bugün

Filmin sonundaki ben de o aptal homo economicusa dönüşüp çocuklarımın mezarıma geleceği günü bekleyeceğim minvalindeki kapanış batının nasıl iyileşme sürecinde dahi pisliğe mahkum olan insan profini içeriyor.

Aslında alka planda derin sorularla bırakır. iyi bir işi, "sağlıklı"çevresi olduğu dönemde kahramanımız zorlanmadan işine verebiliyordu kendini. Görece normalleşmiş bir biçimde hayata adapte olabiliyordu, acaba diyorum bu yeni sosyal, ekonomik hayat bağımlılığı diğer bağımlılığın yerini mi almıştır. Her insan başarıya veya uyuşturucuya veya sosyal ilişkilere birşeylere bağımlı olmak zorunda değil midir? Acaba diyorum bu bağımlılık mekanizmaları nasıl kullanacağını bilen birinin elinde çok yararlı değil midir? Keşke diyorum beynimizin bir kullanma klavuzu olsa da güzelce uyuşturucular yerine bizi en çok tatmin edecek hayatı en seveceğimiz kişilerle yaşasak.

iskoç filmleri arasında en iyilerden biriydi. Oyunculuklar şapka çıkaracak cinsten. Müzikleri çok uyumlu. Hele perfect day orijinal klibin bile ötesinde bir değere sahip. Ambulansın başka bir yere gidip bu çocuğun taksi ile hastanenin önüne kum torbası gibi atılması ve içine düştüğü boktan hayatla yüzleşecek gücü kendinde bulamadığından bu şekilde kaçışlarla gençliğinin içine sıçması... Bizim onun o anki çaresizlik içinde dahi mutluluğu arayışını görüşümüz. Ambulansın geçip gidişi...

https://www.youtube.com/watch?v=v6uBkJSbQO0
devamı çekilen film.
Hiç kasmadan, sıkmadan, vermek istediği mesajı direkt veren, olduğu gibi bir filmdir. Eroine özendirmek gibi bir derdi yoktur. Aksine empati kurmanızı sağlar. 1 kere izlemek de yetmez. Bazen özlediğinizi hisseder, açıp yine izlersiniz. Müzikleri ayrı güzeldir. Hangi sahneye hangi müziğin gideceğini çok iyi analiz etmişlerdir. 90'lı yıllarda ergenliğini ya da gençliğini yaşayanlar, filmi izlerken mutlaka o dönemlere seyahate çıkarlar. Tam bir nostalji tadı verir. Tamamen aynı kadro ile T2 geliyor bir de Ocak 2017'de.
Bir kitaptan uyarlanmış, eroin bağımlılarını anlatan çok şık film. Tuvalette klozete dalma kafasının yaşandığı sahneyi hala unutamam. Konusu gibi Renkleri, soundtrackleri de şık.
görsel
Yenisi çekiliyor denilmişti. Noldu acaba?
Tarantino filmlerini andıran filmdir. Etkisinden çıkılmayacak olayları bize normal gibi anlatmayı pek iyi becermiş kim yönettiyse.
görsel
Trainspotting filmindeki dışkı, çikolatadan yapılmıştır.
2.si çok yakında gelecek olan lsd etkili filmin adıdır.[ https://youtu.be/qLgrTk7Gr38]
görsel
girişi ve sonundaki aforizmalarla konusu icabında minik minik ders çıkartılan 1996 yapımı film.
tavsiye edeceğim bir film olamadı maalesef. daha iyileri olduğu için önermiyorum.
Leoliberal dayatmalara gider yapmak üzerinden başlayıp bu gideri de yine neoliberalizm gibi zevk üzerinden temellendirmeye çalışmış saçma film. Zevk dediğim şey bazı elektromanyetik dalgalanmalar ve belirli kimyasal reaksiyonlardan ibarettir. Biraz sinir bilim bildiğinizde artık zevke dair ilginç olan hiçbir şey kalmaz geride. Hal böyleyken var oluş şeklini zevk üzerinden temellendirmeye çalışan insan bakteri kolonisinden üstün bir şey değildir. Filmin iğrenç tarafı kendilerini aşağılayabilecekleri son noktaya kadar aşağılayıp karakterlerini, ruhlarını yok saydıktan sonra, kendilerini bir bakteri kolonisi olmaya indirgedikten sonra gülün adı gibi büyük bir eseri de umberto eco gibi bir aydını da kendi seviyelerinde göstermeye hatta daha da aşağılık gösterip biz bokuz ama herkes bok yani bok olmakta kötü bir şey yoktur demeye getirmeleri lafı.

