bugün

il,ilçe vb. yerleşim bölgelerinde,iki yanında evler olan,caddeye oranla daha dar veya kısa olabilen yol
diyarbakırlıların söylemiyle sokak küce demektir.
(bkz: sokak cafe)
çocukken bir çok ilki yaşadığımız mekan. futbol oynamayı, kız tavlamayı, yaramazlık yapmayı, koyu sohbetleri, kavga etmeyi, küfürü, kötü alışkanlıkları, çocuk oyunlarını ve bunun gibi bir çok aktiviteyi küçük yaşlarda başlattığımız mekanlardır sokakalar. koşmayı bile orda öğrendik ve de düşmeyi.
jargonlu, balkonlu, lambalı, kaldırımlı, boydan boya çamaşır ipli, çocukların oynadığı, arabaların parkettiği, herkesin kapısının önünü süpürmesi halinde tertemiz olabilecek cadde ufağı.
(bkz: sokak mobilyaları)
Bir onat kutlar şiiri.

Durmadan değişen bir kentte selvilerin
anılarıyla uğuldayan bir sokaktı
Yüksek ve külrengi yapıların tepesinde ikindi
sarı bir ışıkla vururdu pencerelerin donuk ve sessiz
krater gölcüklerine
Orada yaşlılar otururdu tozlu iğne yastıkları ve güz
sararmış martıların eğri yağmurlarıyla gelir tarardı
yüzlerinde unutulmuş sepya boşluğu
Karınlarına ölümün tohumlarını ekerdi aşağılarda
hafif bir lağım kokusuyla karışık kahve
ve anason çiçekleri satılan
küf rengi ırmakların sokağında ehliyetli kurbağalar
safa pezevenkleri ve geçmiş kaçakçıları
Arada inatçı arnavutların
durmadan yenilediği kaldırımlardan
gülleri örselenmiş kadınlar geçerdi farkedilmeyi
bekleyen erken kararmış lidya gümüşleri genç kızlar
Kanlı bayrakların yelkeniyle arada
tersane işçilerinin kadırgaları geçerdi ilkyardıma doğru
Siren sesleri sivaslı kapıcıların granit belleğine
bulanık izler bırakırdı

Günlük işlerin bittiği saatlerde yani geceleri
sokak bir kerhane gibi işlerdi bahriye gediklileri
denizi ve orospuları aynı anda gören evlerin
duvarına arabesk bir savaşın tarihini yazarlardı: Aşk
Binliklerin mor jileti çalışırdı kapılarda titreyerek ve derin
bir yarıkla açarak feodal zamanın surlarını
sabahın eteklerine ulaşırdı

Oradan başıboş çocuklar çıkardı yaşamın çöpçüleri
doğulu çocuklar plastik ayakkapları ve kendi gövdelerindeki
ölü ana sıcaklığına sarılan kollarıyla
süpürürlerdi gecenin artıklarını
Solgun iğneleriyle ilk ışıkların dikerdi ağırbaşlı halk
kentin zarını yeniden ve gün
başlardı

Orada sevdim seni
Sokağı denize bağlayan geçitte orada
geceyi gökkuşağına bağlayan günlerin saçını hızla örerdi zaman
Sevecen sorgulu uysal yüreğin
bir çimen türküsüyle açardı soyağacının gizli bahçelerini
çılgın bir büyücüye, orada kan ırmağından
geleceğin şarabını çıkardım ve yanan günlerden altın
bir şiir çıkardım güzelliğinin kapalı yapraklarından
bozkır ortasında ırmak kuyu dibinde gökyüzü bir özgürlük
esintisi zindanlarin avlularindan

Unutma ben yokolunca değişince kent ve bir yoksulun
o günlerden
sana bağışladığı söz ülkesi yitip gidince
sonsuz ve isimsiz bir deniz kalacak bir de çamagacı
benim sularımla öpüşen.
sok- kökünden türemiş kelime.
(bkz: sokakta giderken)
Çoğu insanın cadde, park yerine yürümekten hoşlandğı alandır. Ha bir de, fakir ve yaşlı bir annedir.

