bugün

Osmanlı pâdişahlarının ordularıyla beraber başkumandan olarak sefere gitmeleri usulü, Kanunî Sultan Süleyman'ın ölümünden sonra terk edilmiş; gerek iran, gerek Avusturya ve Lehlilerle olan muharebelerde bir defa yeniçerilerin ısrarıyla III. Mehmet Avusturya'ya ve II. Osman da Lehistan seferlerine gitmişlerdi. Sultan Murat'ın çekidüzen verdiği ordusunun başında sefere çıkmasının gerek memleket dışında ve gerek içinde büyük tesiri vardı.
IV. Murat'ın gerek bu Revan ve gerek daha sonraki Bağdat seferleri, Anadolu'daki sipah zorbalarını ve eşkiya denilen bir zümreyi temizlemesi bakımından pek mühimdir; bu arada iftiraya uğrayan ve husumete kurban giden şahıslar da bulunduğuna şüphe olmamakla beraber zorbalıkları tesbit olunan bir hayli şahıs da bu arada temizlenmiştir. Sultan Murat bir gördüğü şahsı bir kaç sene sonra görse yine tanıyıp bundan başka şakilerin ve zorbaların isim ve yerlerini hafızasında tutarak bu seferlerinde o gibileri aman vermeden arayıp buldurarak öldürmüştür. Bunun için her iki seferde memleket içinde temizlik sebebiyle bir istikrar husule gelmiş ve kendisinden sonra da bu sükûnet bir müddet daha devam etmiştir.
Sultan Murat'ın otağı (Şubat 635) Üsküdar'da kuruldu. Kendisi 7 Mart'ta otağa çıktı. Hareketten evvel kendisinin haberi olmadan hiç bir ocak ağasının ortak (tekaüd) ve * (yeniçeri odalarını bekleyen) isimleriyle istanbul'da asker bırakmamalarını emretti; Maltepe geçilip Kazıklı derbend'ine gelindiği zaman solakbaşı'lardan Galatalı Çelebi'nin bir neferi istanbul'da bıraktığını duyunca emektarlığına bakmayarak derhal önünde çökertip boynunu vurdurdu. Bundan sonra muhtelif konaklarda da zorbalardan veya haklarında şikâyet edilenlerden isterse vezir veya kadı olsun hiç kimseye aman vermeden öldürttü. Bu cümleden olarak Seyid Gazi'de Anadolu valisi hizmetinde bulunan ve Konya ayanından olup Karayılan denilen iki kardeşi katlettirdi. Zorbalıktan gelmiş olan Manisa Sancakbeyi Duducu Hasan Paşa mükemmel kapısı halkıyla orduya gelir gelmez öldürüldü; çünkü Sultan Murad buna bazı zorbaların katillerini emrettiği halde bir iş görememişti; Hasan Paşa, iki bin kişilik maiyyetiyle alay gösterip, pâdişâhın eteğini öpeceği sırada "bir iki düşmanı öldürmeye muktedir olamadın, şimdi bana alay gösterirsin bre mel'un" diye katlini emretmiştir.
Hasan Paşa'nın öldürülecek bir kusuru yoksa da Sultan Murat zorbalıktan eyalet ve sancak idarelerine getirilenlerin birer bahane ile öldürülmesini esas prensip yapmıştı. Ilgın'a geldiği vakit Karaman beylerbeyi Celeboğlu Ali Paşa orduya iltihak etmiş ve bu da zorbalıktan beylerbeyliğe geldiği için katledilmiştir. ishaklı konağında Karaağaç kadısından şikâyet edildiğinden o da öldürüldü.
Konya'ya, gelindiği vakit padişah içkaleyi görmek isteyerek yalnızca at sürüp hendek üzerindeki köprüyü geçip kaleye çıkarken kale dizdarı atla gelenin pâdişâh olduğunu bilmeyerek kelenin üzerinden:
"Bre ağa aşağı inip piyade yürü, bu padişah kalesidir. Buna atla çıkılmaz" diye bağırdığından Sultan Murat dizdarın bu sözlerinden memnun olmuş ve kaleye girerek cephaneliği gezmiştir.
Sultan Murat Konya'da bulunduğu sırada Hazret-i Mevlana'yı ziyaret edip Çelebi Efendi'ye iltifat eyleyerek dergâh matbahına Sugla mahsulünden bin kuruş zammetmiştir. Yine Konya'da bulunurken sipahilerden Koca Gürcü Osman, Sultan Osman vakasında ocak subaşısı bulunup katle iştirak ettiği için ve zeametli divan çavuşu tütün içmesinden dolayı katlolundular. Sivas'a gelindiği vakit Beyşehri sancak beyi Keskinli Ali Paşa mezalimine binaen katlolundu.
Sivas sahrasında iken bostancılardan birisinin padişahın yazısını taklidedip sancak beyi ve beylerbeyleri sızdırdığı duyulması üzerine bostancı, pâdişâhın huzuruna getirilerek derisi yüzülmek suretiyle öldürüldü; Konya kadısı Şehla Mehmet Efendi'den şikâyet olunduğundan hemen adam gönderilerek Konya pazarında asıldı. Şehla Mehmet Efendi, Karayılan oğulları'nı pâdişâha zorba diye şikâyet ederek öldürtmüş ve kendisi hakkında da -belki Karayılan ailesinin teşvikiyle- şikâyet olunmuştur.

