bugün

a.k.a the rope..

alfred hitchcock ustanın tumunu tek planda çektiği kusursuz bir gerilim filmi.. iki genc * mukemmel cinayet planı kurgularlar ve bunu gerceğe uyarlamaya çalışırlar.. amacları kendilerine ve cumle aleme * kusursuz bir cinayet planının gercekleştirilebileceğini ispatlamaktır.. bu plan uğruna gencecik bir arkadaslarını oldururler ve yemek masasının altındaki sandığa cesedi saklarlar.. sonra da -asırı sapık oldukları- için evde parti verirler ve o masa cevresinde yemek yerler..
1948 yapımı James Stewart, John Dall, Farley Granger'ın başrollerinde oynadığın bir alfred Hitchcock filmidir. Film Patrick Hamilton'un ''Rope's End'' oyunu üzerine çekilmiştir. Ve gerçekte de yaşanmış bir olayı anlatır. Senaryosu ise Arthur Laurents tarafından yazılmıştır.

Film esas olaak Loeb-Leopold Case üzerine kuruludur. iki zengin piçi Chigago'da belki de bu işin heyecanı için belki de inandıklrı Nitzscheci değerleri arkadaşlarının üzerlerinde denemek için bir arkadaşlarını ödürmeye karar verirler ve öldürüler-öldürmekle de kalmazlar aynı zamanda arkadaşlarının babasını yemeğe çağırıp, öldürdükleri çocuklarını da sandığın içne atıp o sandığın üzerinde yemek yerler- de olaylar filmde anlatıldığı üzerine gerçekleşir, bu işi yapan delikanlılar da birisi-filmde bahsedildiği gibi- Harward'da eğitim görmüş bir diğeri ise beş dil bilmektedir. bunlarla birlikte, Hitchcock'un salt bu filmi değil diğer bazı filmleri de ''Loeb-Leopld Case'' üzerine kuruludur.

esasında filmde hiç bahsedilmemiş olmasına rağmen zamanın koşullarından dolayı-1940'arın en tartışmalı konularındna birisidir homoseksüellilk kavramı bilhassa filmlerde- film esasen homoseksüellik üzerinedir. bir çok yerde ''it'' diye bahsedilir, ama hiç bir şekilde Homosexual söylenenmez(Ölen David için ''it'' şeklinde bahsedilmiştir). bu ''it''in genel anlamda homoseksüellere vurgu yaptığını diyaloğun içerğinden rahatça anlayabiliriz:

''i wish we had out of here''

''i wish it were somebody else''(ölen arkadaşlarını kastederler)

(işte bu ''it'' kavramından dolayı Robert Donat filmde rolalmak istememiştir. Ama sonuçta James Stewart'ın bu sodomlularla öğretmen öğrenci ilişkisi dışında bir ilişkisi yoktur). Aslında öncelikle rol Cary Grant'a teklif olarak götürülmüştür. James Stewart'ın performansı ise etkileyicidir. O bu homoseksüel ilişkilerin içersinde yer almaz, daha çok bir dedektif rolündedir ki Nietzsche Felsefesi üzeirne de konuya hakim bir görünüm sergiler.(ki konu bu felsefenin etrafında döner)

bunların yanında, brandon ile Philip de gerçekte gaydirller. hatta filmde Philips'in verdiği bazı tepkiler de(aşırı duygusal olması ve filmin başlarında cinayeti işledikten sonra Brandon'un yanından ayrılmamasını istemesi biraz bu ilişkide feminen olma özelliğini açığa çıkartır gibi) herşeye rağmen bu filmde bildiğim bişey var ki o da bu filmin sansürci kuruma baya zor anlar yaşattığı. bu olay ''The lady Vanishes'' deki Charterers ve Caldicot'un davranışları gibidir, üstü kapalı ima edilen(fikrimce) homoseksüellerdir onlar fakat tepkilerden dolayı Hitchcock bunu açıkça gösterememiştir. (Legion of decency ve catholic church).

