bugün

Ludwig Wittgenstein'ın en temel eseri . dil ve mantık felsefesi alanında gerçekten en temel kitap . ağır bir kitap . çözmek için bir hayli cebelleşmek lazım yani.

ee türkçeye de yine bir wittgenstein sever olan oruç aruoba çevirmiştir . zaten oruç aruoba'nın metinlerinde de bu metnin özünü görmek olası.

kitabın en çok üstünde durulan cümlesi de wittgenstein'ın üstünde hiç durmadığı cümlesi:
"Üzerinde konuşulamayan konusunda susmalı".

dur metnin almancasını da yazayım konuşamamak tamamlansın : "Wovon man nicht sprechen kann , darüber muss man schweigen".
"... ve kişinin bütün bildiği, gürültü patırtı içinde kulağına çalınanlar değil, üç sözcükle söylenebilir." mottosuyla başlayan wittgenstein metni. bir söylenceye göre de bu üç sözcük almancasıyla ich liebe dichtir.
almanca olarak " Logisch-Philosophische Abhandlung" adıyla ilk yayımlanmıştır..dilimin sınırları benim sınırlarımdırı kanıtlar niteliktedir..
nesnel dil arayışının, evrensel, herşeyi olduğu gibi verecek metadilin eldeki tek sürümüdür!
son cümlesi:
what we cannot speak about we must pass over in silence.
üzerinde konuşulmayan konusunda susmalı. susmalı ve saygı duymalıyız, metafiziği reddetmemeli saygı göstermeliyiz!
"dünya şeylerin değil olguların toplamıdır" önermesiyle aslında yeni birşey söylemeyen kitaptır. kant/duyarlığın apriori formları

yukarıdaki tümcede ve hatta kitabın "neredeyse" tamamında kant'a notlar düşülmüştür. öyle ki kitap bu açıdan ele alındığında prolegomena'nın izinden gitmektedir.
Sınır, öyleyse, yalnızca dilin içinde çizilebilecektir ve sınırın ötesinde kalan da, düpedüz saçma olacaktır. Çabalarımın başka düşünürlerinkilerle ne ölçüde çakıştığını, ben yargılayacak değilim. Hem, burada yazdıklarım, tek noktalarda hiçbir yenilik savı taşımıyor; bu yüzden de hiçbir kaynak belirtmiyorum, çünkü düşündüğümü benden önce bir başkasının düşünmüş olup olmadığı, benim için farketmiyor...
oruç aruoba'nın çevirdiği, beyne orgazm yaşatan kitap.
Wittgenstein'ın alıp götürdüğü bir kısmı şöyledir:

"Dünyanın modern kavranışı, sözde doğa kanunlarının, doğal fenomenlerin açıklaması olduğu yanılgısı üzerine kurulmuştur. Dolayısıyla bugün insanlar, doğa kanunları dendiğinde durur, bunlara, tıpkı geçmiş çağlarda Tanrı ve kadere yapıldığı gibi, çiğnenemez şeyler muamelesi yapar."

Yine de şahsen ben, bu Wittgensteincı şüpheciliği paylaşmıyorum. Fizikçiler, rahiplere ya da kâhinlere benzemezler; gerçekten de şeyleri açıklarlar. Bir olayı bilimsel olarak açıklamanın, olayın bir fiziksel ilkede şifrelenmiş düzenlilik örüntülerine nasıl uyduğunu göstermek olduğunu düşünüyorum ve diyorum ki, evreni anlama çabası, insan hayatını değerli kılan, ona bir trajedinin zarafetini veren tek şeydir*.
Savaşın ortasında, ölümün kol gezdiği bir ortamda olmasına ragmen basliyor yazmaya ludwig bu eseri.savas esiriyken tamamlıyor..ve felsefe tarihinde izini bırakıyor.

Tutku budur. Hangi sartlarda olursan ol, eğer yaptığın işe olan inancın tamsa sonuca öyle ya da böyle ulaşiyor insan.

Hayatla olan kavgamızda wittgenstein gibi olalım.
okuyup anlamadığım kitaptır,fazla ıq istiyor.
7. aforizma: konuşamadığımız hakkında sessizliğimizi korumalıyız.
esasen Wittgenstein beyefendinin tek yapıtıdır.