bugün

meselenin özünü idrak edememek gibi kötü sonuçlar doğuran büyük bir yanılgı..polis müzmin kavgaların her zaman sağ kutbunda bulunmuştur..gerek aldıkları eğitim , gerek yüksek kademelere alınan memurların aile yapısı gerek polis kolejlerinde bulunan beyin yıkama üniteleri hep bu yönde işlemektedir..

istanbul üniversitesi hergele meydanı'ndaki sivil polisleri tanıyan öğrenciler iyi bilmektedir ki ne vakit bir kavgada solcular dayak yese meşhur itfaiyemiz gibi olay mahalline geç ulaşan malum şahıslar kardeşleri dayak yiyorken birden türeyiverirler..bazı siviller ülkücü reislerinin kaldığı evlerde nöbet beklerken ülkücülere asla yalnız gezmemelerini salık verirler..

istanbul hukuk'un bundan yıllar önce orada okumuş efsanevi bir ülkücü reisinden bahsedilir hep..2 metre boyunda iri kıyım bir adam..bir gün bir kavgada malum şahıslardan birine 'kalabalığız gidin siz' dediğinden mesela..
benim düşünceme göre askerin ve polisin yeri yoktur. tarafı yoktur. içinde bu taraflarda gönlü olan insanlar vardır. mutlaka olacaktır da. fakat hiçkimse türkiye cumhuriyeti'nin ordusuna veya polisine taraflı diyemez, dememeli. zaten ordu ve polis bir tarafa ait olduğu anda diğer tarafın hiç şansının olmayacağı bir ülkede yaşıyoruz. eğer bu kurumlar taraflı olsa sistem komple değişir. bu değişen sistemde de kimse kendi fikrini özgürce ifa edemez.kimse özgür olmadığında bi taraf yok olur, diğer taraf kalır. konuşulacak konu kalmaz, siyaset olmaz. o yüzden polisimizin ve askerimizin, onun üstünde devletimizin, ve devletimizin üstünde milletimizin yani bizim, kendimizin şerrefimize leke sürmeyelim. bu şekilde düşünülebilinecek durumlara da olanak sağlamayalım. ne kadar aksi gibi görünse de millet devletin üstünde olduğu düşüncesini koruyalım ki, yarın birgün devlette görev alırsak milletimizin hakkını yemeyelim...
gayet masum bir davranıştır. öyle olması gerekir çünkü. ancak bu düşünce giderek etkisini kaybediyor. rüzgara karşı biber gazı sıkmaya cesaret edilmezse kaybedilmeye devam edecektir.
böyle bir sanı türkiyenin içdinamiklerini anlayamamış kişilere özgüdür.türkiye de devlet kademeleri her zaman sağ olmuş sağı kollamıştır bunlar gerçek yurtseverleri katletmekten (parti örgütleri ve poliseliyle)geri kalmamıştır, halbuki tam bağımsız türkiyeyi kurmak isteyenler vatan haini değil bilakis siyonizm ve emperyalizm işbirlikçileri(özal, menderes. rt. erdoğan) vatan hainidir.ülkelerinin her köşesini satmayı borç bilen bu insalar türkiye sevdalısı vb. sloganlarla yıllardır halkımızın kanını emmiştir polis de bunun maşalığını yapmıştır
(bkz: beni siyasete bulaştırmayın)
