bugün

özellikle 2000'li yılların ortalarına kadar okullarımızda yaşanan, öğrencilerin en büyük kabusu.

sert tavırlı öğretmen sınıfa girip de o kırmızı kaplı defterini çıkarınca insanın salıncakta sallanırken gerçekleşen iç boşalması ve kalp atışlarının hızlanması gibi yan etkileri gözle görülür boyuta gelirdi. tabi bazı öğretmenler bu sözlü verme işini zevkini çıkara çıkara yapadır ki bu öğretmenin sakinliği öğrenciyi daha da tedirgin ederdi. hele öğretmen soruları bilemeyenlere çeşitli hakaretler ediyorsa o 40 dakika bitmek bilmez adeta yıl olurdu.

sınıf listesinden rastgele seçimlerde teneffüs zilinin çalması, sevgiliye vuslat vakti gibi beklenir; tahtadaki öğrencinin gerilimi gözlerle paylaşılırdı. hele ki tam sıra sana gelecekken zil çalarsa sevinçten gidip o çan zili öpebilirdin.

şimdilerde sözlü notu için öğrenciyi tahtaya çıkarma geleneği kalmadı ki çok da isabet olmuştur. sözlü notları net ortamında verilmek de ve boşu boşuna genç bünyeler gerilmemektedir. ama belli bir neslin şuan erken boşalma sorunu vasa bundaki en büyük pay o sınıftaki gerim gerim gerilim içindeki stresli havadır.
Sene 2012 Bir kış günü karneye yakın bir vakit

-Soruyu bilemedin , otur 20.
-Verirsen ver hoca, zaten okul puanının önemi azaldı .....
sınıfta gürültü yükseldiğinde alman hocamızın gözümüzün içine sert sert bakıp kağıda bir şeyler karalamasından oluşan gerilimdir. daha sonra kağıda "baklava schmeckt gut"* yazdığını açıklamıştı da rahatlamıştık.