(bkz: Sokak Çocuğu)
on üçüncü Roxy müzik günlerinde, 7 mayıs çarşamba gecesi sahne alan bursalı rock grubu.
hacettepe sk'nın taraftar grubunun ismi. (bkz: efsane)
bir ankaragücü taraftar grubudur. doğantepeli gençler tarafından 2007 de kurulmuş ve hızla büyümüştür. gecekondu nun çatısı altındadır.
istanbul Taksim'de bir mekan. Asmalımescid dolaylarında bulunan, giriş ve dizayn açısından geniş bir koridordan ibaret olması, ismi hakkındaki tahminleri de beraberinde getirmektedir. Tarz olarak alternatif müzik çalınmakta, gece saat 01:30'dan sonra da yeşilcam şarkıları ile devam etmektedir. Çarşamba ve Cuma geceleri akşamüstünden yer kapılması gerekir. aksi takdirde içkiler ayakta yudumlanır. iyidir, hoştur, gidilip görülmesi gereken nacizane mekandır.
ankaragücü taraftarları tarafından kurulan klişeleşmiş gruplardan olmayan kendine has düsturları bulunan herkese kapısı açık bir gruptur. (bkz: http://www.sokaktayız.net)
evin dışında kalan her yer sokaktır.
ankara 19 mayıs stadı'nda saatli tribünde yer alan ankaragücü taraftar grubudur. son zamanlarda yaptıkları ile takdir kazanmaktadırlar. * *
hayatın avlusudur.
ankaragücü taraftarı arasında takdir ettiğim tek gruptur. karaborsa işine asla girmemişler, kendi emekleriyle sokakta pankart hazırlamışlar ve bir sürü organizasyon yaratmışlardır. takdir etmek lazım kendilerini.
tanım;
sokak; herkesin her gün içinden gectiği,ulasımın sağlandığı,bulvarın küçüğüne denmektedir.

bir baska tanımla; insanların her gün içinden gectiği, ancak yoğunluktan ve kalabalıktan dolayı,sadece bası önünde yürüyen ve bir türlü baslarını kaldırıp
etrafına bakmadan gecip giden kişileri ağırlayan, bazılarına göre değerli, içinde yasanmıslıkları ve anıları barındıran,bazılarına göre ise, sadece asfalt yığını olan
bir yol..


(istanbul'da bir sokak,saat akşam 6 civarında falan,pek kalabalık yok ancak herkesin üzerine çökmüş bir rehavet her açıdan görülebiliyor,pazar gününün
herzaman ki bıkkınlığı tüm bedenlere işlemiş gibi)


-Burası mı?
-Evet....Evet burası...
-Tamam.... Gel önce şurada bir yere oturalım....Bakarmısınız...?

Bu kadar etkileneceğimi tahmin etmemiştim.Ne buraya geldikten önce ne de sonra....Anılar insanı ele geçerince,düşünceden düşünceye
insandan,konuşmalara,yerlere,mekanlara kısacası herşeye dağılabiliyor.Evet şu ana kadar yaşadım ve yaşıyorum ancak fiziken olmasa da
ruhen hala oralarda bir yerlerde sinmiş kurtarılmayı bekleyen küçük bir kız çocuğu olduğunu biiliyorum...Ama ne yazık ki asla kurtarılamayacak ben ölünceye kadar
anılarımla ..benim anılarımla ve hiç değişmeyen asık yüzü ile yaşayacak ve benimle birlikte gözlerini kapatacak...Müzikle,insanların attıkları adımları
dinleyerek son kez göreceğim onu...Acı çekmeyeceğini biliyorum...biliyorum çünkü onu sadece bu rahatlatacak...

-iyimisin sen?
-Sanırım....
-Keşke hiç yapmasaydın....
- Keşke...Ancak bunun için çok geç artık ,ilk gençliğimin 3-4 yıllık hatasını şimdi bütün ömrüm ile ödüyorum.Biliyormusun...Ben ....Aslında herşeyimi
orada ...Değişik yüzler,çeşitli kimlikler ve bambaşka hayatlar arasında kaybettim...Hiçbirisini tanımıyordum veya gereğinden fazla tanıyordum belki...Onlar
olduğu için daha doğrusu onlardan başka kimsem olmadığı için yapmak zorundaydım...

Yerinde oturmuş öylece beni seyrediyor....Belki de bana acıyor..Haklı acınmayacak haldemiyim ki...Kaç kişinin başına geliyor bu kadar şey..
O da daha yeni öğrenmenin verdiği şokla ancak bu kadar destek olabiliyor bana...Korkuyor sanırım benden korkuyor...Anlatmamam gerekirdi diye düşünüyorum
ancak daha fazla tutamazdım içimde ....Bilsin,korkusun isterse güvenmesin önemli değil hele ki bu saaten sonra....

-Atlatabilirdin...Belki bir deneseydin..

bu vurdumduymaz soru beni sinirlendirmeye yetiyor..

