bugün

"yalnızdım çok yalnızdım
aşk başka mavi başka"
"Herkesin
Bir umudu vardır,
Bir savaşı,
Bir kaybedişi,
Bir acısı,
Bir yalnızlığı,
Bir hüznü...
Çünkü herkesin bir gideni vardır,
içinden bir türlü uğurlayamadığı..."
"Biz oralı olmayanlardanız.
Ötekiliğimizin aslı burdan gelir.
Biz derken; biz işte.
Bildiğiniz gibi, sıradan ve sırra kadem basmadan.
Ve hattâ henüz dünyaya dahî ayak basmadan, hani bilindik mesel, Kalü Beladan.
işte oradan beri biz buralı değiliz.
iddialı cümle biliyorum ama belki biz oralı da değildik.
Biz mi?
Sizi var eden karanlık var ya; işte onun sahipsizleri.
Yani yurtsuz, kimliksiz ve kimsesiz.
işte onlar.
Onlar dediğim ben, bensizliğim ve sensizliğim.
[Bize bunu öğreten gençten bi' seyisti kır bi' ata binip gitti]..."
Bozuk bir saattir yüreğim hep sende durur.
Göğe bakalım.
bütün pencerelerde bekleyen benim,
ve
o çalmayan bütün telefonlarda
aylardır konuşan da.
kabul.
bir kez yolda karşılaşalım
onunla da avunacağım.
adımı sesince duymaktan vazgeçtim,
sesini duysam, susacağım.
yel esiyor ama
değirmen dönmüyor.
kuraklık bu,
adın ekmeğe dönüşmüyor.
Belki yağmura da gerek kalmazdı, insanlar bu kadar kirli olmasaydı.
“Galiba ilkler değil önemli olan, koşullar. Bir yaşta herkes dünyayı kendine göre görür, kendine göre yorumlar. Bu gördüğü, kurduğu, yorumladığı, genellikle doğrudur, yaratılışı doğrultusundadır… ‘Her şeyden biraz kalır’ diyor bir italyan atasözü. En inandığım doğrulardan biri. Söylemeden edemeyeceğim bir doğru da şu: Aşk söz konusu olduğunda, ikinci de, üçüncü de, sonuncu da ilk’tir…”
ikimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım.
"Sen gülünce dudakların olurdu nayk
buruk bir lotto tedirinliğinde izlerdim ellerini
Motto olacak aşkımız derken
Parçalanırdı yüreğim bir adidas gibi
Ve her bir parçaya ismini verirdim
Biri metin biri ali biri feyyaz."

Şaka la şaka turgurt uyar değil ben demişim.
Bana her şey uyar.
"ilaç milaç bok püsür
şuramda bir şeyler var
sahiden bir şeyler var
haykırmadan anlatamam."
önce sesin gelir aklıma
çaresiz kaldıkça hep seni düşünürüm
güzel olan, dolgun başaklardaki sarışın sevinçli
sonra cumartesi günleri gelir
sonra gökyüzü gelir hemen kurtulurum
bir yağmur yağsa da, beraber ıslansak.
(bkz: senfoni)
'' Yanyana olduk mu el ele,
Aç kalsak ağlamayız biliyorum. ''
şimdi otobüs gelir biner gideriz.
başka türlüsü güç.
bir ellerin bir ellerim yeter belleyelim yetsin.
Belki yağmura gerek kalmazdı,
Insanlar bu kadar kirli olmasaydı.
"dünya bir sancıdır" diyor birisi
"belki bir sancı"

ne bırakmıştım orda sahi
mor gibi soylu bir şey mi
bir eziklik mi yoksa

herkes ne kadar da mutluydu "oysa"

ne bıraktıysam o kadar kaldı orada.
"ne çok ekmeğimi yediniz amk çocukları"

evet demiş adam. ne oldu hep şiirsel mi konuşacaktı.
Durduğum yer benim değil iken, gidebilecek bir yerimin olmaması ne acı; gidebilecek bir yerim yok iken hala ve inatla durmayışım ne gaflet; nihayetinde ölmüyorken yaşıyor olan insanın, yaşıyorken öldüğünü bilmemesi bu, bu ne tuhaf bi’ hayret.
Size uyarsa bana da uyar.
"ben ne güzel işerim güneşe karşı, arkamda medrese duvarı önümde çarşı"
Ikimiz birlikte sevinebiliriz.
Göğe bakalım.
ikimiz birden sevinebiliriz, göğe bakalım.
''dönmeyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
bir ellerin bir ellerim yeter belleyelim yetsin''
O günlerde her şey akıp giderdi biz de şaşardık;
Hürriyet, meşrutiyet, otuz bir mart falan filan…
güncel Önemli Başlıklar