her türlü art niyet ve karalamanın dışında ele almak aklın gereğidir.

* Atatürkçü Düşünce Derneği Kadıköy Şubesi, Cumhuriyet Bayramı (2000) dolayısıyla 24 saat kesintisiz Nutuk okuttu. Sabah gazetesi yazarı Can Ataklı , Topkapı Sarayı Mukaddes Emanetler Dairesi nde Yavuz Sultan Selim den beri kesintisiz Kuranıkerim okunmasına bir çeşit nazire olarak yapılan bu faaliyeti kınayan yazılar yazdı. Ataklı haklı olarak, "Nutuk Kuran değil, Atatürkçülük de din değildir" dedi.

* Atatürk büstlerinin önünde esas duruşa geçip saygı duruşunda bulunurken, özel defterlere yazdığımız yazılarda neredeyse onun ruhaniyetinden istimdat ederken bizim yaptığımızın adı nedir allah aşkına? Halk ne yaparsa cehaletinin gereğidir, ama biz ne yaparsak ayn-ı hikmettir, öyle mi?

ATATÜRKÇÜLÜK ASKERi DARBELERiN iLHAM KAYNAĞI

* Dünyanın hiçbir yerinde ülkesini kurtarmış bir liderin öldükten sonra kanunla korumaya muhtaç hale getirildiği görülmemiştir.

* Hele son yıllarda Atatürkçülük askeri darbelerin ilham kaynağı ve ideolojisi olunca büsbütün fikri ve kültürel zeminden uzaklaşıp dogmatik ve ideolojik bir mecraya sürüklenmiştir. Hatta Türkiye'nin itilmek istendiği laik-antilaik kamplaşmasında muharrik güç olarak Atatürkçülüğün kullanılması tesadüfi değildir. Türkiye'de iyi saatte olsunları çağırmayı düşünen insanların her defasında Atatürkçülüğü çıkış noktası yapmaları da düşündürücüdür.

* Atatürk'ü sevmek için geçmişi ayaklar altına almak zorunda olmadığımız gibi bu ülkede yaşayan herkesi ille de Atatürk'ü sevmek zorunda bırakmak gibi bir mecburiyetimiz de yoktur. Zorladığımız zaman o insanları takıyeci ve ikiyüzlü yaparız. Tahran 'da lokantasına kocaman bir Humeyni posteri asan Azeri Türkü 'ne "Bunu buraya asmanız mecburi midir, siz Humeyni 'yi sevdiğiniz için mi astınız" sorusunu sorduğumda, sağa sola bakıp kimsenin duymadığından emin olduktan sonra hafif bir sesle: "Ağa! Mecburi değil, men Humeyni 'yi hiç sevmirem, ama bizim menfeetimiz için eyi olar" cevabını verdi.

* 1990'lı yıllardan itibaren komünizm korkunç olmaktan çıktı. Korku mönümüze yeni bir şey ilave edildi: islami fundamentalizm. Bunun bizdeki adı, 200 yıldan beri irtica idi. Bu sefer irticadan, sarıktan, sakaldan, cüppeden, takkeden, başörtüsünden korkmaya başladık.

* Genç kızlarımızın sadece başlarını kapattıkları için eğitim haklarından mahrum edilmeleriyse kendi başına bir dramdır.

* Çok partili hayata geçişimiz, ismet Paşa nın isteyerek, iradesiyle kabul ettiği bir şey değil; istemeden katlandığı bir sonuçtu. NATO ya girmemiz gerekiyordu ve bunun için ülkede göstermelik de olsa demokratik bir görünüm olması kaçınılmazdı.

CUMHURiYET

22.05.2007

buda sana ne olur bilmem ammmaa..

Esir iken mümkün mü ibadet
Yatıp kalkıp Atatürk e dua et
Senin gibi dürzülerin yüzünden
Dininden de soğuyacak bu millet

işgaldeki hali sakın unutma
Atatürk e dil uzatman gereksiz
Sen anandan yine doğardın amma
Baban kim olurdu bilemezdin
"hiç kimse değişime karşı değildir, yeterki ucu kendisine dokunmasın."
ahmet hamdi tanpınar.