bugün

radikal gazetesinde ramize erer'in çizdiği karikatür.
coderlos de laclos adlı yazarın romanından sinemaya uyarlanan, yönetmenliğini Stephan Frears'ın yaptığı, son derece görkemli, duygu ve entrika dolu bir aşk filmi. Oyunculukların tavana vurduğu bu filmde Glenn Close ve John Malkovich baştan sona döktürmektedirler. iki aşk ve iki gerçek arasında sıkışmış bir adamı canlandıran John Malkovich, göründüğü, alıştığı ve derinlerde gömülü duran "olduğu" kişi arasında gider gelir. Bu iki birbirine karşıt kimliği de birbirinin tersi iki kadına duyduğu aşkla gittikçe belirginleşerek şiddetli bir çatışmaya dönüşür. Sadelik ve aşkın temsilcisi Michelle Pfeiffer ( madame de tourvel) bir yanda. güç, zeka, acımasızlık ve baştan çıkarıcılığın temsilcisi glenn close (Marqis de mertouil) diğer yanda. olayların sarpasarması, insanların zıvanadan çıkması ve sarsıcı bir finalle 50 kere seyredilse de hala izleyene bir şeyler katabilen ve düşündüren film. *
(bkz: Dangerous Liaisons)
maximum zevk veren ilişkiler olması baya ironiktir.
Harbiye muhsin ertuğrul sahne'sinde levent üzümcü, tomris incer, şebnem köstem, esra ronabar, selin işcan'ın oynadığı oyunda aynalar kullanılarak hayatın görüneni ve görünmeyeni anlatılmış. bu büyük farklara konu olan insan ilişkileri ve aşk...
ve kötü kadın şöyle der: " aşk insanın kullanabileceği bir şeydir, kuma saplanır gibi saplanıp kalması için değil, hatırlamıyor musunuz?"
elimde değil...

tavsiye olunur!
ilk beş dakikasına kadar daha önce 4 bölümlük tv dizisi ile John Malkovich'li filmini izlediğim "dangerous liaisons" ı izlediğimin veya izleyeceğimin farkında olmadan izlemeye gittiğim oyundur.Daha önce Rupert Everett ile John Malkovich'ten izlediğim Valmont karakterini Levent Üzümcü'nün performansıyla görmek, Selin işcan'ın Madame de Tourvel rolüyle Michelle Pfeiffer ve Nastassja Kinski'den aşağı kalmadığına şahit olmak çok güzel bir deneyimdi.Ayrıca The Cabaret'den sonra yine bu denli uç noktalarda gezinen bir oyunun şehir tiyatrolarında sahnelenebildiğini görmek de manidardı doğrusu.
çok başarılı olmayan oyun. oyundaki ayna fikri güzel ama yönetmen pek bir şey yapamamış gibi. oyunculuklar güzel ama çok daha iyi olabilir, biraz fazla abartılmış her şey.
oyuncuların mükemmel oynadığı tiyatro oyunu...
başrolde levent üzümcünün oynadığı fransız dönemine ait bu eser büyük, sahnede dönen aynalarla birçok olay canlandırılmış, o döneme ait kıyafetler göz zevki yaşatırken ön planda olan sevişme sahnesiyle izleyenleri bir diğer sahneye merakını uyandırmıştır. güzel bir oyun gidilesi tiyatro oyunlarından biri şuanda muhsin ertuğrul sahnesinde perdelenmektedir...
uzun zamandır gitmek istediğim geçen hafta şans eseri denk getirebildiğim ve gidip hayran kaldığım güzelim tiyatro eseri. bu arada şunu da belirtmek gerekir ki sadece levent üzümcü değil diğer oyuncuların performansları da gayet iyiydi ki oyunun yıldızı sahnedeki aynalardı. oyunu izlerken sıkılır gibi olsanız da o aynalar tam zamanında devreye giriyor ve bir anda sizi oyunun içine alıyor. hani eğer tiyatroya biraz bile ilginiz varsa ben tavsiye ederim gidin izleyin.
okudukça konusunu anlamadığım , cezayirli bir yazarın romanının adı.
Bazı ilişkiler tehlikeli ve baştan çıkarıcı! Tıpkı erimiş çikolatayla karıştırılmış kan gibi.
http://tehlikeliiliskiler.blogspot.com/

yıllarııııın blogcusu. anmadan olmazdı.