(bkz: sağ sol meselelerini dışarıda konuşun)
ödp nin genel başkanının * bir mitingde pkklı arkadaşlar * dediğini hatırlatır saygılar sunarım. chp bile çok solcu olamıyor, bölücülük niyetinde olanların solcu kimliğinin altında yer bulmalarından mütevellit.
bilmek isteyen olursa solcuyum, atatürk gibi...
EKLEME: BiR KERE DE ARTI OY GELiNCE BiR ŞEYLER YAZAYIM. HEP EKSi OYLANDI BU. AKLIMA iLK GELEN ATATÜRK DÜŞMANININ ÇOK OLDUĞUYDU AMA, SANIRIM iKiNCiSi DAHA VAHiM ATATÜRK E GÖZÜ KAPALI iNANAN ONUN NE YAPTIĞINI KiM OLDUĞUNU BiLMEYENLERiN SOLCU KELiMESi iLE ATAÜRK Ü BiR ARADA GÖRÜNCE EKSi OY VERMESi.
BU TÜR BAŞLIKLARA MORALiM BOZULMASIN DiYE GiRMEMEYE ÇALIŞIYORUM AMA, DAYANAMIYORUM VE HERSEFERiNDE MORALiM GENE BOZULUYOR. GERÇi BU SEFER SANIRIM ARTILAR EKSiLERi GEÇTi. iNŞALLAH...
+ sen kimsin lan?
- vurma abi. orhan ben. dün kayıt oldum ocağa.
+ bu che tişörtü ne iş?
- aralarına sızmak için abi.
+ en sevdiğin kitap?
- das kapit... kapadeniz.. karadeniz... hah, çırpınırdı karadeniz. hasiktir şarkıydı de mi o?
+ bumin, tonyukuk gelin lan, bir ördek daha ayıkladım.
+ sen koministmisin lan?
- hayır abi ben anti koministim.
+ koministin antisi mantisi olmaz kominist koministtir. vurun!!!
her gün televizyonlarda izleriz cuma namazi çikisi yesil bayraklar açilir güncel konularda amerika suçlanir la ilahe illallah nidalariyla bir basin açiklamasi yapilir.buraya kadar her ne kadar gösteri izinsiz olsada olanlar normaldir(kisilerin savunduklari görüsleri açiklama istegi durumu yada her neyse)
ayni gün ise istiklal caddesinde yasal sol bir grup ayni güncel olay için ayni ülkeyi ya da insanlari protesto edecektir.ancak polis hazirliklidir basin açiklamasina izin verilmez ve ortalik savas alanina döner.
tüm bunlardan sonra kimse benim aklima devletin(polisin temsil ettigi varlik) tarafsiz oldugu fikrini sokamaz, çünkü degildir.
zaten süleyman demirel degil miydi bana kimse sagci gençlerin adam öldürdügünü söylettiremez diyen?
yanlış yolda olundugunun göstergesidir.gizlemeye ne lüzüm bu ülkede polislik kavramı hep sag görüşe daha yakın olmuştur.solculuk "pis anarşikler" diye tanımlandıgı için kavgada hasar almakla kalmayıp bir de sonrasında değişik ithamlarla yüzleşmek zorunda kalınması kaçınılmazdır.
dondurmam gaymak filminde de hafiften bir gönderme yapilmis olaydir.aslinda ortada bir kavga yoktur baslikta yazdigi gibi ama kapi ayni yere açilir...
olmaması gereken ama olan durumdur. 80 öncesinde polder çevresinde toplanan polisler "solcu" diğerleri ise sağcu düşünceye sahip olup 12 eylül askeri darbesiyle polder dağıtılmış ve geriye sağcı polisler kalmıştır.

