bugün

bu durum, belki de disiplinli ve yaptığı her işi ciddiyetle ve layığı ile yapmaya çalışan bazı kişilerden kaynaklıdır, kim bilir.

koca internet aleminde tabii ki bilgiye ulaşılabilecek sınırsızlık var, ama şu da var ki bazı durumlarda bilgiyle birlikte, insanlara, yorum ve bakış açısı da gerekmektedir. bu gibi durumlarda, -benimle birlikte pek çok kişi tarafından da- sözlük ortamlarının kullanıldığından eminim.

son olarak da, eğer ki bilgiden ziyade sadece eğlenmek amaçlı bir platform oluşturma niyetiyle hareket edilmiş ise geçmişte, keşke burasının adı "sözlük" konmasaydı da bizler de boş umutlara yelken açıp, sonra okyanusun ortasında rüzgarsız bırakılmasaydık.
(bkz: sözlüğün amacını anlamak)
hayatta hiçbir amacı olmayan bünyelerin -belki de farkında olmayarak- içine düştüğü hezeyan durumudur. mevzubahis bünyeler truth hurts, imagination fucks tadında dünyaya döndürülmeli, en yakın milletvekili bakan vs. kanalıyla hökümette işe girmeleri sağlanarak topluma faydalı birer fert olarak geri dönüşümlerinin sağlanmaları gerekir.
bir tarz ve duruş meselesidir. hayata bakış, yoğurdu yiyişle ilgilidir. ve pek tabiidir ki kişiden kişiye farklılık gösterir. benim için, sözlüğe sosyalleşmek, hadi birbirimizi yemeyelim, hatun kaldırmak için gelenle, siyasi görüşlerini dile getirmek için gelen, ya da fb mi daha büyük gs mi muhabbeti yapmak için gelenle, frankfurt okulu hakkındaki bilgilerini paylaşmak için gelen arasında temelde bir fark yoktur. herkes hayata kendi penceresinden bakar; sözlüğe de öyle elbette.

asıl konu yazarların sözlüğü ne kadar ciddiye aldığı ya da almadığı değil, sözlüğe ne kattıklarıdır. ya da ne kaybettirdikleri diyelim.

bu noktada grand ekinoks'a katılmadan edemeyeceğim. elma başlığının altına, yeşili ve kırmızı olan bir meyve; kel başlığının altına saçları olmayan, türünden herkesin aklına gelebilen, hem de internette bir sürü alternatifi olan bilgiler yazarsak sözlük iddia edildiği gibi "bir bilgi kaynağı" olmamakla kalmaz, aynı zamanda son derece sıkıcı bir mecra halini alır. yeri gelmişken söylemek zorundayım, başlığının altına methiyeler düzülen asiti kaçmış kola'nın, sözlüğe bir yığın sıkıcı ve gereksiz entry girerek aslında sözlüğe zarar verdiğinin pek farkında olan yok ne yazık ki.

insanlar elmanın kırmızı ya da yeşil olabileceğini zaten biliyor, bilmese bile bunu ona söyleyebilecek bir sürü site internette cirit atıyor. sözlük için esas önemli olan kutsal bilgi sunmak değil alternatif bilgi sunmaktır, yani alternatif bir bakışa sahip olmak. uludağ sözlüğün soyunması gereken misyon budur. ekşi sözlük bunu yapabildiği için başarılı oldu. gerçi onların sunduğu alternatif de artık klişeleşmeye ve kendini tekrar etmeye başladı.
şairin dediği gibi:
artık yeni şeyler söylemek lazım.
"şu yazar bana şunu dedi", "duydun mu şu yazar, şöyle düşünüyormuş", "oğlum yemeyip, içmeyip şu yazara iyi bir ayar vermeliyiz" tarzındaki cümlelerle gerçek hayatla hiçbir bağlantısı ve alakası olmayan sözlük olayını abartıp, sözlüğü gerçek hayata dahil etme girişimleri kapsamında gelişen olaylar bütünü.
(bkz: bunu alan bunu da aldı)
(bkz: hayat)
(bkz: yazarin kendisini fazla ciddiye almasi)
- ne iş yaparsın.

+ yazarım.

- ne yazarsın. işte hedelegüdele.

+yaz kızım boşta gezer.
amaç sadece eğlenmektir. birazda insanlara eğlendirici şekilde bilgi sunmak. ya yazılan entryleri kıskanıp ben neden bu şekilde yazamıyorum diye hırs yaparak saçma ayar vermeye kalkan insanlar yada gerçekten kötü niyetli insanlardır. halbuki neden bunca hırs bunca hakaret. gül eğlen geç. bilgi alıyorsan ne mutlu, alamıyorsanda nazik dille uyar.
sıcak aile ortamından faydalanıp, sözlüğün içine etmekten, bok etmekten yeğdir... *
(bkz: tandoğan alti ya katiliyorum mitingi)
sözlüğü o kadar ciddiye alanlar varki birinin sözde ayar vermesiyle diğerleri de hemen atlar. saçmalarlar. vay kardeşime laf mı attın sen diye...
birde kendisini sözlük formatçıbaşısı görenler var ulan sanane. sen yaptığın geyikleri anlatırken noluyor burda. ne format kalıyor ne birşey. daha duyarlı olalım ve daha da akıllı. komik duruma düşüyorsunuz.
(bkz: kendini victor hugo sanmak)
(bkz: kendini goethe sanmak)*
(bkz: kendini lord byron sanmak)
(bkz: sözlük toplumun aynasıdır)*
(bkz: sozluk olayini fazla ciddiye almak)
sözlükte sokacak bir delik olduğunu sanan kişinin eylemidir. yazıktır, ekmek ve su verin sevaptır...
(bkz: sözlüğe yazarken hem öğrenmek hem eğlenmek)
işin iyice b.kunu çıkartıp burdan husumet yapanların da olduğunu var sayarsak, ciddi anlamda doğru bir iddiadır.
araç değil amaç olarak görme yanılgısı.
fazla değil aşırı ciddiye alanlar var. hatta yaşamları sözlük üzerine endekslenmiş olanlar da var. adam çaylak oluyor nerdeyse ağlayacak, birisi ayar veriyor monitörü falan yumrukluyor. yani hayatını çürük bir iki metre kabloya bağlayan tipler bunlar.
(bkz: bir hastalik olarak sozluk)*
sözlük yazarı olup kendini türkiye'nin en çok satan gazetesinde köşeyazarı sananlar için iyi bir başlık. ne var lan işte senden 4000 tane daha var burda. ne o havalar afralar tafralar sürekli ayar vermeye çalışmalar.
salaklıktır..
* entryleri fazla ciddiye almaktan da daha büyük bir yanlıştır.
uzun sürmeyecek bir tavırdır.