bugün

islam kuralları adı altında oldukça karanlık ve sefÂlet içinde bir çocukluk geçirmiş, din Âlimi olmak için çabalamıştır. babasına bu konuda söz vermiş ve hocalarının da bu çalışkanlığı üzerine takdirini kazanmıştır. ancak yaşı ilerledikçe bÂzı şeylerin eksikliğini farketmiş, etraftaki yanlışlıkları(mesela sakat bir çocuk) gördükce "tanrı niye bunları engellemiyor" diye düşünmeye başlamıştır. yazdığı kulleteyn adlı eserde insanların, pislik içinde olmasına rağmen şafii mezhebinin sırf "40 ton su pis olmaz" inancı üzerine, o kadar insanın bir gölde apdest aldığını ve tüm pisliklerini de gene bu göle attığını anlatır. büyüdükce sorgular, sorguladıkca da kafasında soru işaretleri uyanır turan dursun'un. din görevlisiyken işinden ayrılır ve din kavramına aykırı pek çok kuram ortaya atar. ona göre her şey bilimdedir ve insanlık sırf bir şeyler bir yerlere karalanmış diye körü körüne inanmamalıdır her şeye. kur'an ona göre yanlışlarla, tanrı'nın yaptığı hatÂlarla(anlattığına göre hz.ayşe bir iftirÂya uğrar, giderek zor durumda kalır. tanrı sekiz ay bekler ve ondan sonra indirdiği bir Âyetle hz.muhammed'e ayşe'nin suçsuz olduğunu açıklar. turan dursun'a göre de tanrı bu durumda geleceği görememiş, hz.ayşe'nin başının iyice sıkışacağını anlamamıştır) ve tuhaf kurallar içermektedir.

"din bu" serisini çıkarır. bir dergide yazmaya başlar. çok eleştiri aldığını ve öldürülebileceğini söyler. ona göre kendisi karanlığı dağıtmak için uğraşan bir mumdur. ayrıca kendisi gibi pek çok ışık olduğunu belirtir ve öldürülmesinin bÂzı gerçekleri değiştiremeyeceğini söyler ve öldürülür.

turan dursun, tabuları yıkmanın ne kadar zor olduğunu söyleyen ve bu uğurda öldürülmüş bir yazardır. kimileri için bir "pislik" temizlenmiştir ancak "bu ülkede 30 bin kürt, bir milyon da ermeni öldürüldü" diyen kişi de bir yazardır*. bu görüşe saygı duyanlar çoksa ve "avrupa birliği için bu konular artık konuşulmalı" diye bu gibi hainler alkışlanıyorsa, düşünüyorum acaba turan dursun'un suçu neydi ?
imamlık yaparken bi anda ateist olmuştur.
buyuk gercekleri soyleyen herkes gibi oldurulmustur..digeri icin (bkz: galileo)
eski müftü, yazar.ikibine dogru adlı dergideki yazılarından derlediği kitap olan "tabu can çekişiyor, din bu" serisiyle tanıdığım, bu ülkede dogru ve gerceklerin üstüne korkusuzca gidebilen ve sonu benzerleri gibi olan az sayıdaki ender insanlardan biridir.
öldürüleceğini bile bile yazılarından ödün vermemiş, cok ciddi tehditlere rağmen islam dini içerisindeki kendince tezatlıkları ve yanlışları korkusuzca eleştirebilme cesaretini gösterebilmiş biridir.bu ülkede ateizmi korkusuzca yaşamak ve bunu bağıra bağıra söyleyebilme cesaretini göstermiştir.
onun ağzından yazdığım entry bile silindiğine göre birilerini kızdırmış kimsedir ..
gerçeklerin peşinden koşmuş ve bildiklerini insanlara gösterdiği için tahammülsüz yobazlar tarafından acımadan öldürülmüş, atamızın izinde ilerlemiş,ülkemizdeki yürekli insanlardandır kendisi. sevmeyeni çok olmasına rağmen izindeyiz...
''Rahat yaşamak uğruna gerçeği mezara mı götüreyim; halka gerçeği anlatmak uğruna ölümü mü göze alayım''. demiş üstün kişi.
bütün dinler hakkında ki üstün bilgisi arastırmacı ve korkusuz bir bünye ile yıllarca didinmiş, beyni dogdu günden buyana cevresindekiler ve herkes tarafından yanlış bir biçimde yıkanmıs(cogu insanın oldugu gibi) dogru yolu baska yerde arayan insanlara gercekleri gösterebilmek için ugrasmış bu ugurda ölmüş yüce insan,yobazların en büyük düşmanı...
dinler hakkında yazdığı kitaplar ilgi çeken kişidir zira bu kitaplar yüzünden öldürülmüştür.
yazdığı cin ali tarzı kitaplar, binlerce internet sitesinde şamar oğlanına döndürülmüş olan yazardır. bunu okuyanların formasyonları da ancak bunun kadar olduğu için okurları hazine bulduğunu zanneder. yobazlığı bırakın da dini, dini bilen kalemlerden öğrenin.