bu süreçten sonra devlet resmi ideolojisi haline gelmeye başlayan sağ muhafazakar yapıyı koruma içgüdüsünden kaynaklı olarak kolluk gücü olarak yetiştirdiği birimlere bu bilinci aşılamaktan hiç çekinmemiştir.

izmir iktisat kongresi sonrasındaki uygulamalara bakılırsa kuruluşunda yarı liberal yarı sosyalist yapıya sahip türkiye ekonumisinin gittikçe kapitalist tekellere dönüşmesi, "her mahallede bir zengin, türkiye küçük amerika olacak" çabalarının getirisi olarak temelde görevi halkı korumak olan kolluk güçlerinin kapitali halktan önce koruma çabası ön plana çıkmıştır.

adalet mülkün temeli değil mülk adaletin temeli olmuştur. ve bu sistemi koruyacak kolluk güçleri de bu şekilde eğitilmişlerdir.

bütün bu tanımdan sonra kapitalizm, emperyalizm gibi sistemlere kökten karşı olan marxist sol çevrelere saldırılması, katilliği, insan öldürmeyi maarifet sayan çevrenin kollanması son derece doğaldır.

istanbul üniversite'sindeki olaylar başta olmak üzere, özellikle öğrenci olayları ve demokratik sivil toplum örgütlerinin eylemlerine karşı sert tavır alan polisin tutumu burdan gelmektedir. onlara göre faşizan tutum sergileyen insanlar temelde kapitalizme karşı çıkmıyorsa herşeyi yapabilme hakkına sahiptir, ancak onların saldırması için en ufak şartlardan biri herhangi birinin bir yerde solcularla birlikte oturup onlarla aldığı oksijeni dışarıya YÖK e hayır, savaşa hayır, yaşasın insan hakları diye çıkarabilme ihtimalidir.

polis taraftır, sağ taraftır.

(bkz: yök e hayır!)
(bkz: yök polis medya bu abluka dağıtılacak)
(bkz: polisin elini tutan zihniyet) bu başlıkta görüleceği üzere önemli olan bireysel anlamda polisin ne düşündüğü değil, onun bağlı olduğu içişleri bakanının ne düşündüğüdür. ayrıca pol-der üyesi polis memurlarının 1980 den sonraki tasfiyesinden sonra ortaya çıkan nice amir pol-der eski mensuplarının akıbetini bilmeden, pol-der tasfiye oldu cümlesinin arkasına saklamak sanırım ya konuya tam vakıf olamamaktan, yada zannetmiyorum ama hörgücü sağdaki deveye yüklemeye çalışmaktır sanırım.
(bkz: solcu yazarların düşünceleri)
başlık sağ ve sol kavgalarında polisin sağcılarla bir olup solcuları dövdüğü yönünde bir his uyandırmaktadır ki, bu fikire katılmak biraz zordur. zira iki taraf birbirine girmişken istese bile bir polis sağcı ve solcuyu ayırt edemez. kalabalığı dağıtmak için biber gazı sıkıp,önüne gelene jopu indirir. bu yöntem set olsa da suç poliste değil, olayı o noktaya getiren gruplardadır. kimse, birbirine girmiş iki grubu uyarılarla ayıracağını iddia edemez. polisin yerinde kim olsa aynı şeyi yapar.

şimdi bir de yazarların anlatmak istediği noktadan bakalım. "polis sağcıya farklı, solcuya farklı davranıyor." yani sağcıların eylemlerine sessiz kalınıyor, solcular dövülüyor. peki neden? en başlıca nedeni solcu(yani komunist) eylemlerde mekan olarak en işlek yerler(kızılay gibi) seçilerek halk bariz bir şekilde rahatsız edilmekte, kürtçe sloganlar atılıp abdullah öcalan posterleri açılmakta, çoğu zamanda sınırı aşıp dükkanların camları indirilmektedir.* şimdi bu olayları yalanlayan bir insana diyecek bir lafım yok, olaylara tek taraflı bakan bir insana ne anlatsanız boş. her ne kadar maksadınız halkı uyarmak olsa da yanlış yoldan gittiğinizin farkında değilsiniz, o camını kırıp zarara uğrattığın dükkan sahibinden nasıl destek bekleyebilirsin.

sağcı eylemleri biraz daha değişiktir. sağcı eylemlerde ülkücüler ve inanç özgürlüğü isteyenler iki farklı grup oluşturur. ülkücüler genelde eylem yapmaz, canları sıkılınca kampüs basmaca, adam dövmece ve racon kesmece oynarlar. bu insanların hiçbir davranışını savunmuyorum ancak polisin de bu insanlara müsamaha gösterdiği kanaatinde değilim. ankara da yaşayıp birçok kez gazi üniversitesi nde bulunduğumdan ülkücülerin polis tarafından dövüldüğüne birçok kez şahit oldum, bir kollama söz konusu değildi. inanç özgürlüğü isteyenler de belirli aralıklarla, genelde cuma namazları çıkışı, eylem gerçekleştirmektedirler. bu eylemlerin çoğunda maksadından sapılıp, etrafa zarar verecek kavga ve gürültüye girilme niyetinin olmadığı aşikardır. genelde başörtüsü engeline karşı direniş vardır ama burada da polisin sert tepkisi olabiliyor. başörtüsünden çekilip yerlerde sürüklenen bir teyzenin görüntüsü hala gözlerimin önünde.

