bugün

ya da siyasi islam diye adlandırılan, devletin islami geleneklere göre yapılandırılmasını savunan zihniyetin düşüncesi. şayet bu zihniyette olanlar özgür, demokrat ve laik bir ülkedelerse bir de üstüne demokrasiyi araç olarak kullanırlar. amerika'nın 80 sonrası ortaya attığı yeşil kuşak ülkeleri düşüncesinin tezahürüdür bu zihniyet.
vakti zamanında kızıl kuşağa karşı yeşil kuşak teorisiyle palazlandırılan siyasi hareketlilik idi.
fakat an itibariyle bu açıklama yetersiz kalmaktadır. günümüz islami hareketleri amerikan vs israil karşıtı radikal islam(hamas,el kaide,hizbullah) ve ona alternatif olarak manüple edilen ılımlı islam(gülen cemaati,akp,vahabilik,iran reformizmi) şeklinde tezahür etmektedir.

ılımlı islamın amacı amerikan karşıtı radikal islami görüşleri pasifize etmenin yanında ulus devletleri yeni dünya düzenine uygun hale getirmek, ulusal karakterlerini zayıflatmaktır.

edit: iran reformizminden kasıt ahmedinecat değil amerikancı muhalifleridir.
konu ile ilgili siyasal bir analiz için ;

http://www.gazeteport.com...RADAYLARI/NEWS1/GP_067920
dinin belli güruhlar tarafından siyasete alet edilmesi.
(bkz: sahte din)
cemaat kulturunun meclise tasınması diyebiliriz ki bu bize yabancı bir sey degil. din artık vicdan ozgurlugu ile acıklayabilecegimiz durumundan cıkmıs. tamamen paraya ve guce dayalı siyasi bir atraksiyonun ritueli haline gelmis. yani burada islamın en buyuk etkileme argumanı olan "mazlum" kavramı diye bir sey yok. "mazlum" edebiyatı yaparak guce iktidara ve paraya tapan ve onları elinde tutan ve tutmaya devam etmek isteyen bir cemaat sozkonusu.ve bir cemaat yapılanmasını dagıtmak istiyorsanız kisiyi ozgurlestirmeniz lazım.bu ha deyince olacak bir sey degil. cemaat yapılanmaları tıpkı bir piramit seklindedir ve kisiler cemaate ekonomik iliskilerle gobekten baglıdır.biz zaten mustafa kemalin olumuyle beraber onun idealize ettigi toplum yapısından cıktık. bugunku dunya itibarı ile o sureci coktan tamamlayıp geride bırakmamız gerekiyordu.ama biz hala "atam izindeyiz" edebiyatı yaparak su caprasık yapımızı ayakta tutmaya calısıyoruz. herkes cıkarına geldigi gibi ataturku kullanmaya kalkıyor, isine gelince herkes ataturkcu. bugun dini referans almayan liberal bir parti is basında olsaydı ve ihaleler de o partinin iradesiyle istedikleri cevrelere dagıtılsaydı memleket gulluk gulistanlık mı olacaktı. olmayacaktı ve kimse de bundan rahatsızlık duymayacaktı. bundan rahatsızlık duymaya basladıgımız anda ve hukuku devreye sokabildigimiz durumda cemaat toplumu olmaktan kurtulma adına mesafe katedebiliriz.

bireyin-kisinin haklarının merkez alınmadıgı bir toplumda cemaat-akrabalık-hemserilik,
etnik ve dinsel koken uzerine kurulu iliskiler ve kabile kulturu hakimiyet kurar.
bu toplumlar da suru toplumu olmaktan kurtulamazlar.
Amerika'nın aşırı islami örgüt ve devletlere karsı Türkiye gibi islamı ılık ılık yaşayan ülkelere dayattığı ''rejimdir'';aşırı islamcılardan önce de kızıllara yani komünistlere karşı kırdırma bandı olarak dünyaya sunulan suni bir çıkar ''rejimidir''.Sömürgeciliğin uzantısı diyebileceğimiz bir kılıf olarak da adlandırmak mümkündür.
cia sal islam
en tehlikeli olan ideolijidir. çünkü türk yönetim biçiminde bulunan kut anlayışı gibi hareketlerini allah'tan aldıklarını iddia ederek yaptıkları bütün eylemlere kılıfı olan bir düşünce biçimidir. aslında bu şekilde yönetilen ülkeler inanıştan ziyade arap kültürünün prangaları altında ezilmektedir.
abd nin ülkemiz için kullandığı terim.