-Neyi? Hangi birisini?...

Elinden tutup kaldırıyorum,bir hışımla insanların yanından geçip cam kenarına getiriyorum onu.....Bak diyorum...Bak benim geçmişim,benim çocukluğum,
benim gençliğim,ilk aşklarım,ilk kurulan dostluklarım,herşeyin ilki burada,ilki ve sonrası..Daha ötesi yok...Burası benim,sadece 'ben'im. ... kötü olan
pek çok şeyide burada,öğrendim,iyi olanınıda....Zaten yaşaya yaşaya anlayıp görmüyor musun bazı gercekleri....Çarpa çarpa öğrendim bende,bak
hala öğreniyorum...öğreniyoruz....işte bu yüzden lütfen bana artık unut deme sandığın kadar kolay birşey değildir unutmak zaman ister biliyorum üzerinden
çok geçti ama demekki hala onarılmayan yaralarım var...

-Peki..Nasıl istersen...

Hala bilmiyor....Hala öğrenmesi gereken o kadar çok şey var ki nasıl anlatsam bilemiyorum...Hem anlatsam ne kadarını anlayabilir,o yaşamadıktan
sonra...Nasıl geldim buraya kadar,ne için geldim bilmiyorum...Bu geçmişe ne bir özlem ne bir nefret...içimde hiç kin duygusu yok onlara karşı..Hem zaten nasıl olabilir
ki... Buraya geldim çünkü ,artık içimde yaşayamıyordum onları..Her şeyi içime atarak büyüdüm zaten,gördüğüm her yerde,düşüncelerimde,hayallerimde hep
onları görerek yaşadım ben...Unutmak...Unutmak.Belki bir gün veya belki bu gün yapacağım şeyden sonra.,onları bulduktan sonra belki...Ne diyeceğim peki
o insanlara....Hesap mı soracağım...

Ağlayacakmıyım karşılarında....Evet belki bunları hatta daha fazlasını yaptılar,ancak o zaman tutunacak başka hiçbir şeyim
yoktu,onlardan başka gidecek hiç kimsem yoktu...Bu aslında bir istek değil bir mecburiyetti..Ancak nerden bilebilirdim bu mecburiyetin bir anda
yok olacağını ve onlar ile birlikteyken zaman kavramını unutacağımı...
Yanımdalardı..Hiç yalnız kaldığımı hatırlamıyorum...Bir dostluğun bu kadar uzun sürebileceğini hiç tahmin etmemiştim....insanları bu kadar
çok sevebileceğim aklıma gelmezdi hiç....Birisine değer vermek kadar güzel bir şey olduğunu tahmin bile etmiyorum...Çok şey paylaştım...Sadece onlarla
oldum...Ben bazı kavramları sadece orada gördüm...Sefillik içinde kalsak bile, yinede hayata tutunma çabamız bizi birbirimze daha çok bağlıyordu...Kimi zamanlar
sadece sessizlik içinde saatlerce otururduk...Nedensiz..Sadece susarak...işte o zaman gercek bir gürültünün içinde bulurdum kendimi...Çünkü aslında
hepimiz bir şeyler anlatıyorduk,hepimiz bir şeyler diliyorduk...Kurtulmak için,yeni bir yaşam için ...Avuçlarımız yukarıda sadece olmayacak şeyler
veya olması mümkün olmayan şeyler için...Susuyorduk..

-Ben çok geç kaldım, gitmem lazım artık...

-Dur nereye..,Peki , tekrar uğrar mısın?

-Emin değilim ...Bilmiyorum..

-Eğer gelirsen burda olacağız...

-Tamam..Bakarım...Ama fazla beklemeyin..


Hiçbir yere yetişmem gerekmiyordu...Hiçbir işim yoktu..Ama o gün gitmiştim..Gitmem gerekiyordu vedasız,konuşmadan,hiçbirşey anlatmadan...
Bir nedeni yok sadece öyle olması gerekiyordu...Hepsi oradaydı,yine benimle...Ama bu gün yapmazsam eğer bir daha hiç yapamam demiştim içimden...
Bu bir anda verilen bir karar değil, tam sekiz aya yayılan benim için gercekten önem taşıyan bir olguydu...Ancak daha onlar bilmiyorlardı...
Nasıl olsa öğrenirler demiştim veya unuturlar....Unuturlar mıydı acaba veya gercekten şimdi onlar için hiç mi bir anlamım yoktu...Ben onları seneler içinde
silemezken onların beni bir anda unutması fikri canımı yaktı...