Burda varya bilinçli olarak çok çok çok çok çok kalleşçe bir şey yapıyorlar filmin bir noktasında gülün adı'nın da başka bir boktan ibaret olduğunu ve herkesin her şeyin sığ olduğu propagandası bilinçaltımıza işlenmeye çalışılıyor. Bu iğrenç bir şey; insanları okumaktan, öğrenmekten, bilgiden soğutan bir şey.
" Benim sorunum şu: Ne zaman sahip olmayı çok istediğim bir şeye sahip olma olasılığı karşıma çıksa; kız arkadaş, ev, iş, eğitim, para filan, birden o şey bana çok aptalca ve anlamsız geliyor. "

görsel
içerisinde arkadaşlığın ne demek olduğunu göreceğiniz, sigara, alkol ve uyuşturucunun hayatınıza nasıl etki ettiğini çıplak gözle görebileceğiniz başyapıt. 2. film için tam 20 yıl beklenmiştir. aynı zamanda ingilterenin koruma altına aldığı bir filmdir.
bu kitabı okurken zihninizin arka fonunda hep bir karanlık beliriveriyor, o denli kaotik ve koyu bir atmosfere sahip. bütün negativitesiyle kült bir kitaptır kendileri.
filmi bir anda sizi içine çeken ve aynı sürükleyicilikle biten bir yapıt. tavsiye ederim. requiem for a dream'in biraz daha kolay sindirilir versiyonu gibi.
süre olarak çok uzun olmaması, yoğun takip gerekmemesi ve dramatik yönleri olsa da izlemesi keyifli olması açısından tekrar tekrar izlenebilen kült film.
1996 yapımı uk menşeili dram/polisiye filmi.
Güzel insan “muhalif biri” filmi önerdi öncelikle kendisine teşekkür ederim...

Akılda kalıcı o kadar sahnesi var ki...

Bebek sahnesi, tuvalet sahnesi...

“Uyuşturucuya özendiriyor” falan denmiş bir çok yerde ama bu derbederliğin neyine özeneceğiz?

Bu arasa 1996’da çekilmiş bir film için çok çok başarılı, kabul etmek lazım.
“Choose life.
Choose a job.
Choose a career.
Choose a family.
Choose a fucking big television, choose washing machines, cars, compact disc players and electrical tin openers.
Choose good health, low cholesterol, and dental insurance. Choose fixed interest mortgage repayments.
Choose a starter home.
Choose your friends.
Choose leisurewear and matching luggage.
Choose a three-piece suit on hire purchase in a range of fucking fabrics.
Choose DiY and wondering who the fuck you are on Sunday morning.
Choose sitting on that couch watching mind-numbing, spirit-crushing game shows, stuffing fucking junk food into your mouth.
Choose rotting away at the end of it all, pissing your last in a miserable home, nothing more than an embarrassment to the selfish, fucked up brats you spawned to replace yourselves.

Choose your future.
Choose life …

But why would i want to do a thing like that?”
begbie'yi canlandıran robert carlyle'ın son açıklamalarına göre dizisi hızla yaklaşan eser...
http://www.bakiniz.com/trainspotting-dizi-oluyor/
görsel
"Aslında, kısa ve hayal kırıklıklarıyla dolu bir hayat yaşar, sonra da ölürüz."