bugün

totaliter rejimlerin ve/veya darbe rejimlerinin genelde saldırgan, savaş yanlısı ve/veya emperyalist eğilimleri nedeniyle hem saldırganlıklarının hedefi olan ülkelere, hem de yol açtıkları uzun ve büyük savaşlarla kendi ülkelerine yıkım getirmesi fenomenidir. 1930'larda yaygın olan totaliter rejimlerin 2. dünya savaşı (ve öncesindeki küçük savaşlarla) ile dünyayı yakıp yıkması ile başlayan pek çok örnek bulunabilir.

(bkz: monarşinin ve totaliter rejimlerin kötü yönleri)
(bkz: nazi almanyası)
(bkz: italya nın etiyopya ya saldırması)
(bkz: stalin in baltık ülkelerini işgal etmesi)
(bkz: japonya nın çin i işgal etmesi)
yunanistan'da 1970'lerin başında ülkede hakim konumda olan faşist cuntanın kıbrıs'ta tezgahladığı darbe çabaları ve sonrasındaki gelişmelerin ve arjantin'deki darbe yönetiminin 1982'de ülkeyi soktuğu falkland savaşı 'nın da daha küçük çaplı örnekleri olarak ele alınabileceği fenomen. ne var ki her iki ülke de sonradan bu darbe rejimlerini tasfiye etmeyi ve sorumlularını belli ölçüde ciddi biçimde cezalandırmayı başarabilmiştir.
doğru söze ne hacet. totalitarizm insanları kısıtlayan ve bunun karşılığında isyan çıkartmayı gerektirecek bir sistemdir.
(bkz: tek parti dönemi türkiyesi)
totaliter rejimler ülkelere yıkım getirir. özgürlükçü demokrasi ise bu yıkımı zamana yayar.
şahsi kanaatim

not: machiavellisporlu değilim
totaliter rejimler, dünya siyasasına yön veren, büyük harita çizen zihniyetin karikatür örnekleridir. vazifelerinin nihayetinde emekliye sevkedilmişlerdir. direnen olursa karga tulumba.
tüketimin daha çok tüketimin zaruretinde seyreden yeni ekonomik sistem, bir vakit işe yarayan hazır yiyici idarelerin hükmünde prematur ülke insanlarının özgür ve çok tüketebilmesi, aslında sisteme gereken kanın bulunabilmesi için yapılan eskiz çalışmalarıdır izlediğimiz. arabın baharı isimli vizyon filmin hikayesini anlatır manşetler, cd ler, tv ler.