bugün

müzeyyen senar'ın seslendirdiği (bkz: kimseye etmem şikayet) adlı eserde geçen müthiş söz.
şu sıralar tüm türk vatandaşlarının, tüm kadınların erkeklerin çerkezlerin homofobiklerin diasporiklerin hatta tüm dünyanın yaşadığı ve yaşaması gereken hadise. titremeler sıklaşıyor ve şiddeti artıyor. bi'şey yaklaşıyor ama ne. bir son, bir başlangıç...
(bkz: azer bülbül)

not: titremek kelimesini görünce azer büülbül'ü düşünmeden edememek.
türkiye'de yaşayan ve hayatı çok dandik işlere bağlı olan, yurdum gencinin favori şarkısının can alıcı cümlesi.

tir tir titretiyorlar her zaman, fırsat kaçırmadan, acımadan...
sanki rte nin söyleyebileceği bir söz gibi geldi bir an. okusa bunu şiir niyetine havalı da olur, olur mu olur. *
"titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime" günümüz türkçesine uygun hali şu olsa gerek; "mücrim" kelime anlamına olarak suçlu demektir. yani işlediğim suçlardan mütevellit geleceğime endişelenir, titrerim. bu yüzden bir halt yiyen veya elinde olmayan sebeplerden ötürü geleceği konusunda tedirgin olanların pek sık dinlediği şarkıdır. müzeyyen senar'dan dinlenmelidir, allah başımızdan eksik etmesindir.

(bkz: kimseye etmem şikayet)
titreme istikbaline sahip çık denilesi insandır.
Tatyos efendi ile ruh ikizi olduğumuzu gösteren cümle.
kimseye şikayet etmeme sebebi. çünkü perde-i zülmet çekilmiş korkarım ben ikbalime demişler zaar. madde 703... şaka şaka.
nihavend makamı sevmiyoruz.
mücrim: ateş, alev demek yani mum alevi gibi titrerim diyor. cürmün kadar yer yakarsındaki cürm de aynı kökten gelir.
mücrim, aynı zamanda suçlu demek suç işlediği için istikbale baktıkça yani başına geleceklerden korkudan titremek olarak da çevrilebilir, cürüm işlemek (suç işlemek) yine aynı kökten gelir.
Bir istikbalimin olmaması, bir istikbalim olsa ona suçlu gibi bakmaktan daha acı doğrusu.