Sivas'tan hareketinden sonra Sultan Murat Anadolu ve Karaman, Sivas ve Rumeli tımarlı sipahilerini ikiye ayırarak manevra yaptırmıştır.

Daha evvel sefere gönderilen sadrâzam Mehmet Paşa Diyarbakır'da kışlarken evvelce aldığı talimat üzerine bütün hazırlığını Bağdat üzerine tertip etmişti; fakat seferin Revan üzerine olduğunu haber alınca derhal Erzurum'a hareket etti. Bu sırada Erzurum valisi değerli kumandanlardan Demirkazık Halil Paşa idi; bu zat iran seferindeki sebatı ve zaferi temin etmesi sebebiyle bu lakabı almıştı.

Pâdişâhın yanında, vezîr-i azama vekil olarak bulunan rikâb-ı hümayun kaymakamı Murtaza Paşa ile iran serdarlığı meselesinden dolayı aralarının açık olması nedeniyle Murtaza Paşa'nın telkini ile Halil Paşa'nın katli hakkında vezir-i azama hatt-ı hümayun gönderildi; hiç bir kabahati olmayan bu değerli vezir boğulmak suretiyle öldürüldü, Murtaza Paşa bu seferde aralarının iyi olmamasından dolayı izmir kadısı Tevfikizâde Mehmet Efendi'y' de katlettirmişti.

Sultan Murat 1635 Haziran ortalarında Bayburt'a geldi; sadrazam kendisini karşıladı ve sancağ-ı şerifi pâdişah'a teslim etti. Pâdişâh büyük bir alayla Erzurum'a girdi; burada da katiller yapıldı, Sivas beylerbeyi Bosnalı Osman Paşa'dan şikâyet edildiği için başı kesildi, onu Behisnili Ali Paşa'nın katli takip eyledi; yeniçeri ocağından Sakabaşı ve sipah zorbalarından Işık Yahya da aynı akibete uğradılar. Buradan da doğuya doğru hareket olunup evvelâ Kars'a ve oradan Revan (Erivan) önüne gelindi.
Revan kalesi küçük ise de hudut üzerinde bulunması sebebiyle ehemmiyeti büyüktü. Kalenin muhafızı Emirgûneoğlu Tahmasb Kulu Han idi; kendisinden evvel babası Emirgûne Han, Revan beyi iken onun ölümüyle yerine oğlu tayin edilmişti. Bunlar otuz seneden beri bu kale beyi bulunuyorlardı. Revan kalesi 1635 Temmuz sonlarında (12 Safer 1045) muhasara edildi; kalede on iki bin muhafız vardı. Pâdişâh; kumandanları ve askeri cesaretlendiriyorsa da haşin ve amansız hareketi, kızgınlık ile adam öldürmesi kumandanları şaşırtmıştı.

Revan kuşatması on bir gün sürüp kale muhafızı Emirgûneoğlu kaleden çıkarak pâdişâhla görüşüp kaleyi teslim etti. Sultan Murat Tahmasb Kulu Han'a Yusuf adını ve vezirlik verdi. işte bu suretle Tahmasb Kulu Han, Emirgûneoğlu Yusuf Paşa oldu ve kendisine Halep valiliği verildi. Fakat az sonra hakkında şikâyet olunarak azledildi.

Revan kalesi tamir edilip içine on iki bin asker, cephane konup muhafızlığı vezir Murtaza Paşa'ya bırakılarak dönüldü; Tebriz tarafları vuruldu. Aras nehri taraflarındaki Zeynelli aşiretinden bin kadar nüfusun Erzincan, Tercan, Pasin taraflarındaki hâlî yerlere iskân edilmesi emrolundu. Van'da tımarlı sipahiler yoklandı. Pâdişâh Diyarbakır'a uğrayıp orada bir müddet oturduktan sonra istanbul'a, döndü. Sultan Murad'ın Revan seferine gidişi ve dönüşü on ay sürmüştü.

Revan, alınmasından yedi buçuk ay sonra kış esnasında iranlılar tarafından kuşatılıp Diyarbakır'da, bulunan sadrâzam tarafından acele yardım edilmek üzere faaliyete geçilmiş ise de kışın şiddetli olmasından dolayı imdat edilemediğinden 1636 nisanında teslim olmuştur. Revan'ın yardımına koşmadığı için bir müddet sonra vezir-i azam Tabanıyassı Mehmet Paşa azlolunarak yerine Bayram Paşa sadrâzam tayin edilmiştir (1637 Şubat).
*