bugün

öztürkçede tanrı.
göktürkçe bir sözlük olup tapılan nesneyi göstermektedir. o zamanalr insanlar güneşe aya taptığı için onları işaret eden bu sözcük, günümüzde allahı işaret edebilecek yeterliktedir
tengri> tangrı >tanrı
kelime anlamı "çeviren"miş, feleğin çarkını çeviren. türkler'le ortak kökenleri aleni olan mayalar'ın takviminin de bugün kullandığımız gregoryen takvimden daha az yanılma payına sahip olmasından yola çıkarak, -bu bilgiyi veren arkadaşın da belirttiği gibi- "acaba" diyorum, eski türkler'in dünyanın yuvarlak olduğunu anlaması, dingil vatikan'ın galileo'yu sürgüne gönderdiği dönemlerden çok daha önce olabilir mi?
(bkz: aman tengrim)
eski türkçe'de gök anlamına gelir. Gök Tanrı'sı, ya da Gök'ün yüce ruhudur tengri. mö 1500 ve daha eskiden yaşamış türklerin ve moğolların inandığı bir olgu.
günümüz türkçe'sinde, arapça ilah kökenli allah anlamında kullanılan tanrı sözcüğünün orta asya türkçesindeki kullanım biçimi.

(bkz: köktengri)

(bkz: yusuf has hacip)
(bkz: kutadgu bilig)

urartuca'daki dengir ya da dingir sözcüğü ile arasındaki ses ve yapı benzerliği dikkati çeker; sonradan tanrı biçimindeki sözcüğe dönüşmüştür.

bilimin sorularla, dinin inançla doldurduğu alanın orta asya türkçesi'ndeki adı; bilim geliştikçe sorular yanıt bulur, yanıtlar yeni sorular doğurur, alan sonsuz kalmayı sürdürür; bilim geliştikçe inanılan objeler yerden göğe çıkar, soyutlaşır, alan yine sonsuz kalır. yani kimsenin kimseyi suçlamasına gerek yoktur. söz konusu olan sadece alana farklı isimler vermektir; gerisi boşluk, gerisi rastlantı, gerisi sonsuzluk ve herkes haklı!

yani gerisi ünlü fıkradaki gibi, ondan sonrası hep kaplumbağa! denen şey.

ünlü fıkra şöyle: tanrı, uzay, sonsuzluk kavramları üzerine bir bilim adamı konferans vermektedir. ön tarafa şirin bir yaşlı bayan oturur. bir ara söz alır ve dünyanın aslında büyük bir kaplumbağanın üstünde durduğunu söyler... bilim adamı, kendinden emin bir kişinin mütevazı gülümsemesiyle yaşlı bayana sorar:
- peki, hanımefendi, kaplumbağanın ötesinde ne var?

yaşlı kadın, görmüş geçirmiş insanların kendinden emin gülümsemesiyle yanıtlar:
- sevgili profesör, beni nereye çekmek istediğinizi biliyorum ama tuzağınıza düşmem çünkü kaplumbağadan sonrası yok, sonrası hep kaplumbağa.
kuantum felsefesiyle paralellik gösteren tanrıdır. türklerin tanrısına göre her şeyin bir ruhu vardır ve bu ruh onların varoluşlarındaki özü belirler. ruh canlıdan ayrıldktan sonra başka bir bedene can olmak için ona kendini aktarır. türklerde gelecek nesillere iyi bir yarın bırakma kaygısı bu yüzdendir çünkü gelecek herkesin göreceğidir. öldükten sonra herkes başka bir bedende gelecekte sahip olacaktır.

islamın allahı ile türklerin tanrısı çokta benzerlik göstermez, türklerdeki tanri islamdaki allah gibi tasvir edilemez, türk tanrısı daha bir ruhsal varlıktır.

türklerin tanrısı kuantum felsefesindeki enerji anlayışıyla eş değerdir o da beden değiştirir ve her daim yer değiştiren sonsuz bir hıza eşdeğer enerjidir.