(bkz: turan dursun demirören gitsin)
Yazdıklarını islamın en güvenilir kaynaklarına dayandıran yazardır.
öldürülmesi ile alakalı, (bkz: suçtan karlı çıkan kim ise suçlu odur). Bir de şu yanı var olayın, sevmiyorsanız yobazsınız seviyorsanız ilericisiniz ötesi yoktur bunun. tekrar ve tekrar: (bkz: şekilcilik)
kitaplarını okuduktan sonra bütün dinleri sorgulamaya başladığım ve çoğu kez de hak verdiğim aydın.
pek muhterem bir din adamı. türk milletine hayırlı hizmetlerde bulunmuştur.
hakkettiğini düsündüğü yere getirilmediğinden yola çıkarak savunduklarına düşman olmuştur. egosuna yenik düşmüştür.
yıllarca müftülük yaptıktan sonra ateist olan imam. kutsal kitap'ta köleliğe direkt karşı çıkılmamasından ve birden fazla kadınla (üstelik çocuk yaşta) evliliğe müsade edilmesinden ötürü araştırmalarına başlamış ve dinin, önceki dinlerden (bedevi kültürüne uygun bir şekilde) kopyalandığını iddia etmiştir. Elbette fazla yaşatmamışlardır bu adamı. Söyledikleri doğru ya da yanlış, düşüncesinden ötürü bir insanı öldürek islam'a uygun değildir ve ölümü, türban özgürlüğü diye tutturanların farklı düşünenlere ne kadar tahammül edebildiğinin açık kanıtıdır.

not:"dindar müslümanlar" tarafından öldürüldüğü söylenmiş. Hiç katil müslüman olur mu? Cinayet sevap mıdır, haram mıdır?
ayın ikiye bolunmesi ile ilgili olarak eleştirisi
http://www.turandursun.co...amp;pa=showpage&pid=6

cevap:

KAMER SÜRESi
Kur'an sırası :54
iniş sırası :37
Ayet sayısı :55
indiği dönem : Mekke

54-el-KAMER
Bismillâhirrahmânirrahîm
54-el-KAMER : Ayın yarılması olayı bu sûrede anlatılır. Onun için bu adı almıştır. Mekke'de inmiştir, 55 (ellibeş) âyettir.

1. Saat (yani, dünyanın sonu ) yaklaştı, ay da yarıldı.
2. Onlar bir belge görürlerse hemen yüz çevirirler ve: Eskiden beri devam ede gelen bir büyüdür, derler.
3. Yalanladılar ve kendi heveslerine uydular. Halbuki her işin ulaşacağı yeri vardır. [veya;Halbuki, her emir, yerini bulacaktır.]
4. And olsun onlara, kötülükten önleyecek nice önemli haberler gelmiştir.
5. (Bu), üstün bir hikmettir. Ancak (yüz çevirene) uyarılar fayda vermiyor.
6. Çağıranın görülmemiş bir şeye çağırdığı gün, sen de onlardan yüz çevir.

7. Sanki etrafa yayılmış çekirge sürüsü gibi bakışları perişan (utançtan yere bakar) bir halde kabirlerden çıkarlar.
8. (O esnada ) dâvetçiye koşarlarken kâfirler: Bu, çok çetin bir gündür! derler.
9. Onlardan önce Nuh'un kavmi de yalanladı, hem de kulumuzun yalancı olduğunda ısrar ederek: O, delirdi, dediler. Ve (Nuh, davetten vazgeçmeye) zorlandı.

