bugün

Arapçada 'dördüncü, dört' anlamına gelen 'Rabia' kelimesi Mısır'da darbe karşıtı direnişin sembolü olmuştur. Ülkede yaşanan katliamlar sırasında darbe karşıtlarının 4 parmaklarıyla işaret ettiği sembol hızla yayıldı.
Rabiatul Adeviyye hayatı boyunca verdiği özgürlük mücadelesiyle anılıyor. Gösterilerle birlikte bu ismin taşıdığı anlam Mısırlılar arasında yeni bir sembolün doğmasına neden olmuştur.
darbe karsiti zulme ugrayan insanlarin yeni duygusal zafer isaretine adini veren kisi.
her olayda olduğu gibi bu sembolde türk milleti tarafından abartılarak, boku çıkarılmıştır.

gezi parkı sembolleri gibi artık bu sembolde eeöööh yeter be dedirtmektedir.

umarım bir gün şekliyetçilikten uzak, gerçek destek verebileceğimiz günler gelir. yoksa her olay, türk milletine farklı bir heyecan yaratmaktan öteye geçememektedir.
Adlarının sadece DÖRDÜNCÜ anlamına geldiğini öğrenmek, Rabia'ları biraz üzmemiş midir?

"Üç kızım var Allahım; yetmez miydi; bu da DÖRDÜNCÜ..."

Adınızın anlamı nedir hanımefendi?
- Dördüncü kıza duyulan iSYAN...
Yaaa, öyle mi?

http://haber.stargazete.c...n-cocuklarina/yazi-782814
çok güzel bir insan olan hanım velilerin büyüklerinden birinin adıdır. Hz. Rabia-tül adeviyye. her müslüman genç kızımızın örnek alması gerektiği hanımlardan biridir ayrıca. şimdilerde moda olan 4 parmaktan ibaret sananlara sesleniyorum. herşey siyaset değildir. ölen kimselerimizin ruhlarına saygısızlık yapmayalım .
Acayip seks çağrıştıran isim. Sisi bekaretini bozmuş diyolla.
dördüncü manasına gelen bir ismi çocuğa vermenin mantığı nedir diye şahsımı sorgulayan isimdir. şimdi birçok dindar kesim mensubuna sorsanız rabia kesin mübarek, çok anlamlı bir isimdir der. bir de aleyna diye bir isim konyordu sonra kuran'dan aldık bu ismi çok güzel anlamı var filan diyenler oluyordu. meğer o da bize, bizim üzerimize demekmiş.
sözün özü, çocuklarımıza anlamını bilmediğimiz veya böyle dandik isimler vermeyelim.
görsel
rabia kadir 'i akla getiren.
Kırmızı ayakkabılarla daha çocuksu bir o kadar masum dindar kız. Tekbir getirirken ellerini Rabia işareti gibi açtığına şahit oldum. Eskiden saçları açıktı. Omuzlarının üstüne kadar dökülen saçları, pamuksu elleri, simsiyah ama renginin karalığınca ışıldayan ağlamaklı gözleri, hafif kıvrık kirpikleri ve bir noktayı andıran dolgun dudakları hafif kırmızımsı alt tarafı biraz eğik, burnu hafif kalkık, güldüğünde gamzeleri belirginleşir ve en kederli insanları bile hoşnut eden o çok tok ve çok da cılız olmayan tamamıyla içten gülüşüyle saf bir pelinsu'ydu.

Köy evlerinin altında ahır olarak kullanılan bölümün hemen yanında tefek yapraklarının altında meze yaparken kollarını suvar, o çocuk yaşlarında bile sakladığı mahremiyetini o gün günah yazılmıyormuş gibi sergilerdi. Hissederdik ki o da bu durumdan hoşnut idi. Çünkü elbisesinin altında kalan un bulaşmış güzel kollarını başkalarına göstermek o yaşta bile ona gurur verirdi. Ayrıca köyün bakkalından aldığı kendisine pek yakışan o incik-boncuk diye adlandırılan şey de kalitesini belli eder, yaşının çok üstünde bir zekaya sahip olduğuna delalet ederdi. Nitekim o bunları iyi bilir meze yaparken edindiği saygının dış görünüşünden ileri geldiğini bilirdi. Açıkçası dışı zekasının inceliğini yansıtan bir zarafet timsaliydi...

