bugün

Huzur huzur huzur .
ekonomik kriz vardı ama hiç değilse siyasi kriz yoktu. Şimdi ikisi birden var. Vatanını milletini satan Cumhurbaşkanları başbakanlar yoktu. Şimdi ikisi birden var...
anap mhp dsp koalisyonunun kurduğu 57. hükümet vardı. ekonomik olarak durumlar iyi sayılmazdı. *
modern olmayı bir kenara bırak , çocuk pornosu suç bile değildi. türk telekom un hali içler acısı , gsm operatörleri vahşi batı misalı özgürce dolanıyor. soygunculuğun haddi hesabı yok. merkez bankasında tek lira kalmamış.

özgür falan değil , bilakis imf nin eline bakar durumda , abd höt diyince hemen buyur abi pozisyonundaydı.

şu an kodese yollanan darbe zihniyeti , "ne de olsa bizimkiler başta gerek yok darbeye" diyerek yan gelip yatmaktaydı.

topraklarımız ve milli varlıklarımızın farkında bile değildik. ööyle duruyordu hepsi. bir tarım ülkesi olan türkiye , tarımda bile dışa bağımlı hale gelmişti.

ecevit koltuğuna yapışmış ve koltuğunda ölmeye kararlıydı. sağlık durumu o kadar kötüydü ki kukladan başka birşey değildi. mesut ne derse o yapılırdı. devlet bahçeli nin sesi ni bile duymazdık. ekonomik krizmi? onlara ne canım ekonomik krizden. halk ödüyor bedelini değil mi?

limanlar hava alanları askeri üstler vb.. gibi stratejik noktalar yabancı güçlere çoktandır açıktı.

belli başlı odakların keselerini doldurmayı bırak , komple bankaların parasını çuvallara doldurup götürdüğü , 50 tane bankanın 1 gecede planlı olarak batırıldığı , soygunculuğun artık yasallaştığı bir dönemdi.

terör bitme noktasında değildi , ateşkes ilan etmişlerdi korkudan , acaba "apo asılırmı?" diye sus pus olmuşlardı. nitekim devlet bahçeli kurdunun üzerinde geldi ve kahramanlar gibi imzayı basarak apo yu ipten aldı.

halk bu beceriksiz hükümetlerden o denli nefret ediyordu ki , onlara o kadar gıcık kapıyordu ki bir daha ki seçimde bu 3 partide meclise giremedi. dsp %2 bile alamadı. halkın gazabına uğradılar...

taki yerin altından çıkıp bir adam gelene kadar.. o adam ki kendine demokrasi güdüsü ile bir ordu kurdu. ilk söylemi "biz artık değiştik" idi. "geçmişteki hatalarımızı kabul ediyoruz" dedi. karşısına çıkan , hukuğu ayaklar altına almaktan çekinmeyen , cumhuriyeti biz kurduk diye övünen ama cumhuriyeti yıkmak anlamına gelen darbeyi her seferinde alkışlayan , kendini satın aldığı güçlerle alkışlatan kişilere hiçbirşey yapmadı. sadece halka havale etti. ve halk 2 kere daha gereken cevabı postal sevdalılarına verdi.

8 yıl süren yükselme ve aydınlanma çağında bize önderlik eden kişinin ismi recep tayyip erdoğan dı.

saygılar sevgiler...
recep tayyip erdoğan kim?

bu ülkenin yarısını tartışmasız temsil eden insan. geri kalanlardan da kendi oy verdiği parti olmazsa "zaruri durumlarda" destekleyecek adamlar çıkar ve %60-70'e kadar destekçisi çıkabilir. yani bu ülke insanlarının %50-70'i. tayyip erdoğan'ın şahsında eleştirilen temsil ettiği kitle olmasın?

recep tayyip erdoğan öncesi beni bu adam temsil edecek diye etrafında toplanılmış bir lidr olmaması halkın oy vermek için düzgün seçenekleri olmamasına bağlıdır. şimdi bir kişi çıkmış ve bu kadar oy almış fakat diğer kesimler acayip şekilde recep tayyip erdoğan'a düşmanlık besliyor, başbakan ve hükümet olduğu halde onu vatan haini ilan edebiliyor, kin duyuyor. hakkı olan hükümet olma görevine sahip olmasını benimseyemiyor, kabullenemiyor.

demokrasi; insanların kendinden olmayanlara mecburen tahammül etmek zorunda kaldığı sistemlerdir. oy vermeseniz bile başa gelmiş kişileri kabullenmek zorundasınız. oysa bu ülkede bazı kesimler yıllardır başta olan bir hükümeti bir türlü kabullenemiyorlar. kemal bey diyor ki halkın iktidarı gelecek. ortadaki iktidar halkın iktidarı değil mi? eğer ülkenin % 50'sini halk görmüyorsanız o sizin sorununuz...

halkın bu denli desteğini almış bir partiyi, genel başkanını kabullenmemek halkı kabullenmemektir. recep tayyip erdoğan öncesi halkın istediğini yapmayıp devlete, rejime uyan partiler vardı. halk kime oy verse durumun değişmediğini bilerek istemeye istemeye bir taraf seçiyordu ve parça parçaydı. bu da rejim savunucusu devletçi partilerin işine geliyordu. şimdi tayyip erdoğan ve akp var. rejim ve halk arasındaki mücadeleyi akp ve rejim kavgasına dönüştürüyorlar ve öyle göstermeye çalışıyorlar. halk aptal değil ve rte eleştirilirken kendinin eleştirildiğini biliyor. rte ile oy verenlerinin birbirinden farklı düşüncede insanlar olduğunu mu zannediyorsunuz?