yani fizik kuralları dahilinde kanıtlanabilir.

edit : nah kanıtlanabilir
6. nesil bir yazar. sözlüğe hoşgelecektir inşallah.
tekerlek ile aynı kökten gelen döndüren anlamına gelen sözcük şaşırdınız dimi olsun o kadar.
doğru yazılışı tenridir.
orhun yazıtlarında yazılışı şu şekildedir.

görsel
(bkz: kök tengri)
(bkz: tanrı türk ü korusun ve yüceltsin)
tanrı kelimesinin evrimleşmeden önceki halidir efendim.
* *
çeviren, döndüren anlamına geldiği düşünülen kelime. tengerlek yani tekerlek de aynı kökten geliyor.
etimolojik sözlüğe göre kelime türkçe değil sümerce dıngır kökünden geliyor. tarihî gelişimini de şöyle izah edeyim:

dıngır> tıngır> tıngri> tengri> tengere> tangara> tangrı> tanrı
sümerce ile türkçe arasında etkileşim inanılmaz boyuttadır. tdk'dan aldığım bilgiye görede türkçe tenigri (tengri) 'den sümerceye denigri ya da o tarz bir şeyler olarak geçmiştir. henüz kanıtlanmış 258 sözcük vardır türkçecenden sümerceye. ayrıca tanrı kuantum felsefesi ile tam olarak paralellik göstermez. evet her şeyin bir ruhu vardır, bir kopuzun bile. ağaçtan yapılmıştır çünkü. ayrıca tüm ruhlar dünyada tengri'nin yarattığı hayat ağacına bağlıdır. (bkz: 5 krş ağaç simgesi) (bkz: çuvaşistan bayrağı).
günümüzde bazı zihniyetlerce söylenmesi günah olduğu iddia edilmiştir. beni cidden bu dereceye geldik mi korkusuna sürüklemiştir. ön türkçe bir sözcüktür. gök ve yaratıcı anlamlarına göktürkçe'de gelmektedir. örneğin

tengride teg tengri bolmış türük bilge kagan. "gökte tanrı gibi olmuş türk bilge kağan". göğün yaratıcısı ve düzenleyicisi tanrıdır. yeryüzünün ise tanrı'nın verdiği kutla türkler yönetmektedir. o yüzden yolluğ tigin'e böyle bir şey yazdırılmıştır. Çalap'ta kulanılır yerine.
Eski dönemde orta asya bozkırlarında atalamızın, türklerin yaradana hitaben kullandığı isimdir. Bir çok toplum puta taparken, benim atalarım göklere yani yüce allaha tapıyordu.
genel kanının aksine türklerin tek tanrısı değil tanrı kralıdır. hatta bazı yerlerde ülgene dönüşebilir ama tek değildir genel kanıda dokuz kızı dokuz oğlu vardır denebilir.
türklerde tanrıların kralı olmasına imkan yoktur. çünkü türklerde kral diye bişey yoktur.
esenlik versin.
Türkçe tanrı, arapça allah demektir. Ama allah aynı manaya gelsede daha karmaşıktır birden fazla olamayacak olan tek tanrı demektir.
göktürkçe: gök, tanrı, göktanrı, ilah, allah, dengeyi sağlayan. göktürk kitabelerinde ilk çözülen sözcüktür. ardından diğer sözcükler çözülebilmiştir.

örnek: Türk Tengrisi ıduk yiri subı anca itmiş erinç. Türk budun yok bolmazun tiyin budun bolçun tiyin karigım iltiriş kağanığ ögüm ilbilge Katunuğ tengri töpüsinde tutup yügerü kötürti erinç.

günümüz türkçesi: Türk Tanrısı, mukaddes yeri, suyu öyle tanzim etmiştir. Türk milleti yok olmasın diye, millet olsun diye, babam iltiriş kağanı, annem ilbilge Hatunu göğün tepesinden tutup yukarı kaldırmıştır.