KELiMELER:
-Karube= yakın olmak, yakınlaşmak. "Karrebe"= yaklaştırmak." -ikterebe”= yaklaşmak.
-Essa'at= Dünyanın sonu, kâinattaki mevcut düzenin bozulup ecramın dağılması
-Kıyamet= Ayağa kalkış. Yani, bütün insanların diriltilip mezardan çıkarılması ve ondan sonraki zaman. Bazı kitaplarda "saat" ile "kıyamet"ı karıştırırlar. "Saat", mevcut düzenin, yani bu kâinatın yıkılmasıdır. "Kıyamet" ise; Cenab-i Hak tarafından yeni bir düzen ve yeni bir kâinat kurup insanların, hesaba çekilmek üzere, diriltilip mezardan kaldırılmasıdır.
-Şakka= yardı.
-inşakka= yarılmak, çatlayıp ayrılmak.

1. Saat (yani, dünyanın sonu ) yaklaştı, ay da yarıldı.

Burada akla gelen bir takım sorular vardır:

1-Ay gerçekten yarıldı mı, yoksa ilerde, dünyanın sonu geldiğinde mi yarılacak?

2- Ayın yarılması ile dünyanın sonunun gelmesi arasında ne münasebet vardır? Yani, ayın yarılması, dünyanın sonunun yaklaştığını nasıl gösterir?

3- Hz. Muhammed (as) zamanında, bu sürenin indiği sıralarda ay yarıldı ise, niçin bu olay tarihe mal olmamıştır? Niçin bu güne kadar, böyle bir olayın olduğu, söylenerek gelmemiştir? (turan dursun'un takıldığı nokta)

1- Ay, kesin olarak ayrılmıştır, ayet'in metni de bunu , kesin olarak ifade etmektedir. Bazı müfessirlerin : "bu yarılma ilerde, dünyanın sonu geldiğinde vukua gelecektir, mazi siğası ile (ay yarıldı) denmesi, yarılacağının kesin olmasındandır, K. Kerimde, buna benzer bir çok örnekler de vardır." deseler de , bu, ayetin metnine uygun değildir. 3. Sorunun cevabını veremedikleri için bu yola sapmaktadırlar.
Başta, müşriklerin ahiret konusundaki inançlarını belirtmekte yarar vardır:
A) Müşrikler dünyayı, dünya ve kâinattaki bu düzeni ebedi kabul ediyorlardı. "insanlar gelir, gider, yerlerini çocukları doldurur, fakat bunun sonu olmaz. Bu, ezelden beri böyle gelmiştir ve böyle gidecektir." derlerdi.
B) ikinci bir iddiaları da, kıyamet gününün gelmeyeceği idi. Yani, "insanlar tekrar diriltilmeyecektir, böyle bir şeyin olması da mümkün değildir.Hesap, kitap, cennet, cehennem diye bir şey yoktur. Bunlar, eski insanların masalıdır." Derlerdi.
Yukarıdaki Ayet-i Kerime, birinci iddialarını, delilini de göstererek ret ediyor: Siz kâinatın ebedi olduğunu, böyle gelmiş ve böyle gideceğini iddia ediyorsunuz ama, görüyorsunuz ki, öyle gitmiyor. Çünkü, gözünüzün önünde ay parçalandı, gerçi şimdilik tekrar bir biriyle kavuştu ama, her zaman bu şans olmaz, yarın da başka bir gök cisminin başına gelebilir bu olay, öbür gün de dünyanızın (yer kürenizin)…Demek ki bu kâinat ve bu düzen ebedi değildir.
Bu konudaki hadis-i şeriflere gelince, 5-6 kanaldan rivayetler vardır, hepsi de bir birinin aynıdır, bir tanesi hariç: O da, Enes b. Malik'ten gelen hadis. Bu zat, olayın müşriklerin bir mücize istemesi üzerine "inşikakı- kamer" hadisesinin vukua geldiğini söyler. Diğerleri ise, yani: Hz. Ali, ibini Mesud, ibni Abbas, ibni Ömer, Hüzeyfe, Enes b. Malik, Cübeyr b. Mütim gibi sahabeler: Hicretten 5 sene önce, mehtaplı bir gecede Minada otururlarken ay ikiye ayrılmış, ilkin Hz. Muhammed bunu görmüş, "şahit olun, şahit olun " diyerek hepimize göstermiştir. Fakat müşrikler, "bu bir büyüdür, gözümüzü büyüledi, dışarıdakileri de büyüleyecek halı yok ya, onlara soralım" dediler, sordular, onlar da doğrulayınca inkâr ve ret yoluna gittiler.

