bugün

robert de niro'nun üzerinde yaklaşık olarak 10 seneden beri çalıştığı ve yönetmenliğini yaptığı, en son casino filminden sonra joe pesci ve robert de niro gibi iki efsane ekürinin de birlikte yer aldığı, aralık ayı sonu gösterime girmesi beklenen, başrollerinde matt damon, angelina jolie, robert de niro gibi isimlerin bulunduğu, beklentileri karşılaması için dua edilen, 2006 yapımı robert de niro filmi..
yüksek beklentilerle sinemaya gidip sinema çıkışında verdiğim paraya dahi acıdığım sayılı filmlerden biri.
sıkıcı olduğu kadar da, gereksiz bir film. "kadrosu iyise, film de kalitelidir." düşüncesiyle giderseniz, büyük hayal kırıklığına uğruyorsunuz.
inanılmaz derecede sıkıcı bir film.. öyle böyle değil.. ki kolay kolay böyle kesin sınırlarla kapatılmış yorumlar yapmam.. bide 160 dakika falan.. brooooööööhh..
de niro'nun çok kısa sahnelerde tombul, dedevari, kırışıklarla dolu yaşlanmış yüzüyle görünerek, artık 'ben yavaş yavaş gidiyorum' diyen yorgun sesiyle derinden üzdüğü, "keşke hiç oynamasaymış da filmi bir kenara bırakıp uzun uzun ah ulan böyle bir fenomen nasıl ölüme yaklaşır, travis bickle'ı, jake la motta'yı böyle mi görecektik?" diye isyan ettirdiği film.

her şeye rağmen gerek konusu, gerek kadrosuyla, de niro'nun ilk yönetmenlik denemesi a bronx tale'i çok çok aşan bir iş olmuş.
matt damon ın bir saniye bile mimik ve hareketlerinin değişmediği bir yapım. 20 yaşında da aynı tip 40 yaşında da...

türkçesi "iyi çoban" anlamına gelen söz.
robert de niro'nun filmdir. fakat filmde sıkıcı çok fazla detay vardır. herşey güven üzerine kurulmuştur fakat filmde angelina jolie tam bir kaşar edasıyla oynamıştır. evlenene kadar kaşar olan bu kadın evlendikten sonra kocasına bile yaklaşmamaktadır. kocası uzaktayken bir adamla beraber olmuştur sadece, belkide o adama aşık olmuştur bilemeyiz. matt damon her filmde olduğu gibi aynı mimikler, aynı hareketler, aynı bakışlarla rol yapmıştır. bu adam yeteneklidir fakat yeteneğini kullanmamaktadır. syriana ve köstebek filmindede matt aynı mimikler ve hareketlerle oynamıştır. biraz daha farklı olabilmelidir. daha çeşitli roller yapabilir. angelina jolie filmde ikinci planda kalmıştır. oysa daha atraksiyonel bir oyunculuk performansı beklemiştim kendisinden. açıkçası izleyenleri hayal kırıklığına uğrattığını düşündüğüm filmdir. filmde heyecan yoktur. sadece uyumak için eline mısır alıp izlenesi filmdir. zaman kaybıdır.
dönemini iyi yansıtmış, kurguyu oturtamamış, uzun değil yavaş ilerleyen ve angelina jolie talihsizliğine sahne olan film.

olaylar hakkında bilgisi olanlar için, daha çekici hale gelebiliyor. genelinde ise aksiyondan uzak.

"cia" ve "god" arasındaki "the" muhabbeti de akılda kalacak türden.
rus istihbaratının gücünün ne kadar büyük olduğunun da belirtildiği cia'in kuruluş yıllarını anlatan film.
sıkıcı olması bir kenara daha akıcı işlenmiş olsaydı ne denli iyi bi senaryo olduğu anlaşılacak olan film.
izlenmeye değer eser.

takriben iki saat kırk dakika süren bu güzide film, karşı istihbarat uzmanı bir kişinin evine gönderilen bir video kaset üzerine kurulmuş bir sinema eseridir. filmin arka planında 1939'dan 1961'e uzanan, amerika'nın buhranlı bir dönemi akıyor. bu dönem ketum bir zat olan edward wilson'un hayatı etrafında örülmüş. dönem anlatılırken 61 yılından geçmişe flashback yapılır. dönem gayet tarafsız bir dille anlatılır.

filmin bir diğer güzelliği ise istihbarat hamleleri arasında duygusallığa da yer verebilmesidir. filmde çok çeşitli tatlar harmanlanıp sunulmuş. hakim hava kasvetli militarist hava fakat filmde birden fazla aşk hikayesi de var. ihanet, ihtiras, soğukkanlılık, zaaflar, kurnazlık... neticede film tek duygunun filmi değil.

--spoiler--
edward wilson (matt damon) üniversite'de okurken skull and bones isimli gizli bir topluluğa katılmasıyla, amerika derinleriyle temas fırsatı bulur. nitekim derin adam bill sullivan (robert de niro) vasıtasıyla, görev teklifi alır kabul eder. ilk görev yeri ingilterede karşı istihbarat konusunda uzman olur. savaş sonunda ise dost sovyet istihbaratındaki muadili olan ulysses ile tanışır. bu noktadan sonra sovyet-amerikan çekişmesi başladığı gibi, bu iki isim de artık dost değillerdir. filmin sonuna kadar bu iki istihbaratçının rekabet faaliyetleri amerikan tarihini oluşturur. final ise gayet duygusal ve zekice hitama erer.
--spoiler--
Bok gibi bir filmmiş.Robert de Niro hariç diğerlerinin oyunculuklarının da 5 para etmediği bir film.
şu sırada tnt'de yayınlanmakta. o kadar da sıkıcı bir film değil.
bugün bir yolcu taşıma firmasının, koltuk arkasındaki çük kadar ekrarnında türkçe dublajlı halini izlediğim film.

dublajdan mıdır, yoksa ekrandan mıdır hiç bir şey anlamadım...