bugün

orjinal ismi prozac diary olan psikolojik icerikli bir kitap.
yazar, lauren slater 26 yasindadir. depresif yakinmalarla psikiyatre gider ve onerilen ilac prozac'i kullanmaya baslar. ve olaylar gelisir.. *
toplum ilişkilerinin gitgide kopuklaştığı ve toplum katmanları arasındaki farkların durmaksızın arttığı günümüzde, gencecik insanların sessiz ve çaresiz yardım çığlıklarını anlatan nefis bir film. christina ricci başrolde döktürmektedir.
elizabeth wurtzel'in kaleme aldığı ve amerikan toplumundaki bağımlılık sorununu eleştirel bir bakış açısıyla işleyen roman.
elizabeth wurtzel in otobiyografisi olan süper kitaptır. bir dahinin hayatındaki iniş çıkışları bunalımları depresyonunu ve prozaclı yaşantısını anlatan kitapta akılda kalan şeylerden biri de müzikler. kitap müzikleri. özellikle johny cash bu kitapta en çok etkileyen şarkıcı. kitabın filmi de yapılmıştır. sana gül bahçesi vadetmedim i okuduysanız ve sevdiyseniz tavsiye edilebilir. ya da tam tersi eger prozac toplumunu okudunuz ve sevdiyseniz sana gül bahçesi vadetmedim i de sevebilirsiniz.
bir türlü bitmeyen filmlerden, kazayla kiralandığında izlemesi bir iskenceye dönüsen uyarlama.Kitap iyidir belki ama film izleyip izleyebileceginiz en sıkıcı film.
bayıcı da olsa zorlayınca izlenebilen bir uyarlaması mevcuttur bu romanın: http://www.imdb.com/title/tt0236640/
(bkz: prozac içiyorum asiyim uzak dur)
(bkz: united states of depression)
ucuz diye alınan izlerken bayan film. x32 yapıp hızlı hızlı geçseniz bile konuyu anlıyorsunuz.
--spoiler--
garip bir şekilde depresyonuma aşık olmuştum. dr.sterling haklıydı. tek varlığım olduğuna inandığım için ona aşık olmuştum. depresyonumun kişiliğimin bir parçası olduğuna ve beni değerli kıldığına inanıyordum. kendimi o kadar değersiz buluyordum ve dünyaya sunabileceğim o kadar az şey olduğuna inanıyordum ki, varlığımı haklı çıkartabilecek tek şeyin çektiğim acı olduğunu düşünüyordum. hayata karşı aşırı duyarlı bir tavır almak, her şeye boş veren duyarsız yığınlara katılmaktan, çok daha saf ve dürüst görünmeye başlamıştı. her şeyi yürekten hissedersem sonunda tamamen hissizleşeceğimi ise artık anlamaz olmuştum...
--spoiler--
en dibe vurmadan, en tepeye çıkılmadığını anladığım filmdir. özellikle depresyondaki insanların izlemesini tavsiye ederim. bi nebze olsun daha iyi hissedeceklerdir kendilerini.
kendisi ile ilgilenen birileri olduğunda sorunları büyütmeye ve hata yapmaya hakkı olduğunu düşünen bir insanın izlemesi gereken filmdir.
sikintilarina bir turlu cozum bulamayan ve psikiyatr a da gitmeye gotu yemeyen kisilere tavsiye edebilecegim filmdir. ben denedim ise yaradi bir nebze de olsa.
esasinda film bana sunu anlatti ne kadar tedavi gorseniz de kendiniz yuzleserek bazi seyleri cozmeniz lazim sorunlardan kacarak cozumleme yapmak mumkun degil..
ernest hemingway ustadin da dedigi gibi; bir sorun varsa onu cozmeye calisin, fakat endise duymamaniz icin kendinizi egitin. cunku endise hicbir seyi cozmez...
kitabını okumadım lakin filmini merak ediyordum, bana yetersiz geldi.damakta eksik bir tat bırakıp, ee sonra ne oldu diye sordurttu ve kitabını daha çok merak ettim. bir çok sahne üstünden geçilmiş ve birden sona varılmış.
güncel Önemli Başlıklar