siyasal islam tabiri, devlet ve din işlerini bir araya getiriyor. kutsal kitapta dininizi yaşayın, yaşatın diyor. devlet işlerine karıştırmak artısı. lakin atatürk bunları ayırmıştır. din özgürlüğü getirmiştir memlekete ama bazı insanlar dinsel istismar yaparak dini siyasete alet etmişlerdir. bu yüzden ortalık bok olmuş, pentagon da bunu dunyaya duyurmuştur.
hiçbir müminin kendisi için kabul etmediği yafta, daha da öte hiç kimsenin birbirine söylememesi gereken itham. bi de benzeri var islamcı, amerikadan ithal islamist' ten gelir. kullanmayınız!
yanlış kullanımın daniskasıdır. Önce sürece bir müslüman olarak bakalım. islam'ın getirdiği sistem ve düzen, toplumsal bir alana hitap eder.Devlet, hukuk ve ticarete ilişkin hükümler de söz konusudur islam açısından. Ancak bizim anlayışımızın siyaseti istediğinde dar, istediğinde geniş algılaması bu kavramsal sorunu ortaya çıkarır. Burada yanlış bir kavramsallaştırma ile ortaya atılan bir sorun vardır. islam yukarıda dile getirilen konulara ilişkin kurallar, kaideler içerse de, düz anlamda bir siyaset aracı değildir. islam'ın getirdiği kurallar siyasetin geniş anlamı noktasında devlete ve hukuka ilişkin hükümler içerir ki bunlar, modern(var olan zamanlarda) zamanlarda ahlaki ve toplumsal olarak zaten içselleştirilmiş süreçlerdir. Misalen; zinanın suç olması(kimse bana bunu savunmasın, suçun kralıdır). Elbette dini noktanın belirttiği kadar geniş olmasa da belli noktada gerçekçi ve uyumludur. Hırsızlık, adam öldürme... Bunlar zaten genel ahlak kurallarıdır aynı zamanda elbette. Aynı şekilde evlilik kurumu gibi unsurlar vs.
Ayrıca devlet düzenine ilişkin olarak bugüne ait bir süreç söz konusu olmasa da, hutbelerin diyanetçe okutulması(ki çok yerinde bir uygulamadır) buna ait bir süreç olarak algılanabilir dolaylı olarak.
Neyse işte devlet ile hukuk ile islam belli noktalarda iç içe geçer. islam dni olarak çok kapsayıcı bir dindir.
Ama bir de siyasetin dar ve pis anlamı vardır ki, islam'ı bununla bir tutarak ele almak çok hatalıdır. Siyasal katoliklik var mı? siyasal protestanlık. Siyasal yahudilik. Yoktur. "ama o toplumlar gelişmiş bu süreçleri atlamış" diyen cühelalar kenarda dursun, vatikan'a ekümeniklik sikimine baksın ve bir daha düşünsün.
Bu açık bir biçimde (şimdi objektif bakalım) dinin(herhangi bir din olabilir), radikal bir yorumudur. Radikalizm, köktencilik ile beraber dincilik demek daha doğrudur. Siyasal islam biraz sorun oluyor be canlar, hatta büyük sorun oluyor. Sanki birilerine bok atacağız diye savunduklarını sandıkları fikirlere de bok atmak güzeldir gibi bir fikir bu. Açık bir dezenformasyon hatta.

p.s.:*ama ne hikmetse yunandan türeyen ve fransa ve abd'den empoze demokrasiyi uygulamak için takla atanlar da vardır bu ülkede. Neden ABD destekli siyasal islam sorun oluyor da, demokrasi güzel oluyor. Böyle savunu olmaz arkadaşım olmaz. Demokrasi bu ülkenin genlerine ters... islamın radikal olarak yorumlanması da tabi...
ha diyeceksin milliyetçilik batı kaynaklı bir kavram. Göktürk yazıtlarındaki Türk kavramını incelemeni tavsiye ederim. Milliyetçilik en azından Türkçe... VE kavram olarak, öz olarak son derece bize ait. Son derece. tarihsel temeli var biliniz.
selamlar.
roger.