Film Bir amerikan filmi olmasına rağmen iki ingiliz karakter vardır birisii, David'in babası(Sir Cedric Hardwicke) ve babasının baldızı (Constant colierdir ki sağlam bir oyuncudur, ama filmdeki rolü beni oldukça rahatsız etmiştir.) aralarında en dikkat çekici unutkan ve ayn zamanda belirsiz bir karakter üçüncü sınıf sanat sevicisi (''playing something of the something'' karakteri-bu ''playing something of something'' kavramı ile bir filmi anlatmaya çalışır ama bir türlü beceremez.) burada bahsettiği film belki de ''notorious'' filmidir.(ingrid Bergman ve Cary Grant'ın başrollerini paylaştıkları) ama bir türlü hatırlayamaz.

aslında her filmde merak ettiğim birşey vardır, Hitchcock Canoe'sini nasıl ugulayacaktır. uşbakışı çekim de kendisini gösterir. orjinal fikir ise karşı binalardan birinde kırmızı neon ışıkları Hitchcock'un ışıklı silüetini yansımalarıdır. fakat bu biraz aşırı bulunur. aslında uygulansa belki filmden çok Canoe'si konuşulacaktı, bu deneme dışında belki de en ilginç canoe'si ''lifeboat'' daki zayıflama reklamıdır. (orada ''fat slayer'' olarak betimlenen bir gazete reklamındadır Hitchcock)

Hitchcock'un mizaği kişiliği de filmlerinde dikkat çekici şekilde vücutbulur, özellikle sözcük oyunlarında ustadır. mesela ''the 39 Steps'' de ''an eye for an eye and a tooth for a tooth'' deyimi onda ''an eye for an eye and a tooth for a toothbrush'' dönüşmüştür.
ing : ip , halat , idam , kement.
filmde neredeyse her sahnede birileri içer... içki kadehleri hep eldedir.
foo fighters'ın wasting light albümünden bir şarkı. sözleri;

this indecision's got me climbing up the walls
i've been cheating gravity and waiting on the falls
how did this come over me, i thought i was above it all
our hopes gone up in smoke, swallow your crown

(yowh!)
on a kiss, i thought i'd save my breath for you
(yowh!)
on a kiss, i thought i'd save my breath for you

give me some rope i'm coming loose, i'm hanging on you
give me some rope i'm coming loose, i'm pulling for you now
give me some rope i'm coming, out of my head, into the clear
when you go i come loose

these premonitions got me crying up a storm
leave your condition, this position does no harm

(yowh!)
on a kiss, i thought i'd save my breath for you
(yowh!)
on a kiss, i thought i'd save my breath for you

give me some rope i'm coming loose, i'm hanging on you
give me some rope i'm coming loose, i'm pulling for you now
give me some rope i'm coming, out of my head, into the clear
when you go i come loose

give me some rope i'm coming loose, i'm hanging on you
give me some rope i'm coming loose, i'm pulling for you now
give me some rope i'm coming through, i'm counting on you
give me some rope i'm coming, out of my head, into the clear
when you go i come loose
alfred hitchcock'un bir tiyatro oyunundan esinlenerek çektiği, 1948 yılına ait filmdir.

http://www.sinemazingo.co...ari-alfred-hitchcock-1948
öldürmeyi çeşitli sebeplerden dolayı normal görüp hem de götü bu kadar tutuşan bir ikili daha göremezsiniz. phillp gerildiçe sizin de gerileceğiniz, 1 saat 17 dakikacık olan, 1948 yapımı bir film. mekanın sürekli aynı kalması da insanı geeren diğer bir unsur.
(bkz: cut the rope)
film gerçek zamanlı çekilmiştir. tek bir plan vardır. ya da kamera kayda girer, olan biteni kaydeder ve kayıttan çıkar diyebiliriz. dönemin kameralarıyla 10 dk. den fazla çekim yapmak mümkün olmadığı için her film makarası dolduğunda kamera karanlığa odaklanır ve geri açılır. film sıkça sinemayı tiyatrolaştırdığı yönünde eleştirilir. ancak alfred hitchcock'un bu yöntemi sayesinde izleyici, filmin içindeymiş hissine kapılır. filmin sonunda olayları anlatan adamın sesi bize ulaşırken kameranın koltuğu, sandığı, camı vb. gezmesi her şeyi tekrar yaşamamızı sağlar ki oldukça başarılıdır. filmdeki bir diğer ilginç nokta ise hitchcock'un zaman ilerletme yöntemidir. filmin gerçek zamanlı olduğunu söylemiştik. evin camlarından gözlemlediğimizde filmin başladığında havanın aydınlık olduğunu görürüz. ancak her 10 dk de bir (makara değiştirilmek için her durulduğunda) arkadaki fon da değişir, kararır. şehrin ışıkları yanmaya başlar. stüdyoda oldukça uğraştıklarının alameti olan bu ince detaylar filmin kalitesini arttırmaktadır.

ilgilenenler için gerçek zamanlı bir diğer film: (bkz: before sunset)
alfred hitchcock'un ilk renkli filmi. harikulade bir film. 1948'de böyle film çekmek usta işi değildir de nedir? yalnız film boyunca philip denen mala sinir oluyorsunuz. ne tırsak çıktın sen kardeşim böyle ya. cinayet bitti titremeye, terlemeye başladın hemen. soğukkanlılık zerre beyninde yer etmemiş.
foo fighter'ın wasting light adlı albümünün hareketli şarkılarından. klibi günümüzde artık pek tercih edilmeyen 4:3 formatı ile oluşturulmuştur. bu format özellikle 90'lı yılların sonlarına doğru kullanılan video tercihiydi.
kieslowskinin öldürmek üzerine kısa bir filmiyle çıkış noktalarının aynı olduğuna inandığım film. yanılıyor da olabilirim bilmiyorum.