Şimdi 2. Sorunun cevabına gelelim:
2-Ayın yarılmasının, saatın (yani dünyanın sonunun ) yaklaştığını nasıl gösterir? Bu olayın, dünyanın sonunun yaklaştığına nasıl delalet ettiğini bu günkü bilgilerle maalesef izah edemeyeceğim ama, izah edilebileceği gün de sanırım pek uzak olmayacaktır.
ikinci şıkkına gelince; yani, dünyanın bir sonu olduğuna delaleti ise çok sarihtir, hatta izaha bile pek lüzum yok gibi. Şöyle ki: " Ay, ezelden beri, hiçbir arızaya uğramadan geliyordu, bu durumuna bakarak onu da ebedi sanmağa başlamıştınız ama, öyle olmadığını gözünüzün önünde parçalanarak şahit oldunuz. Bundan böyle dünya için de öyle düşünemeyeceğinizi anladınız, çünkü, Ayın başına gelen de Yerin başına gelebilir." denmektedir.

Peki, bu olay nasıl olmuş olabilir? Bu günkü şartlarda onu izah etmek pek zor olmayacaktır. Bu günkü bilgilere göre Ayda atmosfer yoktur. Atmosfer olmayınca ay, gök cisimlerinin bombardımanına açık hedef halında demektir. Ay üzerinde, çarpan gök cisimlerinin açtığı çok miktarda derin ve geniş kraterler mevcuttur. Büyük bir ihtimal o gece Aya büyükçe bir gök cismi çarpmış, bu çarpmanın etkisiyle Aydan büyük bir parça kopararak bir miktar uzaklaştırmış, kütlelerin çekim kanununa dayanarak tekrar birleşmişler olabilir. (tabi bu olayın olması için bu tip sebeplere gerek yoktur, direkt olarak Allah'in iradesi ile de gerçekleşmiş olabilir)

Turan dursun bey'in takıldığı yere gelelim...
3-"Bu olay (yani inşikakı kamer hadisesi) olmuşsa neden dünyaya mal olmamıştır? Bu kadar büyük bir hadiseden dünya nasıl bigâne kalabilir?"diyebilirsiniz.

a) Bu olayı görebilmek için o anda dışarıda olmak gerekir, çünkü bu ayrılık uzun sürmedi.

b) Dışarda olmak ta yeterli değil, o anda mehtabı, en azından gök yüzünü seyir eder vaziyette olmak gerekir, çünkü, o kadar insan dışarıda olmasına rağmen Peygamber Efendimiz göstermeden önce, kimse olayın farkına varmamıştır. bu hadise gece vakti, insanların dinlenmeye çekildiği ve gökyüzüyle ilgisinin azaldığı bir zamanda aniden gerçekleşmesi (dünyanın küre yapısından dolayı) her yerde görülmeyecek ve belki çok az bir kısım tarafından görülse bile hayal olduğu düşünülecektir. bazı yerlerde vakit gündüz olacak, bazı yerlerde ay dolunay olarak görülmeyecek, bazı yerlerde de hava muhalefeti olacaktır.

c) Görenler de, Peygambere inanmamız gerekecektir korkusu ile inkâr yoluna gitmiştir.

d) Hadise uzun sürmediği için,görenler de ne olup bittiğini doğru dürüst anlayamadan ay, eski durumuna gelmiş, görenler şaşa kalmış, görmeyip de duyanlar inanmamış, böylece unutulup gitmiştir. Bir de o günün şartlarını bir düşünün, kim inanırdı görmeden böyle bir olaya? Üstelik görenler bile tereddütte kalabiliyor böyle kısa süren hadiseler karşısında.. Dolayısıyla, "inşikakı kamer hadisesi" olduysa, neden dünyaya mal olmadı , demeye kimsenin hakkı yoktur sanırım.