edit: şimdi daha doğrusu birkaç gün önce bir arkadaşımın * da belirttiği gibi islamı kullananlar artık o kadar çeşitlendi ki, radikal deyince aklımıza el kaide, hizbuttahrir gibi örgütler akla geliyor, ama takiye yaparak islamı siyasete alet edenler ortada kalıyor. YEni bir kavram bulmak lazım. ılımlı dinci desek nasıl olur hacım? muhafazakar demokrat da diyorlar bunlara hatta * * * * *
dinin/islamın herşeyi kapsayan ve herşeyi düzenleyen, her şey üstü bir olgu olduğu, dünyalık bir nesne olmadığı düşünülürse tartışılabilir bir ideoloji. bu nedenle dini devletten ayrı tutmak din adına bir çelişkidir.

koştura koştura gelen sözlük ateleri nin ayak seslerini duyuyorum.
türkiye de günümüzde hüküm sürmekte olan siyasal akım. unutulan bir şey var türkiye zaman zaman çok farklı kutupların hegemonyası altına girmiştir tarih boyunca. bir şekilde siyasetin rüzgarı döner dolaşır bugün güçlü olanları yarın kendi yarattıkları rüzgara katıp boğar gider.
http://ydemokrat.blogspot...010/08/siyasal-islam.html
biraz önce ekşide gördüğüm başlığın tam adı.
(#10012165) da yer alan linkte vardı.hmm..
sovyetlerin çöküşüyle birlikte ezilen halkların boşta kalan savunuculuğunu üstlenmeye çalışan ve son dönemlerde popülerleşen antidemokratik siyasi hareket.

hiçbir din demokrat olamaz.zira ona inanmayan herkes cihad edilmesi gereken düşmandır.
olayı en başından itibaren anlamadığımızı gösteren tanımdır. sanki islam siyasi değilmiş de, 80 sonrası amerika tarafından siyasallaştırılmış gibi sunulmaktadır. halbuki tam tersi. islam dediğimiz şey toplum düzenlemesidir. peygamber(ler) bulundukları toplumda bireysel uhrevi konular (tanrı var mı yok mu) tartışmamış bizzat yönetimdeki kişileri hedef alıp sistemi değiştirmeye yönelmiştir. muhammedin kabe çetesine karşı çıkması mesela, sorun gayet siyasiydi, yönetimle alakalı. ontolojik tartışmalar yapılmadı, yada sen neden namaz kılıyorsun kılmıyorsun değildi mevzu.
ancak modernleşmeyle birlikte islam, mabet dini haline geldi, kişisel bi tercih yani, kendi başına, postmodern. şimdiki gülen cemaati olsun diğer çoğu cemaatin algısı budur. kimlik meselesi oldu yani toplumsal vicdan meselesi değil.
sovyetlere karşı ABD'nin pompaladığı ideoloji.
adının bile bir tuhaf olduğu, var ile yok arasında bir şehir hatta ülke ve hatta dünya efsanesi haline getirilmiş olan rejim taslağı veya laf kalabalığı. ismi "islami siyaset" olsa sanki kulağa daha usturuplu gelir gibi. ama şu var siyasetin bütün kafaları tesiri altına aldığı bir dünyada yaşıyoruz ve bir insan fırına ekmek almaya gitse bunun bile siyasi bir mana taşıdığını söyleyenlerin çıkmasından korkuyorum. ama yapılan komik ötesi saçma yorumlara bakınca gülüp geçiyor ve "ne var canım" diyorum. korkacak bir şey yok, kedidir kedi.
islamcılık, siyasal islam veya siyasi islam; tamamen batılıların zihin bulandırmak için ortaya attığı ideolojik mefhumlardır. ılımlı islam, reformist islam, siyasal islam, ortodoks islam diyerek islam dünyası içerisindeki parametreleri bulandırmaktadırlar. islam'ın reformisti, siyasalı, ılımlısı olmaz; islam, sadece islam'dır.

burada konunun asıl tartışılması gereken bağlamı, ''islam'a göre yönetim nasıl olmalı?'' sorusu üzerine olmalıdır. islam'a göre devletin temel ilkeleri, devletin otoritesi, devletin uygulayacağı kanunların yapısı ve tatbiki gibi hususları tartışmalıyız; siyasal islam gibi hayali bir olguyu, bir faraziyeyi tartışmamalıyız. çünkü siyasal islam diye bir şey yok. islam bir din ve bu dinin siyasi arenaya tesiri elbette ki olacak. yoksa islam'ı siyasi bir kisveye büründürmek iğrenç bir şey.