rte öncesi türkiye ile sonrası arasında çok fark var. cin lambadan çıktı veya pandoranın kutusu açıldı. kimse kapatamaz. önünde duranları da kim ve ne olursa olsun ezip geçer. rcep tayyip erdoğan bile bunu durduramaz. artık halk kendini temsil edebilecek bir örnek gördü. yapılamaz denenleri yapmayı deneyen ve bazen yapan bir parti gördü. artık boş oturup boş konuşmak, boş vaadler vermek dönemi kapandı... diğr partiler de sike sike çıtayı yüksek tutmak zorunda kalacak.
-Büyük Ortadoğu Projesi türkiye'de henüz uygulanmaya başlamamıştı.
-Öğretmen olmak için kopyacı cemaat üyesi olmak değil, eğitim fakültesi bitirmek yetiyordu.
-Türkiye'e kasaplık et ithali yapılmıyordu. Çünkü Türkiye'nin ürettiği et kendine yetiyordu.
-Tarım hakkın rahmetine uğramamıştı. Mevsiminde her meyve ucuzdu.
-işsizlik bu seviyeye hiç bir zaman gelmemişti.
-Baştaki hükümetler kendi derdi yerine halkın derdiyle ilgileniyordu. Sorun anlatığınızda siktiri yemiyordunuz.
-Gülen cemaati polisi ele geçirmemişti; Fethullah Gülen Amerika'ya kaçıp gitmişti
-Terör örgütleri bu kadar cesaretlenmemişti, Pkk dağılma dönemindeydi.
.
böylesine bölünmüş bir ülke değildik, bir çok aydın insan hala dışarda ve aydın diye anılıyordu, insanların aşil topuklarını fırsat bilip bu kadar sömürmemişti..
vasatın ve vesayetin altında.*
çağdaş ve modernlik anlayışı mini etek ve bikiniden öteye demokrasi anlayışı postal yalakamaktan öteye gidemeyen zihniyete göre farklıdır tabi.
aslına bakarsanız tayyipten önce de durum pek iç açıcı değildi. menderesin gelişiyle önleri açılmaya başlayan yobazlar özellikle 80 darbesinden sonra ortalığı iyice boş buldu. şu anda ise en çok azıttıkları dönemlerdeyiz. atatürk devrimleriyle köşeye sinen yobazlar( dikkat ediniz devrimleri benimsemiş inançlı insanlardan bahsetmiyorum) yavaş yavaş örgütlenerek bugün ki hallerine gelmiştir. ama mesele değildir daha önceden nasıl sinmişlerse aydınlık insanlarla tekrar sindirilebilirler.
dinini sevdimin cemaatçi tayfanın yeraltında olduğu türkiye'dir.
daha çağdaş(mış)...

sen önce ''çağdaştı'' yazmasını öğren sonra gel ''şeriat geliyo :( '' diye ağla. malzeme malzeme olacak ki dikiş tutsun dimi güzelim? sende iş yoksa insanlara ne çamur atıyorsun?

tanım: eksik türkiye'dir.
kadınların başını örttüğünün farkında bile olmamak.
Uyan Türkiye ! Lafına ihtiyaç duymamak .
şimdi her yer hırsız dolu o zaman yer yer hırsız dolu idi.
(bkz: olsa da yesek)
aç idik çok şükür...
(bkz: sürünüyoruz hamdolsun)
ikna odaları vardı. şimdi ikna odalarını kuranlar ya hapiste ya mezarda.
sigara çok ucuzdu istediğimiz yere içebiliyorduk.
vatandaşlarının büyük bir çoğunluğunun açlıktan nefesinin koktuğu bir üke idi.
imf'nin ümüğünü sıktığı bir ülke idi.
yüksek faizlerle borç para bulabilmek için yalvaran bir yönetime sahipti.
kime konuşuyorsun diye soruyorum kendime, "hiç, duvara konuşuyorum" diye cevaplıyorum.
gazeteciler bu kadar ödlek değildi.
medya patronları başbakanları evinin kapısında pijama ile karşılardı.
bize ait olan 'türkiye' idi.
sol partılerın koalisyonla olsa bile iktidara gelme ihtimali vardı şimdi muhalefet olmak başarı sayılıyor.
- sivil toplum diye bişey vardı.
- kadrolaşmış devlet kurumları yoktu.
- yök korkulan bir kurumdu.
- basın özgürlüğü vardı.
- sigara serbestti.
- çalışmadan kazanmak yoktu.
- yeşil kart yoktu.varsada bu durumda değildi.
- bir kısım kimseler zenginleşirken bir kısmı da fakirleşmiyordu.
- terör bu kadar azmamıştı.
- artan kişi başı gelir kişilere gerçekten yansıyordu.
- kalkınma adı altında yolsuzluklar yapılmıyordu.
- bir de türkiyede bu kadar duble yol yoktu.
- hızlı trenin adı bile yoktu.
- çiftçi bu kadar zor durumda değildi.
- sendikaların söz hakkı daha fazlaydı.
Daha mutlu bir Türkiye'dir..