bugün

mor ve ötesinin şehir albümünden bir parça.türk alternatif rock müziğin en güzel örneklerinden
(bkz: huzur)
sakinleşin çocuklar
sakinliğe ihtiyaç var
sessizleşin çocuklar
sessizliğe ihtiyac var....diye devam eder
(bkz: fırtına öncesi sessizlik)
sesin olmaması durumu, gürültüsüzlük, çıt çıkmaması, sakinlik.
bazen siginak.. bazen hapishanedir.. *
arzu edilen, elde edilince de kıymeti bilinmeyen soyut güzellik.
mor ve ötesinin ilk albümünden* anlamlı sözlere sahip olan parçası
sözleri:

sakinleşin çocuklar
sakinliğe ihtiyaç var
sessizleşin çocuklar
sessizliğe ihtiyaç var
sokakta yangın var
umutsuz suratlar
bulutlar köşe bucak saklanmış
sise boğulmuşuz kömürden
sinmiş insanlar, bekleşip duruyorlar
reklamlar, panolar, dükkkanlar, insanlar
dökülüyor yapraklar, sessiz düşüyorlar
umutlanmaz suratlar, köpekler bile sinmiş
sinmiş insanlar, bekleşip duruyorlar
reklamlar, panolar, dükkkanlar, insanlar
bana bir kutu sevgi al, bir kutu umut ve neşe al
alabilir misin, ne duruyorsun?
(bkz: enjoy the silence)
adımı söylediğinizde ben ordan çoktan ayrılmış olurum.
(bkz: sessizlik beni dilsiz yaptı)*
sessizliğin mor kadehinde ben bir şarkıbalığı olsam
düşünsem hiçliği tane tane..glub..glub..glub *
attila bartis romanı.
alman televizyonu swr tarafından 2006 ocak ayının en iyi romanı seçilmiş.

kesişen yaşamlar, ironi... Okurken kendinizi kaybediyorsunuz. Olayın içinde kendinizi buluyor ve kendinizi olayın kahramanı hissediyorsunuz.

kitap destek yayınlarından çıkmış. kapak tasarımı da güzel.
kitabın başlarında zürih'e isveç kenti demesi beni dumura uğrattı. çeviri hatası olduğunu sanıyorum.
(bkz: söz gümüşse sükut altındır)
bazen dinlendiren, bazen korkutan durumdur.

kimse yokmuuuuuuuuu, ses verin noluuuuuur!
"seslerinizi tanıyabilecek miyim hala? uzun zamandır sessizliği dinleyerek bekliyorum" diye yazmış italo calvino.
"bana bir kutu sevgi al, bir kutu umut ve nese al/alabilir misin, ne duruyorsun?" sözleriyle dünyayı yerin dibine batıran, insanı caresizlige sürüklemeden de edemeyen mor ve ötesi sarkısı.

seslendirense; (bkz: derin esmer)
sesim boş evin 2. el duvarlarında yankılanıp , dönüp yüzüme çarptı,
şşşşt dedi " sessizliğe ve eşsizliğe mahkumsun"
n'olur n'olmaz, ezik ezik haklısın deme hakkımı saklı da tutarak, bastım küf'rü
"hassiktir lan ordan...ben dışarı çıkıyorum"
attım ceketi omza,, ayakkabının topuğuna bastım memleket usulü,
dönüp baktım duvarlara son kez,
"sizi" dedim , "sizi inim inim inletmeyen adam değildir"
"aşktan anlamıyorsun madem ey dünya, senin .mına koymayı da biliriz."

ses bulmaya gittim...gelecem...
Biz o kadar ağladık ki beraber,
Gözyaşları doldurdu avucumu şimdilik.
Şimdilik uzun uzun, bambaşka bir sessizlik
Yavaşça alçalarak, yavaşça bizi dinler.

Etrafta kalan sesler kesildi birer birer.
Hatırlamaz olmuşum, her şey uzakta, silik.
Yalnız senin vücudun... Ah içte bir içimlik
Bir su gibi ellerin avucumda serinler.

Vücudunun gölgesi bak yerde gölgemle bir,
Yeni bir nefes gibi sessizlik göğsümdedir.
Sessizlik içerime doluyor yudum yudum.

Dolu bir yelken gibi göğsümde genişleyiş,
Ve öyle için için, ve öyle geniş geniş.
Ben hiç bir şey duymadan, ben yalnız seviyorum.

ziya osman saba
Kimi zaman insanların karşıdakini anlayamaması sonucu ona cevap vermeyerek protesto etmesidir.
(bkz: tepkilerin en büyüğü)
ruhun ve beynin dinlenmesi için gerekli tek ilaç,günümüz hayatında onu bulmak için kendimizi dağa taşa attığımız cevher,huzur kaynağı.
bir serzeniş, bir haykırıştır aslında.
mümkün olmayan kavramdır. bunun mümkün olmadığını john cage "4,33" adlı eseri ile dinleyiciye anlatmıştır.
kaosun başladığı ve bittiği noktada sadece "o" var,bütün tabiat sesi ile var ve sessizliği ile yok;her küsüşlerimizin altında da hep bu yatmıyor mu ,yokluğumu düşün susuyorum.