bugün

almodovar'ın kendini tüm dünyaya kanıtladığı,cannes'da en iyi film başta olmak üzere bir çok ödül almış filmi.
hafızalardan silinmeyecek bir almodovar yapıtı.
edit:noldu bebişim hafızandan silindi o yüzden mi eksi oyladın.*
Cecilia Roth, Marisa Paredes, Candela Peña, Antonia San Juan ve Penélope Cruz'un başrollerini paylaştığı, hayatımda gördüğüm en etkileyici karakterlerden birini barındıran (bkz: lola), (bkz: toni canto) izlenesi bir Almodovar filmi.
(bkz: todo sobre mi madre)
(bkz: all about my mother)
pedro almodovarın çarpık aile ilişkileri ve travestilerin hayata bakışları üzerine bol ödüllü ve etkileyici filmi, bir çok ülkede all about my mother adı ile vizyona girmiştir aldığı ödüller arasında en iyi yabancı film oscarı da vardır. (bkz: penelope cruz)
muhtemelen pedro almodovar'ın eşcinsel olması nedeniyle alt kültürü çok iyi bir biçimde yansıtan, atmosferi etkileyici olan ödüllü bir film.. Birçok kez izlenesi.. Öyle bir atmosferi vardır ki bu filmin.. sahneler arasındaki geçişler gürültülü ve birdendir.. karakterler tamamen doğaldır ve oyuncular rollerine deyim yerindeyse cuk diye oturmuştur.. ispanyollar bu işi biliyor yahu..
esas adı todo sobre mi madre olan almodovar filmi.

sözlükte ise; olması gerektiği gibi annem hakkında her şey başlığında incelenmiş.
sürekli film veren kanallardan birinde izlemiştim, bazen tekrar veriyorlar, zaten hep aynı filmleri veriyorlar. sarı peruklu travestinin oyunun iptal edildiği akşam yaptığı şov süperdi, genel olarak da hoş bir filmdi ama ruh haline göre değişir.
emrah'ın satış rekorları kırması beklenen kitabı.
ispanyol yönetmen pedro almodóvar'ın sanat eseri filmi... özellikle bir sahnesi sayesinde sanat eseri olduğunu düşünmekteyim.

1. Mezarlığın tepesinden Lola'nın inanılmaz bir karizmayla yavaş yavaş aşağıya inmesi. Erkek olup, kadın kıyafeti giymesi rahatsızlık vermesine karşın, tam tersine inananılmaz bir beğeni uyandırıyor.
2. Bu sahne hüzünlü bir ispanyol müziği eşliğinde, müzikle bütünleşir.
3. Lola'nın 17 sene önceki sevgilisi Manuela o sırada arkadaşının mezarında ağlamaktadır, Lola'yı görür ve ağlayarak topluluktan ayrılır, insanlar Manuela'nın arkadaşının kaybına dayanamadığı için ayrıldığını düşünürler.
4. Lola'yla Manuela gözgöze gelirler, Lola estetik bir şekilde mezarlığın merdivenine oturur.
ve o haliyle ve görüntüsüyle bile eski sevgilisi Manuela'ya sahip çıkarak 'Gel' der.
5. Manuela'nın ilk cümlesi 'sen kronik bir hastalıksın' olur.
6. Lola ise hep aşırılara kaçtım, ama artık yoruldum ve ben ölüyorum Manuela der.
7. Lola çaresiz bir şekilde ne kadar çok oğlunun olmasını istediğini anlatır, hep oğlunun
olmasını hayal ettiğini söyler ve bu sırada Manuela daha da siddetli bir şekilde ağlamaya başlar. Lola Manuela'nın sadece arkadaşı için ağlamadığının farkında bile değil.
8. Manuela Lola'ya '17 sene önce senden kaçtığım zaman karnımda senin çocuğunu taşyordum' der.
9. Bu sırada müzik yükselir...Lola heyecanlanır...doğurdun mu?..nerde?..görebilir miyim?..diye bir kaç cümle kullanır ve etrafa bakınmaya başlar.
10. Manuela'nın 'hayır' cevabına Lola lütfen 'beni görmez...sadece uzaktan bakarım' der.
11. Manuela hıçkırarak 'onu araba kazasında kaybettim' der.
12. Manuela çekip giderken Lola'yı orda çökmüş bir şekilde ağlayarak bırakır.

lola karakteri filmde toplam 10 dakika oynamıştır, ama herhalde şimdiye kadar izlediğim en romantik ve darmatik bir 10 dakika olmuştur.*
dram.

esteban'ın daha filmin başında ölmesi hazmedilemiyor. o kadar hayatın içindeki.
oysa film, onun anlatımı ile ilerleyecekmiş gibi. belki adının -"annem" hakkında herşey- oluşundandır.

evladını kaybetmek...

Kimse görmesin evlat acısı.
almodovar'ın şaşırtıcı konulu filmlerinden biri. hikaye güzel, oyuncular güzel. keyifle izlenecek bir film.

