bugün

her zaman olmasa da genelde doğru olan bir önermedir. söylenecek söz bulunamaz, ya da söylenecek o kadar söz vardır ki seçilemez hangisinin söyleneceği.
"beni sevmiyorsun di mi?" sorusu en güzel örneklerinden birisidir. "sevmiyorum" denilemez, "seviyorum" da değildir cevap ki bu soru sorulmuştur. süslü kelimelerle edebiyat parçalamakla uğraşacak takat kalmamıştır ya da gereksiz gelmektedir, soruyu soranın ikna edilemeyeği biliniyorsa. en güzeli susulur, cevap verilmez; mesaj alınmıştır.
susmayı tercih edenlerin olayı kabullendiğini gösteren kesinlik.
susmak da bir çeşit tepkidir
söz gümüş ise sukut altındır önermesinin karşısında zayıf bir iddadır.
(bkz: senin eşeğin kancık olsun)
(bkz: cahile karşı en büyük silah susmaktır)
bazen susmak en iyi cevaptır. kabullenmek degil karşındakini kaale almadıgı göstermek de olabilir...
cokca zaman sukut ikrardan gelir.. dogrudur.. *
susmanın kabullenmek olduğunu öneren bir önermedir*. tabi ki susmanın da başka anlamlara geldiği görülmüştür, ayrı bir başlık konusudur. misal beşiktaşk hem ölümdür, hem yaşam. ikisi de farklı başlık konularıdır.
(bkz: siyah beyaz ölüm yaşam)
(bkz: suçlu olaN bağırır)
bazen de icinde bulunulan durumu hicbir seyin degistiremeyecegini bilerek kabullenme ve bu nedenle sessiz kalma durumudur. soylenecek cok sey vardir oysa, bogazda dugumlenen...sezen aksu nun soyledigi gibi bir parcasinda, "seneler alip gitmis ne var ne yoksa her seyi"...sen susarsin, karsi taraf susar, gozler konusur sadece. bilinir ki agizdan cikacak her soz gereksizdir, senden bagimsiz akip giden zaman imkansizlastirmis artik her seyi, yollar ayri ayri cizilmistir...yasananlarin hatrina birkac duygu kirintisi kalmistir sadece asla sozle ifade edilmeye cesaret edilemeyen, bakislar guclerinin yettigince konusmaya calisir caresizce, yetmez..."gordugume sevindim" diyebilirsin belki beceriksizce, kendi sesine yabancilasarak...susarsin, kabullenirsin ve yoluna devam edersin, "zaman" denen kavramin gucune bir kez inanarak, hayatın akışına teslim olmanın verdiği garip bir iç huzuruyla...
(bkz: yillar sonra)
sessizlik ve tepkisizlik verilecek en iyi cevaptır çoğu zaman.
çok doğru bir kanıdır. zira insan cevap verebileceği hiçbir söz veya konu hakkında sessiz kalmak istemez. eylem amaçlı olabilir o ayrı...
karşınızdaki insan mal ise onu daha fazla muhatap alıpta konuşmaya çalışmak sinir yormaktan başka bir işe yaramaz.
neden umrunuzda olmayan birisinin sizin hakkınızdaki düşüncelerine önem veresiniz ki ?
sessiz kalın , birakın "korktu,kaçtı" desin.
önemli olan sizin sinirleriniz,o acizin düşünceleri değil...
doğru bulmadığım bir önerme.
lan bi *iktir git! diyerekten kafa göz yarmaktansa daha çok tercih edilen ama aslında haksız olup laf ebeliği ile kafanı şişiren zat-ı muhteremin daha çok sinirlenip sana saldıraraktan kafasını gözünü kırılmasından kurtulamıyacak olan kişilerin savunucusu olduğu söylemdir.
(bkz: susmak mikine takmamaktır)
(bkz: herkesin bildiği kendine)
susmak, bir çeşit tepkidir. Karşınızdakine zarar vermemek amaçlı susarsınız. Ya da onu yapmış olduğu davranıştan dolayı susarak cezalandırırsınız...
ne kadar anlatırsan anlat anlamayacak olan bir insana karşı konuşmaktansa susmak çok daha iyi bir tepkidir ve haksızlığı kabulleniş değilde anlatmakla karşındakini adam edemeyeceğini içten içe kabullenmektir.
bazen anlatmak her şeyi baştan yaşamak kadar yorar insanı. o zaman susmak daha akıllıca gelir.
(bkz: zımni kabul)
susmak her zaman kabullenmek değildir. bazan binlerce kelimeye bedeldir. ikili ilişkilerde en büyük terör susmaktır. pasif terördür.
(bkz: bazen susmak çok şey anlatır)
(bkz: kusmak kabullenememektir) *
Anlayana, en güzel cevaptır!!!
(bkz: çok konuşup kusacağıma susarım)
içinde o kadar çok şey birikmiştir ki, konuşmaya yeltensen, ne desem de bana baksa, benle ilgilense... ilgileniyor ama, nasıl daha ileriye taşısam, ben ona karşı; sınır ötesinden duygular besliyorum, ama ya haddimi aşıyorsam... ulan ne haddi, bu işin haddi olmaz, sen bence doğru anı bul ve söyle... ama ya hayır derse... desin ulan ne fark eder, sonu ölüm mü ki bu kadar tırsıyorsun... tamam yaa, diyeceğim artık... ama ya sevgilisi varsa... olsun be, en fazla kibarca reddeder... ama ben sevgili olalım istiyorum, boşver abi, ben açılmayayım en iyisi... ya ne salak adamsın be koçum sen, ortada fol yok yumurta yok git konuş be adam!!... konuşayım değil mi, ama ya arkadaş kalalım derse, ben arkadaş kalamam ki onunla bir daha... kalma anasını satayım, sana arkadaş mı yok, olmadı mı, salla gitsin... olmaz ki sallamak, ayıptır, boşver abi gerçekten, ben yapmayacağım... ya senle iş yapanın ben... ya da dur be abi, belki de haklısın, dünyamı yıkmaya değer mi, söylerim gider, evet der, hayır der, ne fark eder... hah şöyle koçum benim, yürü, tutan olursa ben döverim...
her şey hazırdır, gidersin yanına, seslenirsin, döner o arkasını... birden salak gibi kalırsın, o da sana bakar, karşılıklı suskun kalırsınız:

dışses: eh be salağım benim, bırakıyorum abi ben bu işi, ben senin taa....

işte böyle bir durumdur bu meret ey dostlar, hala yaşanmaktadır bu saçma duygu....
darısı başka sefere artık, siz öyle olmayın...

(bkz: şizofren)
susmak değişik durumlarda değişik anlamlar içerdiğinden, aşırı genel bir tanımlamadır.
susmak, insanın sakin kalıp sataşmaların kavgaya dönmesine izin vermemesini sağlamak ya da aksine, olay çıkarmayıp basitleşmemek ve tepkisizce bir şeyi elde etmek için uğraşmak için kullanılabilir.