bugün

Size öyle bir vatan aldım ki ebediyyen sizin olacaktır. (Sultan alparslan) malazgirt zaferimiz kutlu ola.
(bkz: alp arslan)
malazgirt savaşı'ndan sonra yerli halkı himaye eden komutan. Kendisine minnet duyan pek çok rum ve ermeni, bu nedenle evlatlarına alparslan adını vermekte sakınca görmemiştir.
1071 yılında malazgirt savaşıyla bu toprakları bize armağan etmiş,ebediyyen bizim olacağını söylemiş,Bizans imparatoru Romen diyojen'i hezimete uğratmış büyük Türk lideri.
sultan alparslan 27 bin askeriyle bizans topraklarında ilerlerken, keşfe gönderdiği subaylardan biri huzuruna gelip telaşla;

300bin kişilik düşman ordusu bize çok yaklaştı, demiş.

alparslan, hiç önemsemeyerek şöyle karşılık vermiş;

-biz de onlara çok yaklaştık.

şanlı komutan..
300 bin kisilik ordu degildir karsilastigi bir kere mantik hesabi osmanli en guclu zamaninda 150 bin kisilik orduya sahiptir. O bahsettigin zamanda dunya nufusu bizansin nufusu bizansin gucu bir dusun bakalim 300 bin cikacak mi?
Guldurmeyin. O eski kaynaklarda yazanlar biraz abartmadir.

Malazgirtte 600 bin kisinin savastigini soyleyen kayit var oha.
Benim doğru bildiğim, 140 bin civarı bizans, 60 ila 70 bin arası kuvvet de büyük selçuklu devleti kuvvetleridir.

Net değildir ama 2 katı civarı bir orduya karşı kazanılmıştır.

Savaş nasıl yapılır, denklik esası nedir, savaş sahasının haritalanması, pusu, vurkaç. Bunları biraz bilmek gerekir. Ayrıca turan taktigi için 1 e 10 denklik esası olmaz. La bunlar savunma, taarruz filan da görmemiştir ki neyse araştırın, ogrenin bayım.

Sultan Alparslan değerli bir komutan ve değerli bir sultandır.
oğuzların üçoklar kolundan kınık boyuna mensubum. sultan alparslan'ın torunuyum.
Bize öyle bir vatan bıraktı ki ebediyen bizim olacak. Evet.
Size öyle bir vatan aldım ki; ebediyyen sizin olacaktır. Demiştir.
Selam olsun sultan Alparslan. Ebediyen bizim olacaktır, kanımızın son damlasına kadar mücadelemizi sürdüreceğiz.
Alparslan, Selçuklu Devleti hükümdarı, Türk milletinin en büyük kahramanlarından Selçuklu Devletinin kurulmasında önemli rolü olan Horasan valisi Çağrı Beyin oğludur. 1029 yılında doğduğu tahmin edilmektedir. 1040 Dandanakan Savaşı sonrasında Çağrı Bey'e, Merv ve çevresinin yönetimi verilmişti. Alparslan gençliği boyunca babasıyla beraber bu bölgedeki mücadelelere katıldı ve 1050'li yıllara doğru babasının yaşlanması üzerine tamamen onun yerini almıştır. Çağrı Bey 1059 yılında vefat etmiştir. Tuğrul Bey bunun üzerine yeğeni Alparslan'ı, kendi emirlerinden dışarı çıkmayacak şekilde Çağrı Bey'in makamına getirmiştir. Alparslan amcasına saygıda kusur etmemiştir.

iyi bir tahsil gördü, sayısız zafer kazanarak mertliği ve iyi kumandanlığı ile ün saldı. Amcası Tuğrul Bey, 1063’te öldüğü zaman vasiyeti üzerine Selçuklu tahtına Alparslan’ın ağabeyi Süleyman getirildi fakat Türk beyleri buna itirazda bulundular ve Alp Arslan’ı hükümdar olarak tanıdılar.