-Hiçbir insan aynı kalamaz,insanın düşünceleri,konuşmaları ve hatta davranışları günden güne,yeni yüzler tanıyıp,farklı konulara değişik açılardan
bakarak veya bir şekilde kendini geliştirerek değişir...insan değişir...Düşünceleri değişir...Yaşadığın süre içerisinde düşüncelerin değişti,çünkü konuştun
paylaştın,insanlar ile fikir ayrıcalığına girip tartıştın..Tabikii aynı kalmadın ancak geçmişe öylesine tutkuyla bağlıydın ki bir türlü unutup değiştiremedin
düşüncelerini...Çevrendekiler hep yaklaşmaya çalıştılar sana ancak sen geçmişin yerini dolduramayacağını düşündüğün için bir türlü yakın olamadın onlara....
Hep aradın..Ancak o kadar yanlış yerlerde aradın ki bulduğun şey ne seni tatmin etti ne de insanlara olan yaklaşımını değiştirdi...Sen korkularını yeneceğin yerde
konuşulan her sözde kendi adına pek çok şey çıkarıp onlara kafa yormanın kendine daha iyi geleceğini düşündün , ki bu da seni umduğundan daha da
güçsüz kılar... Ben yanındayım şu an ancak,pek çok şey....

Bu şekilde ki bir çıkışı beklemiyorum genelde insanların beni bu kadar çabuk çözmesi durumuyla gercekten nadir karşılaşmıştım....Şu an ise söylediği
şeyler içinde ''Hayır bu doğru değil,yanlış düşünüyorsun'' diyebilceğim tek bir nokta bile yok...Ancak bu şekilde davranıp ondan ne yapmam gerektiğini
öğrenecek kadar beni tanıdığına inanmadığım için bir şeilde karşı çıkmalıyım,önlemeliyim düşüncelerini...Tabikii beni yanlış tanısın istemiyorum,ancak beni
tam anlamıyla tanırsa o zaman da ben adına hiç birşey kalmaz diye düşünüp sözünü kesmek,konuyu farklı yerlere taşımak istedim....

-Yani diyorsun ki sen yüzleşmek yerine korkularınla hep kaçacak bir başka düşünce ya da görüş buldun.. Öylemi?

-Bak aslında sen de inanmıyorsun söylediğine....Şu an yaptığın şey de bunun bir kanıtı aslında....

-insanları yeterince tanıdım,var olanla yaşadım,yaşamam gerktiği için yaşadım bütün bunları....Önüne geçilemeyecek şeyler vardır hayatta
engel olabilmen gerçekten güçlü durabilmen gerekir karşısında,evet ben duramadım ancak o anki hastalıklı ruh haliyle hiç birşey anlayabilecek durumda
değildim,bunun tam anlatm şekli ise tecrübesizlik....Gençlikte veya çocuklukta her zaman yaşanan genel şeylerdir bunlar bende aslında bunlardan birini
yaşadım ancak çoğu insan gibi yaşayıp sonrada unutamadım....Çevremdeki insanlar ise tabikii bende olan bu ruhsal değişikliğe ayak uyduramadılar.....
Sürekli yakın çevremde yayılan ve bana karşı olan bu mualif görüşleri kıramadığım için belki de buralardayım hala...

-Seninle şu an tartışmak istemiyorum gercekten....Çünkü kabullenemedğin pek çok şey gibi bunu da kaldıramayabilrsin....

Uzun bir sesizlik oluyor...Ne o ne de ben tek kelime edebiliyoruz...Konuşmayı sürdürmek istemiyorum daha fazla,hatta kalkıp bir an önce gitmek
istiyorum burdan ..Bu tür konuşmaların beni etkileyeceğini biliyordum ancak bu kadar rahatsız olacağımı tahmin etmemiştim hiç...


-Neden buradasın?.. diyorum...