e)Ayrıca, bu mucize ilgili ayet geldiği zaman müşriklerden kimse bu ayetin işaret ettiği olaya karşı çıkmamış ve yalanlamamıştır. Eğer bu olay olmamış olsaydı, bu olayı anlatan ayet indiğinde müşrikler şiddetli bir şekilde peygambere saldıracak ve onu yalanlayacaklardı. Ama bu kadar rahatça yalanlanacak bir olay karşısında müşriklerin hiçbir şekilde bu olayı yalanladığına dair bir bulgu yoktur. Yalanlamamışlardır ama ayette de bahsedildiği üzere "bu bir sihirdir" demişlerdir.

f)mucize, nübüvvetin ispatı içindir, peygamberliğin geldiği zamanda inkar edenleri ikna etmek içindir. Eğer bu mucize günümüz inkarcılarının heveslerine uygun bütün aleme göstermek için bir iki saat öyle kalmış olsaydı ve insanlık tarihine geçmiş olsaydı, peygamberliğe delil olmaktan çıkarak aklı inanma yönünde zorlayacak ve dünyaya geliş sırrında ki "seçme"ye muhalif olacaktı. Gayrısında peygamberimiz (sav) inkar etmek için sebep kalmayacaktı.
düşünceleri bana uymasa da (yaşı büyük olan ve takip eden arkadaşlar hatırlaycaktır) karşısına bilimsel anlamda teoloji okumuş ve islam dinine hakim birisi birisi çıkıp da tartışamamıştır.
tuhaf olanı da budur, bir vakit zaman gazetesi ile bir söyleşi yapmıştı turan dursun ve gazeteden tüm teolog ve islam alimlerine de çağrı yapmıştı: "buyrun, gelin bana uzaktan hakaret edeceğinize daha iyi şeyler yapalım ve bu din konusunu bir tartışalım, siz mi yanılıyorsunuz yoksa ben mi" diye bir meydan okumada bulunmuştu, ama aradan vakit geçti ve zaman gazetesinin aracı olduğu bu meydan okumaya hiç bir teolog ve islam alimi başvurmamıştı, hatta turan dursun birkaç kez daha zaman gazetesiyolu ile bu meydan okumayı sürdürdü ama yine gelen olmadı, yalnız bazı alimler bu "iş iman etme işidir fazla tartışacak birşey yok" deyip bu kapışmaya gelmekten kaçınmışlardı. zaten kısa bir süre sonra da öldürülmüştür.

edit: bence de doğru demişler, bu iş biraz da iman işi, zira oraya gidip kafa karıştırmayı hiç kimse istemez.
Öldürüldükten sonra iran'da mollolarca sevinç gösterisi yapılan araştırmacı.(#933286)'de de belirtildigi gibi kendisi hakkında en ilgi çekici yanlardan biri de "gelin tartışalım hocalar" demesine karşın kimsenin çıkıp da "gel bakalım sen buraya bir" diyememesidir. Ha öldürüldükten sonra epey bir cevap yazılmış edilmiştir ama ne anladım ben bu işten dir.
Kitaplarındaki savları kuranla karşılaştırmakta yarar vardır.
bir çok sitede öldürüldükten sonra iddalarına cevap verilmiş yazarmış, ama diriyken cevap vermesi gerkenler neden ölüyken cevap vermişlerdir o da ayrı bir tartışma konusu. fikir tartışması karşıkarışıya yapılır, eğer tek taraflı iddaalara yantı vereceksen bu cevap değil ancak korkaklıktır. ve bir gerçek daha turan dursun kişisi hayatta iken bir tane adam karşısına çıkıp da "senle bu konuyu tartışıp, seni rezil edeceğim, hadi sıkıyorsa geç karşıma turan dursun" diyememiştir.
Turan Dursunla ilgili genel manada iki şey düşünüyorum.