Alparslan 1064’te büyük bir törenle tahta çıktı. Amcasının vezirliğini yapan ve Süleyman’ın tahta çıkmasını isteyen Amidülmülk Kündiri’yi azledip, büyük bir devlet adamı olarak tarihe adı geçen Nizamülmülk’ü vezir tayin etti. Başına buyruk beylerle mücadeleye girişen Alparslan, hepsini bir bayrak altına toplamayı başardı. Böylelikle Selçuklu Devleti kuvvetlenmiş oldu.

1064 yılının sonuna doğru Alparslan, Bizans imparatorluğu’nun üzerine yürüdü. Gürcistan’ı zaptetti. isyan eden kardeşi Kavurd’u itaate zorladı. Alparslan’ın beyleri, Anadolu’da akınlar yapıp sayısız zafer kazandılar. Selçuklu, devlet teşkilâtı, kuvvetli ordusu ve mükemmel idaresiyle Orta Asya kendilerini emniyette görmeyen ve ekonomik sıkıntı içinde bocalayan Türk toplulukları için sığınılacak kapı oldu. Bu sebeple dönmemek üzere Selçuklu topraklarına akan oğuz ağırlıklı Türk boyları, kimi Selçuklu şehzadelerinin hizmetine girerek fetihlere katılırken kimi de kendi beylerinin emrinde, yeni yurtlar edinmek için savaştı. Selçuklu ülkesinin hemen her tarafına XI. yüzyılın başlarından beri aralıksız süregelen göçler yer yer sosyal rahatsızlıklara da neden oldu. Bu sorun konargöçer Türkler’in hayat şartlarına uygun, Orta Asya’ya benzeyen ve hayvan yetiştirmeye elverişli Anadolu’nun fethini zorunlu kıldı.

Hıristiyanların elinde bulunan Anadolu’nun fethedilmesi hususunda kararlı olan Selçuklu devlet adamları, Türkler’i Bizans sınırlarına sevketmeyi devletin resmî iskân siyaseti olarak gördü. Fakat Anadolu’ya ulaşmak için Urmiye gölü yöresinden Tiflis’in kuzeyine kadar uzanan yerlerde Bizans’a bağlı ileri karakol vazifesi gören küçük prensliklerin ortadan kaldırılması gerekiyordu. Sultan Alparslan, 1068 yılı başlarında ikinci Kafkasya seferine çıktı. Amacı Azerbaycan’ı tamamen Selçuklular’a bağlamaktı. Bu seferde Tiflis dahil Azerbaycan şehirleri fethedildi.

Anadolu’nun ellerinden gittiğini gören Bizans, imparatoriçe ile evlenerek tahta geçen Romen Diyojen’i kurtarıcı olarak gördü. Romen Diyojen, 1068 baharında çoğunluğu ücretli askerlerden oluşan bir ordu ile Anadolu seferine çıktı. Romen Diyojen, Orta Anadolu üzerinden güneye inip Suriye yolunda stratejik değeri olan Menbiç Kalesini fethederek geri döndü. Ardından yapılan iki sefere rağmen netice alınamadı. Bunun üzerine Diyojen, Türk meselesini kökünden halletmek üzere büyük bir orduyla sadece Anadolu’yu akıncılardan temizlemek değil, iran içlerine yürüyerek Selçuklu başkentini de zaptetmek amacıyla 13 Mart 1071 günü dördüncü seferine çıktı. Sultan Alparslan, bu sırada Suriye’de Fâtımîler ile mücadele ediyordu.

Malazgirt'e Doğru

Sultan Alparslan, Suriye’de iken gelen Bizans elçisi, imparatorun Malazgirt ve Ahlat’a karşılık, Menbiç’i Selçuklulara bırakmak istediğini bildirdi. Teklifi kabul etmeyen Sultan Alparslan, büyük bir Bizans ordusunun geldiği istihbaratı üzerine, ordusunun bir bölümünü Şam’ı fethetmek üzere Suriye’de bırakarak Musul’a geçti. Burada Selçuklu ordusunun yaşlı ve yorgun askerleri terhis edilip yerlerine zinde kuvvetler alındı ve çeşitli savaş hazırlıkları yapıldı.

