bugün

Rollo may, modern zamanlarda yaşamak için verdiğimiz mücadelemize ilişkin seçkin çalışmalarıyla tanınır. “yaşamla başa çıkabilmek için, anksiyete, yalnızlık, seçme ve sorumluluk gibi konularla yüzyüze gelmeliyiz” der may. yalom ve bugental gibi diğer varoluşçu terapistlerin de vurguladığı gibi , kendi dünyamızda acı, seçme ve sorumlulukla yüzleşmektense bunlardan kaçınmanın ne kadar da kolay olduğunu ileri sürmüştür: “ancak yaşamımızın acı veren bölümlerinden kaçınırken, dünyadan, başkalarından ve hatta kendimizden uzaklaşıyor ve yabancılaşıyoruz. işte tam bu noktada, kendi bireysel özgürlüğünden ve seçimlerinin sorumluluğunu almaktan kaçınma nevrotik kökenli anksiyeteye yol açıyor. bir başka deyişle, yaşamı kucaklamanın kısa dönemde bir bedeli olsa da, uzun vadede yararlar sağlayacaktır.”

rollo may, bir anlamda amerika’ya “varoluşçuluk” ekolünü getirmiştir. aslında klasik psikanaliz eğitimi almıştır ve katı varoluşçu olmaktan çok, bir anlamda sentezcidir (örneğin adler gibi “efsaneler”i kullanmaya açıktır). may, bedensel sağlığı yerinde olmayan bir kişiydi ve uzun bir ömür sürmesine karşılık gençliğinden itibaren ölümün soğuk gerçekliği ile yüzleşti durdu. bu “todesangst” yani “ölüm anksiyetesi” onun “anksiyete özgürlüğün başdönmesidir” diyen soren kierkegaard’ın varoluşu çalışmalarını izlemesi ve may’in kuramını ortaya koyması için yaratıcı bir etki sağlamıştır.
Kendini arayan insan kitabını yazan psikiyatr. Kitaba gelirsek benlik bilinci konusunu güzel işlemiş ancak sanki politik yönlendirmeler var gibi alttan alta.
"...Kişi kendini ortaya koyamazsa, gerçek bir ilişkiye katılamaz. Devingen diyalektik bir ilişki -denge demek istiyorum, ama bu bir denge değil- birinin kendini ortaya koyduğu, ötekinde yanıt bulduğu, sonra kendini biraz fazla ortaya koyduğunda ötekinde bir hayır sezdiği, geri adım attığı ama vazgeçmediği, katılımın biçimini değiştirdiği ve ötekinin bütünlüğüne yeterli yolu bulduğu, bitmeyen bir karşılıklı fedakarlıktır. Bu daimoniğin yapıcı kullanımıdır. Kişinin bireyselliğini diğer insana ilişkin olarak ortaya koymasıdır. Eşi sömürmenin kıyısında gezer; fakat onsuz yaşamsal bir ilişki olmaz. Doğru orantı olduğunda, daimonik diğerlerine el uzatma, yaşamı seks yoluyla artırma, yaratma, uygarlaştırma dürtüsüdür; önemli olduğumuzu, diğerlerini etkileyebildiğimiz, onları biçimlendirebildiğimizi, gösterilebilir ölçüde önemli bir gücü kullanabildiğimizi bilmenin verdiği neşe, coşku ya da basit bir güvenlik duygusudur. Değer verildiğimizden emin olma yoludur..."

(Aşk ve irade - Rollo May, s.158)
güncel Önemli Başlıklar