(bkz: leopold ve loeb vakası)
maktülün iple boğulurken ölmeden önce çığlık attığı alfred hitchcock filmi.
klasik bir foo fighters parçası. taylor hawkins' in parçanın ilk kısımlarında sönük kalıp sonlara doğru her zamanki gibi coştuğu parçadır ayrıca.
Ekmek üretimi sırasında yanlış parametreler kullanımı sonucu ortaya çıkan bir ekmek hastalığı. Ekmek içinde yapış yapış bir kıvam, ipliksi ve anormal bir görüntü oluşturur.
(bkz: halat)
Çekildiği döneme göre aşırı kaliteli olan bir alfred hitchcock filmi. Sanki 40'larda değil de 70'lerde çekilmiş gibi bir havası vardır. Film boyunca Brendon karakterinin soğukkanlılığı, tavırları ve mimikleri ile mest oldum diyebilirim. Bu arada karakteri canlandıran John Dall'ı kime benzettiğimi bir türlü çıkaramadım. Ayrıca film sayesinde new york city'nin o yıllarda bile harikülade bir şehir olduğunu gözlemleyebilirsiniz. Beni en çok şaşırtan ise o yıllarda telefon ve buzdolabının sıradan bir şeymiş gibi nihai tüketicilerde bulunmasıydı. ilginç.
Hitchcock’un dönemin entelektüel zumresini etkilemek için çekmiş olduğu bir film. Nietzche’nin “übermensch” kavramından etkilenerek bir cinayet işleyen iki arkadaşın hikayesini anlatan film bu felsefeyi sonuna kadar irdeliyor. Ayrıca Filmin öne çıkan özelliğiyse neredeyse tek bir planda çekilmiş olması bu teknik seyircinin filmle özdeşleşmesini ve gerilimin etkili bir biçimde yansıtılmasını sağlıyor olsa da bence seyirci aslında bir yerden sonra sıkılabiliyor çünkü uzun plan devinimi ortadan kaldırarak tempoyu yavaşlatıyor. Fakat bunun yanında kamera açıları,hareketleri çok etkileyici ve özgün. Bir diğer hatırlatma çok akıllıca bir fikir olarak plan geçişlerinin Film bandının kapasite sınırlılığı nedeniyle karanlık nesneler üzerinden sağlanması.
Uzun lafın kısası alfred hitchcock farkı.
1948 yılında patrick hamilton'ın tiyatro eserinden uyarlanarak yapılmış Hitchcock filmi. james stewart'ın hitchcock ile çalıştığı ilk filmdir.türkçe olarak ölüm kararı olarak çevrilmiştir.hitchcock filmlerinden alıştığımız gibi film tek bir mekanda geçmiştir.iki tane öğrencinin nietzche'den etkilenerek işlediği bir cinayeti anlatır.öğrencilerden biri çok soğukkanlı diğeri çok tedirgindir.arkadaşlarını öldürdükten sonra evlerinin içindeki sandığa koyup burada parti verirler partiye katılanlar arasında öldürdükleri arkadaşlarının babasıda yer almaktadır.son derece sürükleyici olan film izlemeye değer.
görsel
1948 yapımı bir Alfred Hitchcock filmi. Aynı zamanda Hitchcock’un ilk renkli filmidir. Film 80 dakikalık kesintisiz bir sahneden oluşur ve tek bir mekanda geçer. Seyirciyi sıkmamak adına kamera sürekli hareket halindedir ve kameranın rahat hareket edebilmesi için çekim esnasında mekandaki eşyaların yeri sıkça değiştirilir.

Gelgelelim film bir tiyatro eserinden uyarlanıyor. Bununla kalmıyor tez konusu oluyor. Ve daha bir sürü şey.* Tabii hepsinin asıl esin kaynağı yaşanmış bir hikaye olup leopold ve loeb vakası diye bilinen 2 gencin cinayet bir sanattır fikrini savunarak işledikleri o malum cinayeti konu alır. Elbette Nietzsche etkisi görülür. (bkz: übermensch)

Velhasıl film, ders niteliğinde bir başyapıttır.