islam'a göre devlet, allah'ın hükümlerini uygulamalı, adil olmalı ve en önemlisi, uluslararası arenada bir muvazene unsuru olarak görev yapmalı. hakkın, hakkaniyetin ve idarenin temsilcisi olmalı. islam'ın siyasi arenaya bakışı bundan ibaret. halifenin islamî açıdan illa görevde olup olmaması konusu muğlak aslında. nitekim islam'ın konuya bakışına baktığınızda, tek bir islam devletini ve o devletin halifesine bağlı mümin tebaasını öngördüğünü fark ediyorsunuz. yani bir halife, tüm islam dünyasına hükmedecek. ancak bu pratikte belli bir dönemden sonra bozulmuş. herkes kafasına göre halife belirlemiş vesaire. bu nedenle burada önemli olan, otoritesini kuran ve ötekilere kabul ettiren bir islam devletinin olması. aynı zamanda bu devlet başkanının islamî usullere göre başa gelmiş olması.

islam'a göre halifenin başa gelmesi, seçimle olmalıdır. ancak bu seçim halk arasında genel bir oylamayla mı olmalı, yoksa işin ehli bir meclisin seçimi ile mi olmalı, burası müminlerin içtihadına bırakılmış. bu teokratik devlette, asla ve asla, halifenin gücünü allah'tan aldığı inancı yoktur. eski türklerdeki ''kut inancı'', islam'ca reddedilmiştir, kimse gücünü allah'tan almaz, allah kimsenin vasıtasıyla dünyayı yönetmez. bunu hadislerde ve kur'an'da çok net görüyoruz.

bu devletin uluslararası arenadaki temel prensipleri; mazlumun hakkını savunma, onu ezdirmeme ve devletler arası muvazene unsuru olmaktır. cihadı günümüzde insanları zorla müslümanlaştırma olarak algılayan var. bu oldukça yanlış demeyeceğim, külliyen yalan, islam'a da zıt bir şey. aksini iddia eden varsa gelsin, konuşalım, hodri meydan. bilakis islam'daki cihad olgusu, ''dileyeni imana yöneltme, iman çağrısına engel olan kişi/kurum/devletleri ortadan kaldırma'' hareketidir. ister silahla, ister kitapla... bunun aksini iddia edenlere cevabı şu olay versin:

Kadisiye savaşından önce mağrur Iran ordu komutanı Küstem'in

"- Sizi buraya kadar getiren nedir? Siz ki bedevi araplardınız ne istiyorsunuz?" sorusuna Rib'î ibn Amir'in verdiği cevap şu ol­muştur:

"- Biz insanları dinlerin zulmünden islâm'ın adaletine çıkar­mak ve dileyeni ALLAH'ın hidayetine yöneltmek amacıyla buralara kadar geldik. Bunun için savaşıyoruz."

kısacası islam'ın siyasi arenaya da bir bakışı var ancak bu bakış, islam'ın siyasi bir olgu olduğunu ifade etmekten ziyade, islam'ın siyasi arenaya belli kurallara bağlama amacını icra etmek için gerçekleştirdiği bir şey. batılıların oyununa gelmeyin, siyasal islam diye bir şey yok; islam, islam'dır ve müslüman olan herkes bu hususlara hassasiyet duymakla yükümlüdür.
Arap hayrani ve yobaz olan birisinin siyasetede ilgi gostermesi sonucu olusan bir cesit Islam turu ve siyaset sekli. anlicaniz tehlikeli ve gereksiz.
turkiyede sadece milli gorus hareketinde yer bulmustur.hea bizim ulkede basortululerin,muhafazakarlarin en temel haklarini savunan,islamofobiyle mucadele eden herkes islamcidir.
ağzın ortasına olmak şartıyla uçan tekme atmanın günah olmadığı din.
iyice sulanmış kabak tadı vermiş son kullanma tarihi geçmiş amerikan malı ideolojidir.islamın özüne verdiği zarar açıktır.
güncel Önemli Başlıklar