sonuç olarak polis bir insandır ve her insan gibi bir sınır noktası vardır, sabırı taşabilir, karşı taraftaki insana tahammülü olmayabilir, hatta ve hatta onları dövmekten zevk bile alıyor olabilir. ancak bu polis teşkilatının bir tarafı desteklediği anlamına gelmez. hiçbir polisin sicilinde "solcuya bu kadar vurdu, sağcıya şu kadar vurdu." gibi bir ifade yer almaz.
(bkz: bütün üst mevki polislerin fetocu olması)
devrim zamanında polisler bile sağcı ve solcu olarak ayrılmıştır. solcu polis derneğine polder, sağcı polis derneğine ise polbir denilmekteydi. o ne tesadüftir ki(!) sağcı gençlerle polderler, solcu gençlerle de polbirler ilgilenirdi. yani her halukarda öpülen türk genciydi.
(bkz: polise güven olmaz)
polis: kimsin sen?
solcu: Ahmet.
polis: necisin sen?
solcu: ben de sizin gibi faşistim abi.
polis: öyle mi * *
-vurmayın abi vurmayın sizdenim ben parola; bi çaktım che'den çıktı fidel'den
*ne diyo bu hasan
-hasan abi tanımadın mı beni
*kim bu çocuk harbi tanımadım
-abi ben senin oğlanın arkadaşı börkcan
*ha sen şu bizim oğlanı alkole alıştıran piçsin
-vurun lan buna vur vur midyat kaçmasın nezarete atın bu kızılı.
maalum zamanlarda göz altına alınan dayım ve tayfasına , ceviz ağacı şarkısına cevaben ;
"polis hepinizin farkında ibneler!" ...
ilk ve orta öğretim ders kitaplarında (yanılmıyorsam sosyal bilgiler kitabı) yanlış öğretilen olgulardan biri olan polis tarafsızlığına inanma durumu.

zira böyle kişilerin ya politikadan anladığı yoktur ya da tam oturmamıştır.

3. bir ya da için ;

(bkz: deli)
taraflı ama bilinçsiz bir polisin marifeti üzerine düşünülecek durumdur.

olay bir üniversitede geçer.
sağ görüşlü ve sol görüşlü öğrenciler arasında geçen kavgadan sonra olay yerine gelen polis bahçede gördüğü ve gözüne kestirdiği öğrencileri gözaltına alır. gözaltına aldığı her bir öğrenci "olaylara karışmadığını" iddia ederken öğrencilerden biriyle polis arasında şöyle bir diyolog geçer;

+ abi beni niye alıyosun? benim bi alakam yok !
- yürü lan işte, direnme !
+ abi valla alakam yok, hem ben anti komünistim
- anti manti komünistsin işte lan, kendin söyledin, yürü!
saçma bir sanrı olduğunu belgeleyen olaylardan biri şöyle cereyan etmiştir:

siviller istanbul üniversitesi'nde bir nümayiş esnasında bir solcuyu elleriyle göstererek, dilleriyle "bu, bu" demişlerdir. akabinde ülkücü gençlik el ele solcu genci kevgire çevirmiştir ve ellerini kollarını sallayarak uzaklaşmışlardır. solcu genç "ben kolay ölmem" dercesine, girdiği komadan sağ salim çıkmıştır.
polis-asker devletini reddedenle,polis-asker devletinin ardında yürüyenler eşit muameleyi görmüyor.
polisten solcu olmaz (bkz: ahmet kaya)
doğru bi önermedir.polisin en sevmediği tip sürekli eylem yapan, toplanıp seslerini yükselten kesimdir.
güncel Önemli Başlıklar