bugün

kusursuzluk efsanesi başlığıyla incelediğim tanrısal ebeveynler, kitapta ayrı bir toksik ebeveyn başlığı olarak alınmamıştır zira kusursuzluk sanrısı tüm toksik ebeveynlerin ortak noktasıdır. bu ebeveyn türünü incelemeye, kitapta da yer alan şu efsaneyle başlamak istiyorum zira toksik anne-babaları en iyi şekilde tanımlayabilecek efsane budur :

''antik yunanlıların ciddi bir problemi vardı. tanrılar olympos dağı' nın zirvesindeki semavi mekanlarından onları gözetliyor ve yunanlıların her yaptıklarını yargılıyorlardı. hoşnut olmadıkları davranışlar gözlemlediklerinde de insanları hızlıca cezalandırıyorlardı. merhametli ya da adaletli olma zorunlulukları yoktu. haklı olmaları bile gerekmiyordu. hatta düpedüz mantıksızca bile davranabiliyorlardı. akıllarına esince bir insanı sadece bir yankıya dönüştürebiliyor, bir başkasını da sonsuza dek yukarı kaya parçaları taşımaya mahkum edebiliyorlardı. tanrılarının ne zaman ne tür ceza vereceğini bilmemek, antik yunanlılar arasında korku ve şaşkınlığa yol açıyordu. ''

hayata gözlerimizi açtığımız ilk anda ebeveynlerimizle tanışırız. belirli bir yaşa dek onların doğrularıyla izole bir şekilde büyümek, onları başkalarıyla kıyaslamamızın önünde bir engeldir ve bu engel, anne babalarımızın mükemmel varlıklar olduğu yönünde bir delildir bizim için. kendi bağımsızlığımızı göstermeye başladığımız psikoseksüel gelişim dönemlerinde ve bu bağımsızlık ihtiyacının zirveye ulaştığı ergenlik döneminde ebeveyn tutumlarını sorgulamaya başlarız ve bu varoluş mücadelesinin desteklenmesini isteriz. bu dönemlerde dengeli bir ailede sorunlar duygusal gelişimin bir parçası olarak kabul edilip çözüme ulaşır. fakat toksik ebeveynli ailelerde durum bu değildir, bu anne-babalar, isyankarlığı ve küçük fikir ayrılıklarını dahi kişisel bir saldırı ve tehdit olarak görürler. çocuklarını kendilerine bağımlı kılarak bir savunma mekanizması oluşturur, fark etmeden gelişimlerine zarar verir ve bunu '' iyiliğini düşünüyorum '' diye mantığa bürüme yoluyla dikte ederler.

bugün de, anne-babanın otoritesinin sorgulanamaz olduğu yönünde bir inanç vardır. onlarla tartışmamız, tavırlarını sorgulamamız yahut onlara karşı çıkmamız mümkün değildir. bu düşünce, dini öğütlerle de pekiştirilir. islamda ve diğer tüm dinlerde yer alan ibareler, anne-babalarımızı saygın bir konuma getirmiştir.

bu noktada şunu sormak yerindedir : aile kavramı her koşulda kutsal mıdır ? ailesi tarafından cinsel istismara uğrayan bir çocuk için aile kutsal mıdır ? ailesinden sürekli dayak yiyen bir çocuk için aile kutsal mıdır ? değildir. ben bunu da bir tabu olarak değerlendiriyorum, bana kalırsa bu tamamen aileye atfedilen bir kutsallık tabusudur fakat gerçeğin bu olmadığı aşikar.

burada iki bilişsel çarpıtma ön plana çıkar :

1. ben kötüyüm, annem ve babam iyi.
2. ben zayıfım, annem ve babam güçlü.

bu çocuklar, tanrılarını memnun etmenin bedelini, onların tüm zararlı davranışlarından kendilerini mesul tutarak ödeyeceklerdir. öyle ki, ailesini tanrısı olarak gören bir çocuk, ailesinden gelen her türlü istismarın kendisinden kaynaklandığını düşünecek ve yaşadıklarını kabullenme yoluna gidecektir. inkar, en ilkel ve en güçlü savunma mekanizması olarak, bize yaptıklarını unutup ebeveynlerimizi birer abide gibi ayakta tutmamıza yardımcı olur. aynı şekilde, yalnız çocuk değil, ebeveynler de inkar yoluyla çocuklarına yaptıklarını göz ardı ettirmeye ve bu yolla özgüvenlerini bastırmaya çalışır. inkar ne denli yatıştırıcı ve mükemmeliyet sanrısından kurtulmak ne denli zor olsa da, kişi bundan kurtulmadığı müddetçe yaşamındaki tüm olumsuzluklar için kendisini suçlamaya devam edecektir.

bu anne babaların ölmesi dahi bir çare değildir, öyle ki, hayatta olan ebeveynlerin verdiği zararı kabul etmek ne kadar zorsa, ölen bir anne-babayı suçlamak daha da zordur. ölmüş anne-babalar otomatik olarak tanrısallaşır. gelişim çağında öz saygısı yerle bir edilen çocuk, yetişkin yaşamında da, bir sonraki şimşeği bekleyen korku dolu ve çaresiz çocuğu yanında taşıyacaktır.

toksik anne-babalarınızı dünyaya indirdiğinizde, onlara gerçekçi gözlerle bakmaya cesaret edebildiğinizde, aranızdaki ilişkinin güç dağılımını da dengelemeye başlamış olacaksınız.