Okul çağında ise gelişimini tamamlayarak tam bir hanım kız olmuştu. O büyüklerinin her söylediğine koşan, her yükün altına giren hanım kızlardan değil! Bilakis büyüklerinin bile yanında çocuk kaldığı, hayatın tüm sırlarına vakıf bir görünüm sergileyen ara sıra sohbetlerde liderlik rolünü üstlenen konuşması gayet düzgün ancak genç kızları daha da güzelleştiren birkaç diksiyon kusuruna sahip bir güzel kız olmuştu.

Dini kitaplar ve şiir kitaplarıyla tanışmış sevdiği yazarların romanlarını okumaya başlamıştı. Yüreği bir kuşun yüreği gibi hafifti artık. Sözleri daha dokunaklı bir dişi bülbül... Gözleri ok gibi, sanki sancılı... Yüreği hamile, bir aşk doğuruyor. O belki de habersizdi bundan bilemiyoruz.

Kimdi bu genç?

Sınıfta orta sıranın ikinci sırasında oturan, daima temiz, sınıf ortalamasına göre uzun boylu, kişinin bakışına göre nurani yüzlü ve sınıfın haylazlarınca sevilmeyen, saf denilen gerçekte saf(onların iddia ettiği biçimde) olmayan sadece iyi niyetli ve tam bir talebe olan çağına uyum sağlayabilmiş bir çocuksu delikanlı. Sınıfın iyi futbol oynayan 3-4 öğrencisinden biri, sinema ve kitap kültürü de fevkalade. Matematikte de sınıfın en iyisidir.

Burnu Pelin'e benzer. Saçları da onun saçları gibi yumuşaktır lakin Furkan'ın saçı biraz savruktur. Pelin'in yüreğini darmadağın eden bu prenslere layık yüzün üstündeki anarşist saçlardır belki. Bu dağınıklık tıpkı bir anarşisttin yüreği gibidir. Dağınık çirkince bir dağınıklık değil aksine doğanın dağınıklığı... insan ne yaparsa yapsın Doğanın dağınıklığını düzenleyemez. Çünkü Doğanın dağınıklığı insanı kırptığı güzelliklerden çok daha güzeldir. insanın dağınıklığı ise insanın düzenciliğinden evla değildir, o en kötüdür. işte Pekin'i yüreğini yakan Doğanın dağınıklığındaki o esrarengiz güzelliktir!

Günler sonra...

Pelinsu hayatında yaşadığı en güzel duyguyu tadar. Bir erkeğin(yalnızca bir erkek mi?) gözlerine bakarken ellerini ellerine tutuşturmak ve kokusunun sevgilisinin ciğerlerine hapsolması... Bir insana bakarken ilk kez üstünlüğün kendisinde olmadığını fark eder. Furkan anı yorumlar ve iki aşık birbirine sarılır...

Okul artık furkan'dır pelin için. Böyle söylenemez aslında sadece okul sevgisinin bölündüğünden okulun olması gereken yere oturtuduğuldan, hayatın başka yönlerinin de var olduğunun öğrenilmeye başlandığından söz edebiliriz. Her şeyin yerli yerine oturtulmaya başlandığına ama ilklerin biraz abartıldığını savunabiliriz. Diyebiliriz ki sadece ikiye bölünmüş bir temiz yürek!

Aşk bir hastalık mıdır? Cevabı bulunmamış bir sorudur bu. Yaşadıklarımız aşkın hastalık olduğunu doğrulamadı ama artık aşkın abartılmış bir duygu olduğunu biliyoruz. Aşk neden abartıldı diye sorar isek yüreklerin dünyevi ihtiraslar ile bölünmediği için abartıldığını söyleyebiliriz.