-senin için tabiki ....diyor.. senin için...

son kavsağıda dönüyoruz,otobüsten inip hızlı adımlarla yürüyorum...cok gec kaldım çoook...yolda, yediğim omuz darbeleri, agız kokuları beni durdurmaya
yetmiyor,aksine daha da hızlanıyorum...

en son en işlek cadde de ezilme tehlikesi gecirip binanın önüne geliyorum....hızla dıs kapıyı ittirip içeri giriyorum....daha merdiven bile cıkmadan
duruyorm ,aniden.birkac saniye sonra suratımdaki o sacma düsünceye gülümserken yakalıyorum kendimi.tabiki yukarı cıkıp o derse girmeyeceğim..
geri dönüp ''evim'' e gideceğim..

aynı hızla cıkıyorum binadan.ama bu sefer bir yere yetisememenin verdigi sinir yok üzerimde..tam tersine mutlu gibiyim herhalde...

hava da alabildiğine soğuk mu soğuk...üstümde de mont,kazak namına hiçbirşey yok..dona dona yürüyorum...


sokağın basında durup bir bakıyorum söyle..

ben burada mutlu oluyorum,

ben burada ancak geriye dönüp bakabiliyorum,

ben burada sadece kendim oluyorum

ben burada 'var' oluyorum aslında..



-keske burada bu durumda olmasaydın...hersey benim hatam biliyorum..

-hata falan yok ortada..kimsede arama,ben burada olmak istediğim için yanındayım,olmasaydım daha kötü olurdu inan..ben buraya,bu sokağa
girdiğimden beri değişmeyen hiçbirşeyim kalmadı ve bunu değiştiren seyde zaten sizlersiniz, ancak ben asla hiçbir zaman sikayet etmedim bu durumdan
ne simdi ne de daha önce burayla ilgili tek sıkıntım olmadı..olmadı cunku buradaydın..buradaydınız ve hiç....

o düşüncelerimi,o sıkıntımı bir türlü dile getiremiyorum...burada olmamın (ne kadar bana zararı olsa da) beni gercekten mutlu ettiğini bilmesini
istiyorum bir yandan da konunun kapanması için acele ediyordum ancak onun hiç niyeti yoktu sanırım...

-nasıl...nasıl sıkıntın, derdin olmadı?..anlamıyorsun ve hiçbir zaman da anlamayacaksın değilmi?..burası,biz sana zarar veriyoruz,evet, herseyinde
yanında oldum, olabildiğince destek olmaya calıstım her konuda sana, hep yanındaydım, evet, cok fazla sey atlattık....gün geldi sen de beni savundun
beni dinledin...burada ,bu sokakta cok fazla sey yasadık..birbirimizin her daim yanındaydık....ancak bunun yanında sen cok yıprandın...zarar gördün...
ama ben daha fazla burada kalman taraftarı değilim...bu kadar deger verip, herseyden sakındığım insanı burada, su durumda görmek beni de acıtıyor..
ne kadar buraya gelip mutlu olsan da bir sekilde burayı unutmak zorundasın gibime geliyor..belki de en doğrusu böyle...

-sen...sen ne dediğinin farkında mısın? ben..ben mutluyum..hem sen nereden bileceksin ki...zaten sen..

-söylediğin seyler doğru evet mutlusun ancak , lütfen sen de sunu kabul et ben kardesimin bu kadar içten içe yıpranıp eridiğini görmek istemiyorum..
bu yüzden senden sadece bırakmanı istiyorum...

-neden?..neden?..ne için yapıyorsun bunu bana?..

kalkıp gitmekti o an sanırım oradan..evet, bunu istemiştim...ancak bu soruya verilmesi gereken bir cevabı olduğunu düşünmüştüm..

-sana deger verdiğim için..''sen'' olduğun için...senin için...diyor..



asıl sorun, o da değil aslında asıl sorulması gereken soru;

bir sokak bir insana en fazla ne yaptırabilir?....onu ne kadar zorlayıp, bir iz bırakabilir?
sokağı sokak yapan kavramların başında çocuk gelir. çünkü ötesinde berisinde çocuk varsa anlamlıdır sokak...

araba geldiğinde sağa sola kaçışıp, araba uzaklaştığında tekrar bir araya geliyorsa çocuklar, o sokak hala bir sokaktır.

o sokakta hala iki taş koyup, maç yapılabiliyorsa.
o sokakta hala ip atlayabiliyorsa saçları örülmüş kızlar
o sokakta hala bozacılar geciyorsa kış gecelerinde
o sokakta hala insanlar birbirine selam veriyorsa
o sokakta hala market değil de bakkal varsa

o sokak hala bir sokaktır...
ankara 19 mayıs stadyumu'nun kale arkası saatli tribününde şamyel osman'ın liderliğinde bulunan, sayıları gün geçtikçe artan ankaragücü taraftar gurubu.

(bkz: bu hayat bilgisi bize sokak hediyesi)
hayattır.
görsel
(bkz: aslında hayat sokaklarda)
yeni bir 8. nesil yazar hoş gelmiş, sefa getirmiş efenim.*
güncel Önemli Başlıklar