bugün

Zor koşullardan ,o güne dek içleri başkalaşmış ama oldukları yerde kalıplaşmış engellerden,engellemelerden bahsedilmiş sonraları biraz gülünmüş eve dönüş yoluna geçilmişti. Yine o gecelerdendi Afrika da yada bilmem nerde ki çocuğun gözlerine baktığımız o fotoğraflardaki “sanattan” hoşnut olup çıktığımız sergiler gibi bir gece. ilerleyen yıllar sonrasında yani denilebilirki tecrübeyle sabit ;beklentiler az tutulmalı az şey isteyip daha azına erişip daha fazla mutluluğa kavuşmalı. Böyle olmalı. Yada öyle olmalı. Bilmiyorum. Kilometrelerce koşulduğunda tüm o yorgunlukla durup birkaç dakika nefeslenmek sonrasında birkaç yudum su içip aynı tempoda kendini bulmak , suya daha doyamamışken akıldaki çok içersem karnım ağrır düşüncesi ve anlayamadan aynı yorgunluk. Bunlara rağmen bir sürü koşan insan, yürüyenler yada umursamayıp suyun keyfini çıkaranlar.karınları ağırsada sonrasında icabına bakarlar çünkü o an suyun keyfindeler.


Kafada genel kanıyla saçma sapan bu düşüncelerle eve girip o melankolik havayı bir üst seviyeye çıkarmak adına güzel klişelere sarılmak -gizliden gizliye- iyi gelir diye, 3-4 adet mum,bir şişe şarap biraz kitap üç beş müzikle evin bir köşesine oturmuştum.

Bir yandan yüklenen suçluluk duygusu,Vicdan muhakemesi …sebebi olmak zorundaymış gibi illaki o bunalımın, neden kaygısı vücutta hakimiyet bulamadan yenik düştü.Düşecekti elbet.ruhani boşluk hissinden üstün sebep uzak olmalıydı.ikisini dengede tuttuğum gün mutlu olacaktım bana göre ki bu büyük bir yalandı. Hem idealizmin denizinde kaybolmalı hem de bu kayboluşa içerleyebilmeliydim. Önüme çıkan somut engelleri yıkabilmeli ama aynı zamanda ruhumu başka başka sebeplerle alt üst edip toparlayabilmeliydim. ikisi aynı anda mümkün görünmüyordu. Ayrı ayrı düşünülmüyordu. Sorun çözüme kavuşamıyordu üstüne zamanda durmuyordu.

Biliyordum ki yarın olduğunda sindirilmiş duygularım ve düşüncelerimden çok uzakta dışarı çıkacağım ve karşılaştığım her hangi biriyle öyle güzel sohbet edeceğim ki kendimden tiksineceğim. Gereksizliğin alasını yapacağım ama biliyorum ki böyle olacak. Yoksa bende selam vermeden geçmek istiyorum köşedeki bakkal ablanın yanından. Bende sürekli gittiğim mekana girerken çok görmek istiyorum o gülümsemeyi. Mevzuya ortak olamadan düşüncelerim alıp başını oradan oraya atlıyor. Birini tutup yakalayamıyorum ki açıp derine ineyim.Biri hasbelkader sorun ne dese diyecek kelimem yok bir bunu biliyorum birde yarın her şeyin normale döneceğini.Nasıl bir normalle karşı karşıya olduğumu değil elbette.

Kötü bir gece değil. Yıllar sonra tasvirini yapıp gülümseyeceğim bir gece yaşıyorum. Uyumadan önce mumlara,şarkılara,şaraba ve kitaplara teşekkürlerimi sunuyorum birkaç kelam ediyoruz belki gizliden gizliye yine. Bu kadar suyu yeterli görüyorum bünyeme karnım ağrımadan uzaklaşıyorum küçük alanımdan renkli odama.

(bkz: söykü dergisi sayı 22 mum)
güncel Önemli Başlıklar