--spoiler--
aynı yoldan iki kez geçen bir kadın ve yanında esteban, bir daha esteban. filmde sürekli olarak lola'dan bahsedilir. izlerken merak eder insan " nasıl bişey bu lola" diye. filmin sonlarına doğru çok kısa gözükür. ama o kadar gözükmesi bile hafızalara girmesi için yeterli. hakikatten çok karizma biri. almodovar bunu çok iyi başarmış, hayalkırıklığı yaşatmıyor izleyicide
--spoiler--
içinde bol bol ispanyol filmi klişeleri barındıran, pedro almodovar filmi. senaryosu ilginçtir.
türkçeye annem hakkında her şey diye çevrilmiştir.
en iyi yabancı film oscar ı almış, nedendir bilinmez(!) vatikan'da yasaklanmış, alt metni sağlam bir almodovar filmi.
travestileri sevdiren bir film(ben sevdim en azından). lola ya hayran kaldım... ayrıca çok da ağlatır.
çok ama çok iyi film. nokta.
Yüzyılın cahal entrysi.
(bkz: çok güzel terlik fırlatır)
...herşey diil ama bildiğim tek bişey varki herşeyim.
tek kelimeyle ifade edersem kirli bir film diyebilirim. ama almodovar' ın çoğu fiminde (bkz: hable con ella) bu var zaten. nasıl desem insanı rahatsız eden ilişkiler, normal şartlarda hayatımızda nadir karşılaşacağımız karakterler falan. bunu olumsuzluk olarak değil, aksine olumlu açıdan söylüyorum zira filmdekiler gibi insanları belki de hayatımda hiç tanımayacağım, onların hayatına kıyıdan tanık olmak güzel.
pedro almodovar' ın 1999 tarihli yıllar önce izlediğim ama hakkında okuduğumda hala tüylerimi diken diken edebilen filmi. almodovar' ın bakış açısından bambaşka bir ispanya gösteriliyor. toplumun hep unutmak, yok saymak istediği bir kesim (eşcinseller, travestiler, fuhuş, alt kültür vb...) uzunca bir sopayla eşeleniyor adeta. ve bir yönetmen size onlara farklı gözle bakılabileceğini gösteriyor ki bu çok önemli sinema dili açısından. tam idrakı için a streetcar named desire okunmalı ya da izlenmelidir. filmin döngüsel kurgusu ve küçük kamera oyunları müthiş dramatik yapısıyla birleşince ortaya harika bir iş çıkıyor. buna benzer bir tat ferzan özpetek' in cahil periler' inde bulunabilir.(ki kanımca özpetek' in sevdiği ve örnek aldığı bir yönetmen almodovar)

ve son olarak evet, evet...anneme izlettim ben de...
(bkz: annem hakkında her şey)

not: bilenlerin olması güzel. sevmeye başladım bu sözlüğü.
--spoiler--

farklılaşmak, insanı hayalindeki kendisine yaklaştırır.

--spoiler--

etkileyici bir dram ispanyol filmi. ayrıca penelope cruz'u hiç bu kadar zayıf ve zarif görmemiştik sanırım.
Etkileyici bir pedro almodovar filmidir. Penelope cruz'un o günden bu günlere ne kadar değiştiğini de özetlemiştir. Bazıları için travestilere daha ılımlı bakmayı sağlayabilir.
Manuela'nın çocuğunu kaybetmesinin verdiği acıyla, kocasını bulmak için çıktığı yolculukla başlayıp, kocasından hamile kalan rosa ile tanışmasıyla devam eden ilginç konulu film.
Olağanüstü bir film değil, gerek oyunculuk , gerek konu, gerek anlatım olarak. abartıya kaçmadan sade bir dille anlatılmış. filmin en güzel yanı da baştan sona 'sade' oluşu.
Hamileliği esnasında evden kaçan manuela'nın, 17 yıl sonra çocuğunun ölümüyle tekrar geri dönmesini ve bu dönemde yolunun kesiştiği insanlarla hayatında yapacağı sancılı, dönüm noktalı değişimini anlatmakta.

Sapsade film. amacı toplumun alt kesimlerinden olan, örselenen, hor görülen insanların penceresinden baktırmayı amaçlamak. Ki oldu da, filmin yalınlığından filmin içine girmemek mümkün değil.

Bana kalırsa filme ait en acı detaylardan biri de Organ nakillerinden sorumlu koordinatör olan hemşire annenin kendi kaybettiği evladının da nakline onay vermesi, evraklarını hazırlamasıydı.
Yıllar sonra izleyebildiğim,1999 yapımı pedro almadovar filmi.Yönetmen yine lgbt bireylerine yer vermiş.Filmde oğlu estebanı trafik kazasında kaybeden manuela nın dramatik hikayesi anlatılmakta.Çocuğun babasını ararken bir rahibeyle birlikte olduğunu,ondan hamile kaldığını öğrenir ve oğlanın adını esteban koyar.Kocası da artık trans bireydir.Farklı dünyalara güzel dokunuşlar yapan film.
--spoiler--
"insan ne kadar farklı olursa hayalindeki kendine o kadar yaklaşır.
--spoiler--
güncel Önemli Başlıklar