bugün

Cumhuriyet döneminin başlarında devlet doğrudan sanayi ve ticarete el atmamış özel teşebbüsü destekleyerek sanayileşmeyi gerçekleştirmeye çalışmıştır. Bu maksatla Türkiye iş Bankası (1924) ve sanayi kesimine işletme kredisi vermek üzere Sanayi ve Maadin Bankası (1925) ile hükümete bir nevi danışmanlık hizmeti ifa etmek ve iktisadî yaşamı millî niteliklere kavuşturmak amacıyla Ticaret Sanayi Odaları, Ali iktisat Meclisi, istatistik Umum Müdürlüğü kuruldu. iktisat Vekaleti de bu dönemde merkezi teşkilata dahil edildi. Bu bağlamda sanayiyi desteklemek amacıyla çıkarılan Teşvik-i Sanayi Kanunu ayrı bir öneme sahiptir.
Teşvik-i Sanayi Kanunu özel sanayi teşebbüsleri ile maden işletmelerine bağışıklıklar sağlanmaktaydı. Buna göre, işletme kuracak olanlara belediye sınırları dışındaki arazinin devletçe ve parasız verilecekti. Arazi belediye sınırları içinde ise takdir olunacak bedel, 10 yılda ödenecekti. Teşebbüsler ve bunların bulundukları arazi ve müştemilatı ve sair tesisleri, müsakkafat, arazi, kazanç, maktu zam vergilerinden ve belli belediye ruhsatlarından muaf olacaklardı. Kanundan yararlanan teşebbüslerin hisse senetleri ve tahvilleri, damga resminden muaftı. Teşebbüslerin kurulması ve genişletilmesi için gerekli inşaat malzemesi, üretim için gerekli hammadde, alet ve yedek parçalar, teşebbüslere ait taşıma, yükleme boşaltma, enerji üretim ve nakil tesisleri için gerekli malzeme, yurt içinden sağlanamıyorsa, ithalde gümrük ve duhuliye vergilerinden muaftı. Teşebbüslerle ilgili malzeme, makine ve aletler, demiryolları ve denizyollarında yüzde otuz indirimli taşınacaktı. Bakanlar Kurulu, hammadde ve mamul maddelerin taşınmasında da indirimli tarife uygulayabilecekti. Teşebbüslere, Bakanlar Kurulu kararı ile ürettikleri mamul maddeler değerinin yüzde 10’u oranında prim verilebilecekti. Teşebbüsün faaliyeti için gerekliyse, tuz, ispirto ve patlayıcı maddelerde, belli bir indirim uygulanabilecekti. Devlet, özel idareler, belediyeler ve bunlara ait kurumlar ile Teşvik-i Sanayi Kanunu’ndan yararlanan teşebbüsler, yerli malları, benzeri ithal mallarından yüzde 10 pahalı da olsa tercihen kullanmak zorundaydılar.”
Ancak altyapı eksikliği, yeterli sermaye birikiminin olmaması, girişimci ve teknik eleman yetersizliği, iş gücü eksikliği gibi nedenlerle kanundan beklenenler gerçekleşmedi. Kanundan kısa bir süre sonra çıkan dünya ekonomik buhranı da başarısızlıkta rol oynamıştı.

kaynak: PROF.DR. ALi ARSLAN, YRD. DOÇ. DR. ABDURRAHMAN BOZKURT
güncel Önemli Başlıklar