Fuzuli'yi şehvetli bir deli olarak görmek kolaydır ancak zor olan Fuzuli gibi saf olabilmek yani sevmenin değerini anlayabilmektir. Sevmenin tadına varınca umurunda mıdır sevilmek.

neyi seveceğiz bu dünyada hangi kirlenmemiş yüreği... Ne bilelim şehvet aşıklarını, kusursuz görünen kusurluları... Sonra kusuru neden seveceğiz. insanı neden seveceğiz. Biz iyiliği seviyoruz... iyl olan ne varsa... Tamamen iyi olan, kusursuz olan tanrı'dır.

Böyle düşünüyordu pelin.

Beşeri sevmekten vazgeçti. Ayrılık acısına dayanamadı tertemiz yüreğinden yaşlar boşandı. Ağladı... Ağladı... Ağladı...

Kitaplığından bir şiir kitabı aldı.

O güzel sesiyle bir şiir okudu, sakinleşti ve uyumaya karar verdi.

Bir ses, Rabia, dedi.

Oydu sevgili, ey sevgili, en sevgili...

Rabia hatırında kalan şu mısrayı okudu:

Uzatma dünya sürgünümü benim!..
görsel

ticaret-ticaret-ticaret !!
şimdi bu rabia mursi yi destekleme şeysiymiş ya. hani rabia dördüncü demekmiş, mursi de dördüncü başkanmış, sonra rabia mısır da köle bir cariyeymiş çok acı çekmiş ezilenlerin simgesiymiş filan. yani rabia diye dört parmak göstermek mursi yi desteklemek, ezilenlerin yanında olmak ya la.
e mursi değil miydi lan, er kişinin karısı öldükten 8 saat sonraya kadar onunla ilişkiye girebileceği, 9 yaşındaki kızların evendirileceği, kadınların muz ve salatalık alamayacağına yönelik mükemmel, çılgın ötesi çalışmalar yapan.
başlatmayın lan simgenizden.
bir orospu ismidir.

not: mısırdaki olaylarla ilgim yok. *
(bkz: r4bia sticker ına fuck the eklemek)
görsel
son zamanlar da sıklıkla duyduğumuz bir kelime. yeni doğan kız çocuklarda isim patlaması olmazsa şaşmayın.
türkçe tercümesi:

görsel
sıkmıştır artık. evet zulme nerde olursa olsun karşıyım. ama bunu bir partinin simgesi haline getirmeye çalışmak, siyasi bir imgelem oluşturmak çok çirkin bi durum.
70 lerde olsa sıkı solcularin sahiplenecegi direnisin sembolü.
malesef kisir ic politika malzemesi olmustur.
Siyonizm, ABD ve israil aracılıgıyla bazen böyle tezgahlar düzenler. Mesela ırak'a girmeden önce de, Irak lı olduğunu söyledikleri başörtülü küçük biz kız çocuğunun videosunu bütün dünyada yayınladılar. Kız videoda ağlıyordu, Irak lı askerler bebekleri taşın üstüne koydu ve ölüme terketti diye, ne kadar komik dimi. Ama bu tezgahtan sonra Irak halkı ABD nin Irak a girmesi gerektiğine ikna oldu ve ABD 1,180,000 müslümanın kanını içti. Ben bu işareti görür görmez anladım bunun da bir tezgah olduğunu...
he bu arada siyonizm in de kaç temel amacı var biliyor musunuz : 4 dört yani r4bia. Geçenlerde yükseklerde birinin de bu hareketi yapması düşündürücü ..
ırak lı küçük kızın da seneler sonra, ABD li bir senatörün kızı olduğu ortaya çıkmıştır.
kizim olsa milyon verseler koymam bu ismi. igrendim resmen!
görsel