Sultan Alparslan'ın Malazgirt Konuşması

Alparslan, 1071’de Malazgirt Meydan Muharebesi’ne girmeden evvel bembeyaz elbiseler giydi ve “Bu benim kefenimdir!” dedi. Yâni kendini cihan şöhretine değil, hâlis bir îman vecdiyle şehîtliğe hazırladı. Askerine, harbe girmeden önce şu veciz hitâbede bulundu:

“Ya muzaffer olur gâyeme ulaşırım; ya da şehît olarak cennete giderim. Sizlerden beni tâkip etmeyi tercih edenler, tâkip etsin. Ayrılmayı tercîh edenler, gitsinler! Burada emreden sultan ve emredilen asker yoktur. Zîrâ bugün ben de sizlerden biriyim. Sizlerle birlikte savaşan bir gâzîyim. Beni tâkip edenler ve nefislerini yüce Allâh’a adayarak şehît olanlar, cennete; sağ kalanlar gâzîliğe kavuşacaktır. Ayrılanları ise, âhirette ateş, dünyâda da rezillik beklemektedir.”

Sultan Alparslan’ın bu ihlâsına mukâbil Cenâb-ı Hak ona, kendi ordusundan beş misli daha kalabalık bir orduya sâhip olan Romen Diyojen karşısında zafer nasîp etti. 26 Ağustos 1071 Cuma günü Malazgirt ovasında yapılan meydan savaşında Selçukluların kazandığı büyük zafer Türklere Anadolu kapılarını açarak dünya tarihinine tesir etti.

Şair Ömer Öztürkmen Malazgirt Zaferini şu dizelerle özetlemiştir:

"Bir cuma günü sabaha karşı
Malazgirt'te ellidörtbin er,
Bestelediler en güzel marşı
Allah-u Ekber, Allah-u Ekber...."

Sultan Alparslan'ın Türkistan Seferi

200 bin kişilik ordusuyla Türkistan seferine çıktı. Bu seferin sebebi Selçuklu Devleti’ni tehdit eden Karahanlılar’ı tamamen ortadan kaldırmaktı.

Sultan Alparslan'ın Ölümü

Sultan Alparslan, Karahanlı topraklarında bir süre kuşatmaya direndikten sonra teslim olarak huzura kabulünü isteyen Barzam Kalesi kumandanı Yûsuf Hârizmî (Barzemî) tarafından, çizmesine sakladığı küçük bir hançerle vurularak ağır şekilde yaralandı, dört gün sonra da 24 Kasım 1072’de şehit oldu.

Batı Türklerinin atası kabul edilen Alparslan, büyük tarihi zaferlerinin yanısıra, medreseler kurmak, ilim adamlarına ve talebelere vakıf geliri ile maaşlar tahsis etmek, imar ve sulama tesisleri yapılması suretiyle de hizmetler yaptımıştır. imam-ı a’zam’ın türbesini, Harezm Camii’ni ve Şadyah kalesi gibi pek çok eser inşa ettirdi. Zamanında; imam-ı Gazali, imam-ül-Haremeyn Cüveyni, Ebu ishak eş-Şirazi, Abdülkerim Kuşeyri, imam-ı Serahsi gibi büyük alimler yetişmiştir.

"savaşı seviyorum çünkü sonunda zafer var."

"Bid'at (sapkınlık) nedir bilmeyiz. Bu sebepledir ki Allah-ü Tealâ biz Türkleri aziz kıldı."

"size öyle bir vatan aldım ki; ebediyyen sizin olacaktır."

Mekanın cennet olsun, ulu Türk kağanı.
Romen diyojen'e karşı yaptığı savaşı şans eseri diyojen'in akrabaları ve komutanları tarafından ihanete uğraması sonucu kazanmıştır.
Döneminin tarihçilerinin tasvirine göre oldukça uzun bir sakalı varmış.