Birincisi din gibi bir meselede herşeyi akılda araması yanlış. Herşey akılcıdır ama aklım almıyor diye inkar etmek kadar boş birşey yoktur. tıpkı bu türden düşünen ibni sinanında dediği gibi birşeyin olabileceğine ihtimal vermiyorsanız onunda neden olamayacağını aklınızla açıklamak zorundasınız. Yani dinde mantıklı akla yatkın taraflar olduğu gibi aklımızın yetmeyeceği o noktadan itibaren sadece inanmamız-iman etmemiz gereken noktalarda vardır. Turan Dursun öncelikle bunu çözememiş. Eğer hep söylendiği gibi çok aydın çok zeki bir insan olsa oda Bergson gibi aklın aciziyetini anlayabilirdi, üstelik din eğitimide almıştı ama o aklına güvendi hata etti. Halbuki Mevlana ne güzel söylemiştir aklımı bıraktım ve kurtuldum diyerek. Ama Turan Dursun din alimi olmadan kendisini din alimi sanarak sapkınlığın büyüklerinden birine düşmüştür.

ikinci olarak yine bir din aliminin, daha ötesi kötü bir amaç taşımayan bir zeki insanın yapmayacağı bir hatayı Kuranı Kerimi kafasına göre yorumlamayı yapmıştır Turan Dursun. Halbuki biraz düşünen bir insan bile anlarki Kuranı Kerime herkes kendi yorumuyla bakarsa herkesin kendi dini olur. Adamın biri kalkar kardeşim bence doğru olan burada anlatılmak istenen budur der, başka biri kalkar budur der. Hangisine inanacağız? Hangisinin aklı daha üstün nereden bileceğiz?

Bu iki açıklamadanda anlayacağınız gibi benim için kendini bilgili sanan boş bir adam. Boşu boşuna geçirmiş ömrünü.

Turan Dursunu neden kimsenin karşısına almadığına gelince. Turan Dursunu karşılarına alsalar tartışsalar ne olacaktıki? Besim Tibukla Doğu Perinçek bir aralar ateş hattına çıkar tartışırlardı, hiçte birşey geçmezdi elimize sosyalizm-liberalizm adına. Bu adamla bir tartışmaya çıksalar bunu adam yerine koymuş olacaklardı, reklamı olmuş olacaktı. Turan Dursunun din bu serisine cevap vereninde süleyman ateş olması ayrı bir düşündürücü. Sanki anlaşmış iki din düşmanı.

edit:Bazı arkadaşlar bana özel mesaj yolluyorlar, Turan Dursun bey Kuran-ı Kerim'den ve hadisi şeriflerden delillerle konuşuyor diye. arada yorumlarınıda katması gerekiyormuş tabi!! Vay haline okuyanın bir de inananın. turan dursun bu kadar hadis kuran biliyorda, Kuranı kerime kendi aklına göre mana veren kafir olur hadisi şerifini bilmiyor mu? Biliyorda işine gelmiyor. Öyle hadisi şerif okunup ahanda bu böyledir denmez. Bunun bir usulu vardır ama Turan Dursun gibi zır cahiller bunu anlayamaz sadece saldırır. beni bu turan dursun vakasında düşündüren iki şey var birincisi turan dursunun genelde sol kesim tarafından bak işte islam alimi bile haşa islamiyetin saçmalığını anlamış diye düşünüyor olması, burada komedi şu ki turan dursun gibi basit bir imamın nasıl islam alimi olduğu? Sağlam bir ilmihali hatmetmiş bir müslüman ondan daha bilgilidir. diyecek olursanizki arapça vs. biliyor, arapça bilmekle bu iş olsaydı arabistan vehhabi olmazdı. ikinci olarak beni düşündüren noktada şu; turan dursun açıkça kafir olduğunu ilan ederken mezheplerle, hazreti ali radiyallahü anhum ve hazreti muaviye radıyallahu anhum arasındaki ilişkilerle fln ne diye hüküm veriyor? kafirliğini anladıkta zındıklığında alasını yapıyor bu adam.
kendini bile aydınlatamadığı halde sadece tek ve hakiki dini kötülediği için aydın damgası yemiş bir adet maalesef yurdumun insanı.
sadece tek ve hakiki(!) dini kötülememiş,araştırmalarını ölesiye devam ettirmiş ve buların arkasında cesur cesur bir şekilde durmuş adam. Araştırmalarından bihaber olanların ise sürekli kötülemelerine maruz kalan adam. Zamanında öldürülmeden önce " gelin tartışalım islam büyükleri,bekliyorum sizi." diye söylemişti her yerde ama yok işte. Anca öldükten sonra cevaplar cıktı ortaya.
kutsal kitapların kaynakları 1 ve 2 kitaplarının yazarıdır.
http://www.kurandaceliskiyoktur.com/ *